BY-OKULDA etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

okulda ilk gün
Dün instagram hesabımda paylaştığım bu yazımı buraya da eklemek istedim.


Ağlayan çocuğu okula zorla sokmaya çalışan ve bunu bir alışma yöntemi olarak gören ebeveynler,kurumlar ve öğretmenlerden koşarak uzaklaşamıyorsanız yapacağınız şey basit: 



Çocuğa endişelenmesinin gayet normal olduğunu anlatın.

Onun yerindeyken sizin de endişelendiğinizi ve ilklerin her zaman biraz endişe verebileceğinden bahsedin.


Sizin ilkokula başlama gününüzü ve nasıl alıştığınızı anlatın.


Sınıfa girdiğinizde sıkıldığı her an sizin bahçede ya da aşağıda olduğunuzu, onu alışana kadar bırakmayacağınızı anlatın.Siz duramıyorsanız bir yakınınızdan rica edin.


Asla ve asla ağlayan çocuğunuzu kendi kaderine terk edip onu hiç güvenmediği kişilere emanet etmeyin.


Cocugum okula gitmek istemiyor 

Eğer yaptığınızı uzun uğraşlar ve uzman görüşüne rağmen okulu istemiyorsa,orayı sevmemiş demektir. 

Her çocuk zamanla okula alışır.Kimisi onu anlayan bir ebeveyn ile konuyu destekler ve o ortama alışınca kendini rahat hisseder kimisi de "öğrenilmiş çaresizlik" kurbanı olur ve alışmaya,kaderini yaşamaya mecbur hisseder.Ukalalık ve ben çok biliyorumculuk değil niyetim.Bugün bir çok kadın şiddet gördüğü halde susuyorsa,onlara eşleri karşısında haklarını aramadığı zaman şaşırıyorsak sebebi geçmişleri.Zamanında duyguları değersiz görülen kişiler kendilerini değersiz hissediyorlar ve içinde bulundukları durumu çaresizce kabul ediyorlar.

Dün kızım yeni okuluna bensiz gireceği ilk günde ağladı, ben de ona kendi yaşadığım ilk gün korkusunu ve okula nasıl adapte olduğumu anlattım.Onu bahçede beklediğimi ve asla gitmeyeceğimi söyledim.Bir süre ağlamasına izin verdim.İkna oldu ve gözündeki yaşları silip sınıfa girdi."Anne beni bahçede bekle olur mu?" dedi."Tamam, hep orada olacağım." dedim.Netice olarak:Sınıftan gülerek çıktı ve "Beni yalnız bırakmadığın için teşekkür ederim anne!" dedi.

Bunları ben süpersonic bir anneyim demek için yazmadım.Bugün bu tavrımı destekleyen bir kurumda olmama rağmen bir çok veli bana

Aman ağlasın alışır.
Aman ne çok nazlıyorsunuz siz sabrınıza hayran kaldım.
Aman her gün böyle uğraşılmaz ağlasın bırak. 

diyen öyle çok veli ile karşılaştım ki,tıpkı onların bana anlam veremediği gibi ben de onlara veremedim.Tavırları ve yorumları zerre kadar umrumda olmadı.Ben doğru bildiğimi yaptım ve evladım bununla rahatladı.

Doğru bildiğinizi yaparken asla toplum baskısına yenik düşmeyin.Evlatlarınızın yediği,giydiği ve gezdiği şeylerden daha önemli bir şey varsa o da DUYGULARI.









Bu resim 27.Eylül.2013'de çekildi.O zaman öyle endişeliydim ki..Lina okula yeni başlamıştı,bana göre bebekti hala ve ben onu başkalarına bırakacak olmamın derin hüznü içindeydim.Okula geliyor ama sınıfa çıkmıyor "Anne seninle kalacağım burada." diyordu.Okula alışma sürecimiz bir çok şey uyguladık ve sonunda başardık.

Lina okulunda koca bir sene geçirdi.Zamanla alıştı,başına güzel bir şey geldiğinde aklına anlatmak için gelen ilk kişilerden biri Filiz öğretmeni oldu.Ta ki geçen hafta yani 27.08.2014 tarihine kadar Çarşamba günü okulumuzdan bir telefon geldi ve okul kapanıyor dediler.Düşünün çarşamba okulunuz var ama perşembe yok.

Meğer işleten kişiler okul güzelleştirme kapsamında yıkılacak diye başka bina ile anlaşmışlar ama bu işi kotaramayacaklarını anlayınca "Biz okulu devrediyoruz, gelen ne yaparsa yapsın!" demişler.Okul müdürü hanımefendi çocuklar ortada kalmasın diye tam  kadro kendini paraladı.Olan bitene şok olmuş bir şekilde okulu kendisi devir alabilmek için olmayan imkanlarını bile zorladı ama yeni dönemin başlayacağı şu günlerde okul işleten kişilerin geçmeyi planladığı bina onun boyunu maddi olarak aşınca başka bir mekan arayışına girdi.Bu pazartesi okullar Eylül sezonunu açtılar dolayısı ile birden işsiz kalan okul çalışanları olduğu gibi bizim çocuklarımız da birden okulsuz aldı.Çoğu binaya yerleşildi mekan sıkıntısı mevcut olunca veliler özellikle de baktıracak okuldan başka kimsesi olmayan çalışan aileler apar topar okul buldu.

Bizde hafta içi okul aradık ve bulduk ama çocuk okula gitmek istemiyor.Pat diye kapatılan okuluna mı üzülsün,bunu bir anda ağlayan kişiler içinde öğrendiğine mi üzülsün,bu yüzden yeni bir yere alışmak zorunda olduğuna mı üzülsün.....

Dün gece çok huzursuz uyudu.Sabah da yarı uykulu bir şekilde "Ben yeni okula gitmek istemiyorum anne,ben kendi okulumu istiyorum!" diyerek uyandı.Yazık günah değil mi?

Şunu yazmak istiyorum.Sevgili Ufuk Zor bey ve bu işten mesül olan kimler varsa:

Hayatta her yaptığınız işin arkasında durun olur mu? Battığınız da arkasında durun, çıktığınızın da arkasında olun.Özellikle çocuklar söz konusu ise yapacağınız değişikliklerin onların minik ruhlarını ne denli etkileceğini hesaba katın.

Şimdi benim minik kuzum ve 50'ye yakın çocuk ortada kaldı.Çalışanlarınızı demiyorum bile..

Hadi bakalım bize yeniden sabır düştü.Bakalım yeni oryantasyon süreci nasıl olacak?






Herkes kendi çocuğuna gelince gayet hassas ama ya başkalarının çocukları ? Başkalarının çocukları içinde hassas davranabiliyor muyuz?

Başımdan geçen iki olayı anlatacağım size, o zaman neden böyle bir girizgah yaptığımı anlayacaksınız.

Geçenlerde Lina ile anne kız günü yaptık.Koca bir gün dolu dolu geçirdik.Günün sonunda "Başka bir şey yapmak ister misin? diye sorduğumda."Top havuzuuuuu!!" dedi.Aslında mikrop yuvası olduğu için ben top havuzlarını pek sevmiyorum; ama Lina aşırı seviyor.Neyse güzel bir gün geçirdik çocuğun keyfi kaçmasın diye top havuzuna da "Tamam. dedim.

Lina kendine bir arkadaş buldu mutlu mutlu oynarken bir çocuk geldi.Annesinin kucağında 3-4 yaşlarında bir çocuk.Yeğeni top havuzundaymış annesi ona baktırıyordu,haliyle çocuk da girmek istedi.Kadın ısrarla çocuğuna "Bak Doruk kimseyi ısırmak yok tamam mı? Orada küçük kardeşler var bak sakın!" dedi.Yalnız Doruk'un o an düşündüğü tek şey top havuzuna girmek olduğu için komut alacak durumda değildi.

Neyse Doruk top havuzuna girdiği andan itibaren terör estirmeye başladı.Lina'nın iki kere üstüne atladı,saçını çekti.Onu iterek önüne geçti en sonunda kaydırağın Lina'ya çarpmasına sebep oldu.Sonuç, çocuğum dilini ısırdı ve kan dolu ağızla ağlamaya başladı.

Bu kadar zaman zarfında Doruk'un annesi -elinde sürekli telefon -bilmem kimlerin açılışı için sepet seçmek ile meşgul babası da ne yesek diye AVM'nin yemek firmalarını araştırmakta.Ben Doruk her Lina'yı rahatsız ettiğinde "Canım bak o küçük yapma! Kızım gel sen bu tarafta oyna! Kızım gel annem sen kenara doğru!" gibi uyarılarda bulunuyorum ama yok Doruk hala faaliyetlerine devam ediyor ama annesi ve babasında tık yok.

En son artık çocuğun ağzından kan gelince hızlıca çocuğumu oradan almaya çalışıyorum, o sırada Doruk ısrarla Lina'yı itmeye çalışıyor ve ben patlıyorum."Bakar mısın? Lütfen itme! Yeterince canını yaktın çocuğumun!" Veee bunu dememle o başka alemlerde olan Doruk'un annesi ve babası atmaca kesilip "Bayan sorun nedir? Ne oluyor? Çocuğumuzu bu şekilde uyaramazsınız diyor?"

Pardon!!!!

Lina'nın ağzını silmeye çalışırken kadınla adama dönerek "Kusura bakmayın ama çocuğunuz defalarca çocuğumu taciz etti.Kızım diğer kişilerle eğleniyor diye çıkmak istemedi yoksa ben onu sizin çocuğunuz girdiği andan beş dakika sonra alırdım.Sizin çocuğunuz hem kızımı hem de başka çocukları hırpalıyor kızımı itti ve çocuğumun ağzını kaydırağa vurmasına sebep oldu.Nazikçe yapmaması gerektiğini defalarca söylerken duymadınız da şimdi bu dediğimi mi duydunuz? Sonuçta bunlar çocuk birbirlerini yeri gelip itebilirler ama defalarca olması ve sizin buna olan umursamaz tavrınız çok çirkin." dedim Buna karşılık çocuğun babası "Hanım efendi taciz derken ne alaka ya,çocuk bunlar,delirdiniz mi o nasıl kelime?" deyince."Çok enteresan gerçekten,ben sizin yerinizde olsam en azından üzüldüğümü dile getirirdim." diyebildim ve öyle bir aileye sahip olduğu için Doruk'a acıdım,.

İkinci olaya gelince

Lina'nın okulu çocukların yediğine içtiğine son derece dikkat eden bir okul.Ivır zıvır yok, her şey okulda yapılıyor.Bitki çayları bile özel toplanan kuru bitkilerden ya da mevsim meyvelerinden okulun aşçısı tarafından hazırlanıyor; ama gel gelelim Lina'nın dilinde "Anne ben bugün okulda çikolata yedim." "Anne bugün okula cips getirdiler." vb. gibi cümleler.

E madem okul bu kadar dikkat ediyor nereden geliyor bu sevimli (!) atıştırmalıklar diye düşünürken sorunun cevabı ayağıma geldi.Bir ara Lina'yı almaya gittiğimde Lina serbest oyun odasında biraz daha kalmak istedi.O sırada öğretmeni çocuğunu almaya gelen bir veliye çocuğunu teslim etmeye gitti.Diğer öğretmeninden su istedik, derken çocuğunu almaya gelen benim gibi bir başka veli de sınıfta otururken hoop çantasında minik tadellelerden çıkardı.İlk defa karşılaşıyoruz diye ses etmedim. Lina çikolatayı oyun oynamak için kenara bıraktığı an aldım ve unutturdum.Okulumuza bu konuyu açtıklarında sürekli uyarıda bulunduklarında ve  ricam üzerine velileri okula çocuklar için zararlı olan yiyecekleri getirmemeleri,kendilerinden izinsiz ikramda bulunmamaları konusunda bir kez daha uyaracaklarını söylediler ve uyardılar.

Öncelikle şunu belirteyim, benimde çocuğum zaman zaman bir başkasının çocuğunu rahatsız etmiş olabilir,çocuktur kendi aralarında hallederler.Her anına her hareketine müdahale etmek doğru değil.Kaynaşmak ve birbirleri ile iletişim içinde olmak için bu da bir gereklilik;ama bir başkasının çocuğunun defalarca canı yanarken susmak niye? Ben Lina böyle bir şey yapmaya yeltendiği an uyarıyorum.

Bunun yanında benim çocuğum da çok izole yetişmiyor,ben de paketli gıdalardan zaman zaman yediriyorum ama kızımın gıda alerjisi var ve yedikleri şeyleri denetlemek zorundayız.Yiyecek ikram ettiğimiz kişi şeker hastası da olabilir.Mesela biz Lina'nın -çok seviyor diye- çikolata yemesine izin veriyoruz.Onu da haftada bir olarak belirledik ama okulda veya bilmediğimiz bir yerde verilince genelde "Benim alerjim var." diyor;fakat bu şekilde reddetmesi canının çekmediği anlamına gelmiyor ya da bazı zaman nefsine yenik düşüp alıyor.Çocuk alerjisi olan şeyleri yediğinde tıkanıyor,nefes alamıyor,kaşınıyor,kabız oluyor vs.

Çocuklarımız ile ilgilenelim, sadece onların başına bir şey geldiğinde değil onlar bir şey yaptığında da. Ayrıca çocuklarımıza cici (!) yiyecekler alarak sevgi ifade etmeyi öğretmeyelim.Unutmayalım ki onlar bizim aynamız, biz onlara davranışlarımız ile rol model oluyoruz.Yarın öbür gün bir şey yaptırmak istediklerinde bir şeyler vermeyi  ya da sevimli gözükmek için başkalarını bir şeylerle kandırmayı öğrenirlerse bunun sorumlusu biziz.

 Son olarak sözüm sana kendi-kişisel-mutluluğu-için-başkalarının-ne-yaşayacağını-düşünmeyen-kişi lütfen çocuğun başkasına zarar verirken ya da başkasının çocuğuna yiyecek ikram ederken,dikkat!!


Yaşama sevincim,bir tanecik bebeğimin doğum günü bu yıl bir çok şey yaşadık seninle ve bir çok şey atlattık ama en önemlisi birlikte yaş aldık.Sana baktığımız her an içimizde yaşattığın o sıcak duygu -adı her neyse- hiç eksilmedi bebeğim hatta gün geçtikçe artıyor.

Bu yeni yaşında senin için istediğim tek şey sağlık ve huzur...Hep mutlu ol bebeğim çok muylu ol.Annen ve baban seni çok seviyor.İyi ki bizimsin ve iyi ki seni büyütmeyi bize nasip etti mevlam.

Bu yıl doğum gününü okulda kutlamak istedin konseptimiz de gül ve maviydi.

Gelelim detaylara.


        Kendi yaptığım içi çilekli ve fındıklı pastamız ve yanında kavanoz pastalarımız









Çatallarımız ve bardaklarımız.Stickerlarımız ve bardak süslemlerimizin yapılışı 




Doğum günü olmasına rağmen mutsuz hanım karşınızda.



Anneannemiz ile surat asık bayan



Sınıfı arkadaşları..




Ne kadar Lina kendisi ilgi odağı olduğu için mutsuz olsa da akşam "Anne pastam için teşekkür ederim!" dedi bana,sanırım doğum günleri çocuklar belirli bir yaşa gelene kadar kendimiz için yaptığımız ritüeller o yüzden çocuğumuzla geçireceğimiz ve tamamen ona odaklandığımız çılgınlar gibi oynadığımız anlar esas hediyelerimiz onlar için...

Not: Doğum günümüzü 13.12.2013 tarihinden okulda kutladık

Hani derler ya "Mutlu aile,mutlu çocuk!" diye,birde bunun "Bilinçli okul,mutlu çocuk!" olanı var.

Lina Eylül ayında okula başladı.Okula başladığı ilk hafta gayet güzel geçti ama ikinci hafta okula gitmek istememe ve ağlama krizleri başladı, akabinde bu duruma evde şiddetli derece huysuzluk ve sürekli hasta olma hali eklenince ben freni patlamış kamyon gibi yokuş aşağı sürüklenmeye başladım.E tabi bu sürüklenişin bir sonu olacaktı ama esas merak ettiğim şey,sürüklenişin sonunda yavaşlayarak duracak mıydım yoksa duvara mı toslayacaktım.

Gardım düşmüştü.Bu konuda mücadele edemez halde hissediyordum kendimi.Sonrasında aklıma sizlere sormak geldi.Çoğu kişi sabret geçecek dedi.Sonra akıllandım ve öğrendim.

Mükemmel okul yok ve ilk zamanlar mükemmel adapte olan çocuk yoktu.

Çocuğunuz okula başlarken ona alışma sürecinde anlayışlı olacak ve aile ile iş birliği içinde davranacak bir kurum seçin.Varsın masaları çok yeni olmasın,varsın tülleri eski olsun ama yaklaşımı iyi olsun.

Çoğu çocuk okula başlarken ağlar,gitmek istemez ve adapte olamaz.Bu çok normaldir anaokulu/kreş onun evden ciddi manada ilk kopuşu ve başkaları ile yalnız başına kalabileceği ilk ortamdır.Biz yetişkinler bile daha önce hiç tanımadığımız bir ortamda olmaktan imtina ederiz ve kendimizi yabancı hissederiz.Bunu küçücük çocuğumuzun yaşadığını düşünürsek onun itirazlarına anlayışlı olmaktan başka çaremiz yok.

Çocuğunuz okula başladı ve gitmek istemiyor? Size sürekli yapışıyor ve siz kendinizi "Lanet olsun ben bunu çocuğuma neden yapıyorum? Çalışmak zorunda olmak ya da ona bakacak biri olmaması ne berbat bir his! Eğer onu okula bırakırsam benim ondan kurtulmak istediğimi düşünür mü? Ya benden nefret ederse? Ya kendini atılmış,ötelenmiş,yalnız bırakılmış hissederse? Ya ona kötü davranırlarsa,bu davranışlar psikolojisinden dönülmez bir travmaya sebep olursa? vb.................

Bu noktada kendinize şunu sorun: Kuruma genel hatları ile güveniyor musunuz? Eğer cevabınız evet ise çocuğunuzun oryantasyon sürecinden sonra adaptasyon sorunu yaşamayacağına ,o kurumda eğlenebileceği ve hoşuna gidebileceği şeyler yapabileceğine inanıyorsanız okula devam edin!

"E peki iyi de çocuk kendini bu kadar kötü hissederken kaldı ki bende kendimi kötü hissederken bunu nasıl yapacağız?" diyorsanız.İşte kendi hayatımızdan yaşadıklarımızı yazarak,size bizim çözümümüzü anlatayım.

Öncelikle kuruma güveniyordum.Gelen bir çok veli okul müdürüne sarılıyor çocukları güvenle teslim ediyordu.Küçük bir aile ortamı vardı.Lina'yı sınıfa güç bela teslim ettikten sonra müdiremiz Gülhan hanımın odasında dakikalarca kameradan Lina'yı seyrettim -o dönemde bekleme salonundaki çocuklarımızı seyretmemiz için konulan televizyon bakımdaydı.-Bu süreçte Gülhan hanımla konuşma fırsatımız oluyordu.

Gülhan Hanım, "Çocukların hepsinin alışma sürecinde farklılık gösterdiğini,Lina'nın şu anki tepkilerinin gayet normal olduğunu,ona alışması için zaman tanımamız gerektiğini,diğer çocukların düzeni bozulmasın diye Lina'yı bu katta beklemem gerektiğini,sınıfa çıkarsam bunun sınıfın tüm düzenini bozacağını anlattı.Bazen eğer çocuk bunu kotarabilecekse bırakıp gitmenin bazende nazı veliye geçiryor diye bir başkasının bırakmakta yardımcı olabileceğini anlattı.Bazen yaşı küçükler için oryantasyon süreci gerekebilir dedi. Ve ekledi :Bunların yanında Lina'ya özgür zaman bırakalım okulda istediği kadar vakit geçirsin,öğretmeni ara ara sorar ya da biz sorarız "Lina sınıfa çıkmak istiyor musun?" diye,eğer kendi isterse çıkar,istemezse okulda beklesin alışsın ortalığa baksın ve vakit geçirsin." dedi.

Senelik iznimi yarım gün yarım gün kullanıp 2 hafta boyunca Lina'yı okula ben bırakacaktım ve bu şekilde alıştıracaktık,yalnız benim gelemediğim 1-2 gün Lina'nın annemden daha kolay koptuğu ve sınıfa daha rahat çıktığını gözlemledik.O noktada Lina'ya iş yerinden aldığım iznin bittiğini artık onu anneannesinin bırakacağını söyledim.

İlk zamanlar Lina okulun girişinde bekleme salonunda bekliyor,zamanla açılıyor ve ortalıkta dolaşıyordu.Sonrasında etrafı merak etmeye başlayınca biraz etrafı geziyor canı sıkılınca öğretmeni aşağıya iniyor  "Lina bizimle sınıfta oyun oynamak ister misin diyor."  ya da başka bir şeyler söyleyip onun kucağına alıyor ve sınıfa çıkıyorlardı.

Zamanla Lina'nın okul içinde alışmak için geçirdiği zamanlar azaldı ve okula geldikleri zaman Lina biraz dolaşıyordu ve öğretmenine haber veriliyordu okula girdikten 5-10 dk sonra öğretmeni Lina'yı almaya geliyor ve Lina "Anneanne beni bırakıp gitme!" diyerek yukarı sınıfına çıkıyordu.Lina canı her görmek istediğinde ya da merak ettiğinde inip bekleme salonunda anneannesini görebiliyordu.

Sonrasında "Anneannesi "Dedesi gelince aç kalmasın." diye yemek yapmaya,ona kalemtraş almaya vb. gibi sebeplerden dışarı çıkmaya başladı okul başlayalı 3 hafta olmuştu araya 1 hafta hastalık 10 günlük bayram tatili girmişti ama yine de bu taktikle toplamda 3 hafta devam ettik.

Okula başlamasından toplamda 73 gün geçti ve bunun tatilleri ve hastalıkları çıkardığımızda kalan 45 günü Lina okuldaydı.Şimdi ki süreçte okuluna gidiyor,öğretmeni alıp sınıfa çıkıyor.Tabi bu noktada en büyük belirtecim Lina'nın okula gitmek için yola çıkarken çok ağlamaması,okula girince "Çıkarın beni buradan!" dememesi yani okulda olmak istemesi ama bizden de kopmak istememesi oldu.Ayrıca 3 yaş için erken diyen dostlarıma kulak tıkadım çünkü;Lina evde sıkılıyor annem ona yetişemiyordu ve kaygılı bir anneanne olduğu için kaygıları Lina'ya geçiyordu.Okula başlama kararının pedagogumuzun yönlendirmesi ile vermiştik.Ayrıca 3 erken olsa bile 4 yaşında da bu sorunu yaşayabilir,adapte olurken sıkıntı çekebilirdik.İlkokulda bile bunları yaşayanlar olduğu düşünülürse sabretmek en güzeliydi.Lina okulu sevdiğinin sinyallerini veriyor ama dediğim gibi bizlerden ayrılmak istemiyordu.

MAAŞALLAH bu konuda uzun süre sıkıntı çekmedik.Araya hafta sonu girince ya da sabahları 'gitmeyeceğim' arızaları arada bizde de çıkıyor ama genel hattıyla okula alıştı Lina.



Genel olarak özetleyecek olursak:


  • Çocuğunuzu en iyi siz tanırsınız adaptasyon sürecinde nasıl bir yol izlemeniz gerektiğine siz karar verin
  • Eğer bu konuda kararsızsanız bir bilene danışın.
  • Onun orada mutlu olacağına inanıyorsanız okuldan almadan,alıştırmaya çalışın.Sonuçta hayatının bir evresinde okula başlayacak
  • Sizin düşüncelerinize ve yaklaşımınıza önem veren bir kurum bulun.
  • İstediklerinizi ve çocuğunuzun alışma sürecinde izleyeceğiniz yolu detayları ile kurum yöneticisine ve öğretmenlerine anlatın.
  • Kurum bizim politikamız bu başka yöntem uygulayamayız diyorsa koşarak uzaklaşın.
  • Öğrenilmiş çaresizlik ile oryantasyon süreci arasında ince bir çizgi var buna dikkat edin.
  • Okuldan almaya geldiğinizdeki tavrı size belirteç olsun
  • Onun her türlü duygusunu anladığını gösterin asla azarlamayın ve ağlarken okula bırakıp gitmeyin
  • Bazı çocuklar okul konusunda çok zordur alışmaz,içe kapanır ve durumu giderek kötüleşir bu durumda aileye bağlı mı-bağımlı mı araştırmak için uzmana başvurun.

Bu süreci kolaylaştırmak bizimde elimizde bunu sakın unutmayın.Onlar zaten küçük yürekleri ile yeni bir ortamdan korktukları için mücadele ediyorlar.Onları anladığımızı hissettirmek ve yanlarında olduğumuzu anlatmak en önemli kazanım.
Ve daha da önemlisi bu sürecin meyvesini toplamak çok güzel.

Biz de bu süreçte sabır gösteren ve güven veren okulumuz Pembe Ufuklar 'a müdiremiz Gülhan hanıma yardımcısı sevgili Ceren'e ve sınıf öğretmenimiz Filiz hanıma kocaman teşekkürler..


İlk zamanlar sınıfa çıkmaz,çıksa bile öğretmenine yapışık şekilde gezerdi.O dönemlerde diğer çocuklar uyurken yardımcı öğretmen uyku odasında bekler Filiz öğretmen Lina ile birebir ilgilenirdi.



Sonrasında gördüm ki her an herkes mutlu Lina mutsuz suratı asık ağlamaklı ..Sordum ona "Okula gitmek istemiyor musun?" "Evet!" dedi "Neden?" dedim "Sen de gel!" dedi.Ama zaman,sabır ve anlayış ile bakın neler oldu.



Maaşallah arada tek tük sorunlar oluyor ama alışıyorlar ..




Önce utandım!

    Bu yukarıdaki tweeti okula çocuğunu karga tulumba bırakan ve çalışmayan bir anne için yazmıştım.Çocuk okula sorunsuz gelen bir çocukmuş ama arada böyle yapıyormuş annesi de yanında durunca daha beter ağlıyor diye bırakıp gidiyormuş.

   Daha geçen gün anneliğimizi eleştirmeyelim diye densiz komşuma kızıp yazı yazan ben,sonra hiç utanmayıp bu tweeti yazıyorum;anlamadan dinlemeden,içinde bulunulan durumu bilmeden hem de...

  Bazen gerçekten tükürdüğünü yalıyormuş insan çünkü geçen hafta okula süt liman giden Lina bu hafta çok ağlayınca ilk gün hafif hafif sakinleştirdik ama 2. gün aşırı ağlayınca daha fazla dayanamadım "Siz gidince susuyor!" dedikleri için bırakıp okuldan hızla uzaklaştım.Tabi annem okuldaydı ama ben çıktım direk.Ben yolda ağladım o okulda.Yaklaşık 15 dk sonra uyudu diye haberi geldi.Yanlış anlaşılmasın kuruma güveniyorum ve yaklaşımlarını beğeniyorum.Onlarda doğru bildiklerini gözlemlediklerini aktarıyorlar.Ben sadece kınadığım pozisyona düşmüş olmanın hezmetini yaşadım ve utandım kendimden.He ben çalışıyorum ve zorunluluklarım olması yine de benim için hafifletici sebep.

 Ayrıca çocuk gelişimi mezunu,yıllarca anaokulu öğretmenliği yapan görümcem de "Kimi çocuk çabuk alışır,kimisi önce alışır sonra sorun yaşar,kimisi hiç adapte olamaz ama ayrılma sürecini ne kadar uzun tutarsan o kadar zor adapte olur.Senin kararlı olduğunu görmesi lazım ." dedi.

  Dün gece eşime düşüncelerimi anlattım:

     Okula geldiğimizde ya yemek saatine ya da uyku saatine denk geliyor çünkü biz geç kalıyoruz,ya da Lina sınıfa çıkmaya ikna olana kadar o saatler gelmiş oluyor.Lina yarım gün okula gittiği için öğretmeninin ona adapte olacağı süreyi tanıması zorlaşıyor.Ne kadar sınıf mevcutları 10 kişi de olsa,yanlarında 2 öğretmen de olsa,Lina asli öğretmenini istiyor ama o sırada asli öğretmenin uyku odasında olması gerekiyor.Ona okulda kimse bir şey demese,adapte olmak için kendisine tanınması gereken süre tanınsa okulu merak etmeye başlayacağı sınıfa girmek isteyeceği ve alışacağına eminim

dedim.

  Sonra kendi kendimize şunu dedik çocuk ilk okula başlasa da ağlayacak,4 yaşta başlasa da ağlayacak,5 yaşta başlasa da ağlayacak e madem öyle demek ki ağlayarak alışacak ama bunun yanında "Öğrenilmiş çaresizlik!" diye bir şey var ya çocuk ağlamayı bıraktığı zaman onu buna koşullamış olursak,ya aslında mutlu değilse ama böyle olmak zorunda olduğu için bir şeyleri içine gömdüyse.

Sonra akıllandım!

   Ne yapsak,ağlaya ağlaya mı alışsa yoksa bunun başka bir yöntemi mi var derken bu gün sevgili Gamze'nin bana okumam için önerdiği şu yazı çıktı karşıma.Yazıda özetle;çocukların ağlamadan okula adapte olabilecekleri,onlara alışması için süre tanımamız gerektiği,bu sürede yanında istediği kadar ebeveyninin kalması gerektiği,ağlamıyor olmalarını her zaman mutlu oldukları anlamına gelmediği bu noktada öğretmenle iyi ilişkiler edinilmiş olması gerektiği vs gibi bir çok önemli anektod var.Yani "Çocuk okula alışana kadar onun yanında olun onu çaresizce bu durumu kabul etmeye itmeyin!" diyordu.

  Hemen yazıyı eşime ve Lina'nın okul müdürüne gönderdim.Okul müdiremiz Gülhan hanım "Tabi ki sizlerin bir süre burada olacağını ona söyleriz kendisini güvende hissetmesi açısından ona hep burada duracağınızı anlatırız o güveni elde edene kadar bu şekilde devam ederiz." dedi.

  O sırada hasta ve gece uyumadığı için evde olan Lina'yı aradım "Anneciğim okula oyun oynamaya gitmek ister misin,anneannen yanında duracak. dedim.O da sen dur yanımda dedi.Bende iş yerinde olduğumu ve gelemeyeceğimi ama anneannesi ile duracağını anlattım."Tamam anne o zaman gidelim okuluma." dedi.

   Sonra kurumu arayıp bir kaç gün Lina'ya serbest zaman tanımaları konusunda ricada bulundum sağolsun kırmadılar."Okula gelince Lina'ya hiç sınıfa çıkalım demeseniz, adapte olması için süre tanısak olur mu ? dedim.Onlarda seve seve kabul ettiler.Bu anlayışlı tavırlarından dolayı kendilerine çok teşekkür ederim.

   Lina saat 17:40 itibari ile hala okulda az önce kendi öğretmeni ile konuştum stajyer öğretmeni ile tüm gün oynamış bir kaç kere sınıfa gelip öğretmenine öpücük göndermiş.Öğretmenim ben yarın istersem sınıfa geleceğim olur mu demiş.

  Öğretmenine bir kaç gün esnek davransak ben adapte olacağını düşünüyorum dediğim de bana "Merve hanım Lina nazik bir çocuk,bunun yanında çokta anlayışlı.Zorlamaya gelmiyor kendi isteği ile olması onun için çok daha iyi,aynı zamanda geliş zamanlaması sebebi ile de adapte sorunu yaşadık bu hafta ve bir daha ki hafta başı her şeyi oluruna bırakalım zamanla alışacaktır.Bende sizin gibi düşünüyorum." demesi içime su serpti.


Ve sonra öğrendim!


  İnsanın insanı anlayan çocuğunun oluruna göre davranan bir kurum bulması önemli,sakın para veriyorsun tabi ki yapacaklar demeyin,bazısı içtenlikle yapar bazısı zoraki ben bu açıdan şanslı olduğumu düşünüyorum.Ve ne kadar kaide kural olursa olsun Lina'yı sanırım benden daha iyi tanıyan bir kişi daha olamaz,bu sebepten bazen güvendiğiniz iki farklı ekolde olsa karşınızda çocuğunuz ne ise ve nasıl ise sizin doğrunuz o oluyor..Yani ağlatarak bırakma kimisinde işe yarıyor çünkü çocuk edepsizliğinden ağlıyor kimisinde de yanında kalmak işe yarıyor,çocuk adapte olunca sana git diyor.

Asla genel geçer kurallara bakıp yok efendim yanında durursam alışmaz,yok efendim ağlarsa bir daha gelmez,yok efendim şöyle olursa böyle olur gibi kalıplara sokmayın kendinizi,çocuğunuzun ederi neyse sizin doğrunuz o olsun.
















Lina 17 Eylül 2013 Salı günü okula başladı.Yazmaya,nazar olur diye söylemeye korktuğum hatta "Sakın yazma,bak ne yazsan başınıza bir şey geliyor.Hazır iyi giderken dillendirme!" diye uyarılar alacak kadar güzel bir ilk hafta geçirdik okulda..

Lina öğretmenlerini çok sevdi,arkadaşlarıyla uyum sağladı.İlk günden uyudu bile okulunda.

"Okul seçerken nelere dikkat ettim ,nasıl bir okul tercih ettim,ilk haftamız nasıl geçti." bunları yazacağım ama şu an içimi parçalayan bambaşka bir konu var.

Sabah evden çıkacağımızı ve okula gideceğimizi duyduğu anda "Anne ben okula gitmek istemiyorum!" diyen bir çocuk vardı karşımda.Neden gitmek istemediğini sorduğumda "Canım istemiyor!" diyordu.Okulu aradım nasıl yaklaşmam gerektiğini sordum."Okulda balon partisi var gibi tatlı şeyler söyleyerek ikna edin." dediler Nitekim Lina arada söylense de ikna oldu ve okula geldik.

Cuma günü babası okula geldiğinden beri bir hoş oldu,hafta sonu da sinirliydi çünkü; cuma sabahı onu okula ben götürmemiştim ve ben almaya gelmemiştim.Bende de sabah ki tavrının cuma günü onu okula bırakmayışım ve onu okuldan alamayışım olduğunu düşündüm ki babası onu almaya gittiğinde yetişmiş bende okula gelmiştim ama onu okuldan çıkma saatinde ilk karşılayan babası olmuştu.

Bu sabah okula geldik.Lina biraz mız mız ve bana yapışıktı.Sabah onu ben kaldırmıştım ve geç yattığı için uykusunu alamamıştı.Okula geldiğimizde karnı toktu.Öğretmeniyle yukarı çıkıp biraz oyun oynadılar bu sırada sınıftaki arkadaşları yemekhaneye geçmişti.Baktım bir sorun yok öğretmeni ile iyi "Ben gidiyorum anneciğim sana çanta alacağım." diyerek sınıftan çıktım.O sırada gayet mutluydu ve benim gitmemi sorun etmedi.Sonra öğretmeni ile yemekhaneye geçtiler kameradan seyrederken ağladığını hissettim "Ben yemek yemeyeceğim uykum var!" demiş.Tam o sırada öğretmeni "Tamam yemek istemiyorsan gel seninle uyku odasına geçelim!" diyerek ayağa kalktı ama Lina daha beter ağlayarak sanki öğretmeni de gidecek zannedip kollarını açtı ve öğretmenine sarıldı.Beni bırakma dercesine o an içimin nasıl ezildiğini anlatamam.

Sonra uyku odasına geçtiler kapıdan gizlice baktım ağlıyordu,dayanamadım artık yanına girdim öğretmeni yanındaydı ve birebir ilgileniyor,ona tatlı tatlı bir şey anlatıyordu,birden beni görünce şaşırdılar.Vallahi direk daldım sınıfa.Bu arada hafta sonu araya girince ya da bazen böyle adapte sorunları olur diye bana söylemişlerdi.Daha fazla ağlarsa yanıma getireceklerini de söylediler.

Öyle moda girmeyecek delirecek gibi ağlamıyordu ama zavallı gibiydi,onu oraya bırakan bir annesi vardı ve zavallı gibi orada ağlayarak yatıyordu.Öğretmeni saçını okşuyor ona bir şeyler söylüyordu..Okulun tutumunu yanlış anlamayın uykusu başına vurduğu için kendinden geçtiğini onlarda farkında oldukları için alın evinize götürün demediler.

Lina uyumadan süt içer,ben sütü evde unutmuşum,her sütü de içemiyor.Dayanamadım sınıfa girdim demiştim ya;sarıldım,öptüm "Anneciğim çok uykun var biliyorum,sütünü getireceğim,beklemek ister misin?" dedim."Sende kal yanımda!" dedi "Uyumayacağım!" dedi ama "Sütünü getireceğim beklemek ister misin?" diye yinelediğim de  "Tamam" dedi

Koşa koşa gittim süt aldım yeni biberon aldım.Nitekim daha sütünü içer içmez ağzında biberon uyuya kalmış.

Şimdi ben çok büyük bir ikilemdeyim

Çocuğum daha yeni büyük bir travmadan çıktığı için onu okul konusunda zorlamamalı mıyım?

Yoksa hem hafta sonu arası verdi,hem aşırı uykusuzluktan uyku başına vurduğu için bunları yaşadığımızı düşünerek onu okul konusunu anlatarak teşvik mi etmeliyim?

Öğretmenleri akşama uyandığında eğer uykusunu almasına rağmen hala okulda kalmak istemezse eve göndereceklerini söylediler..

Kimi anneler  "ilk zamanlar araya hafta sonu girince ya da araya yaz tatili girince hep böyle olur, zamanla alışır." diyor evet doğru ama bir yanda da çocuğumun gözünde ifade ettiği şeyleri anlamayan ve onu durmak istemediği bir yerde yabancılar ile bırakan anne profili çizmek istemiyorum.

Hangisini yapmak lazım okul konusunda tereddüt yaşamıyorum çünkü gerçekten içtenlikle ilgileniyorlar uyku odasına çat diye daldığımda bir çok çocuk uyumuş öğretmenleri Lina'nın yanına oturmuş ayağında bir çocuk sallıyor bir yanda da eliyle Lina'nın saçını okşuyordu..Ayrıca okulda iken beni eve götür demiyor çoğunlukla sende kal diyor.

Offff çok fena hissettim kendimi çocuğum ağladıkça bende ağladım..


Ne yapmalıyım?

Bunda yaklaşık 2 ay önce aynen bu başlıkta olan şeyi yazdım google'a kendimce içinden çıkılmaz endişelerim vardı.Her çalışan anne gibi benimde en başta kafama takılan çocuğum zaten gündüz benimle değil;evde tanıdığı,sevdiği biriyle mi olmalı,yoksa okula mı başlamalı sorusuydu.Araç fobisi yüzünden destek aldığımız dönemde pedagog "Kesinlikle okula başlamalı,evde canı çok sıkılıyor bunun yanında anneanne kaygı düzeyi yüksek olduğu için bu Lina'ya geçiyor.Bir an önce okula başlamasında fayda var anneniz ne kadar ilgilense de okul çocuk gelişimde ayrı yer tutuyor." demişti.




Beni bir düşünce aldı..Miniğimi hiç tanımadığım insanlara bırakma konusunda nasıl rahat olacaktım,yüksek sesle bir şey dediklerimi görsem içim cız ederdi,daha önceki kamera ile seyretme fırsatı velilerimizin suistimalinden dolayı yasal olarak kaldırılmıştı,ben çocuğuma nasıl davranıldığı konusundaki endişelerimi nasıl giderecektim.

Düşündükçe içim daralıyordu.İyi,içime sinen bir okul bulmam lazımdı.Bunun yanında benim içime sinen yeri Lina'nın da sevmesi gerekiyordu.Kendi içimde bunlarla çelişirken bir yandan "Okula ver inan çok değişecek gelişimi olumlu yönde ilerleyecek." diyen arkadaşlarımın yanında "Ay okulda öğrenilmiş çaresizliğin pençesine düşer 3 yaş için okul kararı çok erken,işte anne çalışınca böyle oluyor." diyenlerde vardı.

Bu düşünceler içinde yoğrulurken kendimi okul arar durumda buldum.Bayağı bir yazı okuduktan sonra bana göre en kapsamlı olan bu yazı karşıma çıktı.Sevgili Melike Günal  fikirdenk.com için yazdığı "Anaokulu seçerken aklımızdaki sorular ." adlı yazısı...Yazı tüm detayları ile şöyle :

GENEL :
·         İlköğretim /lise seçeneği var mı , lokasyonu nerede?
·         Okula alışma, oryantasyon süreci nasıl işliyor ?
·         Haftada 3 ya da 5 gün, yarım gün / tam gün işleyiş imkanı var mı ?
·         Sınıflarda aylara / yaşlara göre dağılım nasıl ?
·         Günlük bilgilendirme defteri, veli-öğretmen iletişimi var mı ?
·         Sağlık personeli var mı? Doktor ve / veya hemşire donanımları nasıl ?
·         Acil durumlar için görev ve tahliye planları var mı ?
·         Kurumun temizliği ne sıklıkla, kim tarafından yapılıyor?
·         Çamaşır suyu, sağlığa zararlı madde kullanımı var mı? Varsa nerelerde ?
·         Eğitim kurumunun ücreti ne kadar, ödeme şekilleri neler ?
·         Ücret kaç aylık süreyi kapsıyor , neleri içeriyor ?
·         Yaz  okulu imkanları var mı ?

EĞİTMEN:
·         Sınıf ortamında kaç eğitmen var? 1 eğitmene kaç çocuk düşüyor ?
·         Stajyer eğitmen desteği varsa, görev alanları nasıl ?
·         Disiplin, ödül, ceza kavramları var mı ?
·         Çocukların bireysel taleplerine ve farklılıklarına yaklaşımları nasıl ?
·         Eğitmenlerle yüz yüze görüşme imkanı var mı ?
·         İlgili kurumda ve öncesinde profesyonel deneyimleri, uzmanlıkları hakkında bilgi alabilir miyiz?

EĞİTİM ve OYUN PROGRAMI :
·         Oyun saati/ ders başlangıcı ve bitişi nasıl ?
·         Aktiviteleri , oyunları ve ders programlarını kim hazırlıyor, nelere dikkat ediliyor?
·         Yabancı dil eğitimi var mı ? Eğitmenlerin mesleki formasyonları nedir ?
·         Oyun ya da eğitim süreçlerinde ödül, yarışma gibi uygulamalar var mı ?
·         Farklı ilgi ve talepleri olan çocuklarda programa uyma zorunluluğu bekleniyor mu ?

SINIF ORTAMI :
·         Sınıfların ve okulun büyüklüğü nasıl ?
·         Oyun malzemeleri, kullanılan materyeller çocukların fiziksel ve duygusal gelişimine uygun mu?
·         Isıtma, havalandırma, aydınlık ortam ve hijyenik koşulların takibi nasıl ?
·         Tüm çocuklar için yeterli adette görsel , oyunsal ve eğitimsel malzeme var mı ?

BAHÇE :
·         Okulun bahçesi var mı ? Yeteri kadar büyük ve çocuklar için uygun tanzim edilmiş mi ?
·         Günde kaç defa, hangi sürelerle bahçe oyunlarına katılıyorlar ?
·         Bahçe oyunlarında eğitmen nezareti devam ediyor mu ?
·         Soğuk havalarda bahçeye çıkmamak gibi kısıtlayıcı kurallar var mı ?
·         Bahçe ortamında çocukların güvenliği dikkate alınarak değerlendirilmş mi ?

TUVALETLER:
·         Tuvalet ve lavabo hijyeni sağlanmış mı ?
·         Çocukların fiziksel gelişimine uygun mu ? Küçük çocuklara göre ayarlanmış mı ?
·         Tuvalete giden çocuklar için eğitmenler destek veriyor mu ?
·         Henüz tuvalet alışkanlığı kazanmamış, bez kullanan çocukları kabul ediyorlar mı?
·         Tuvalet alışkanlğı için aile ile işbirliği desteği veriyorlar mı?

BESLENME:
·         Yemekler nerede hazırlanıyor, servis ediliyor ?
·         Günlük beslenme programı ve öğünlerin zamanları nasıl dağılım gsöteriyor?
·         Haftalık menü uygulaması, ailelere menü paylaşımı, velilerden yorum alma gibi uygulamalar var mı?
·         Menüyü kim hazırlıyor, beslenme uzmanı desteği var mı?
·         Kullanılan gıdaların içerikleri, sağlığa uygunluğu, tercih edilen markalar neler ?
·         Şeker, katkı maddeli gıdalar, bisküvi, kutu meyve suları , vb. hazır gıdalara bakış açıları nasıl ?
·         Çocukların kendi kendilerine yeme alışkanlığı teşvik ediliyor mu?

UYKU :
·         Gündüz uykusu uygulaması var mı ? Uyku odası ortamı nasıl ? Yataklar ve hijyenik koşullar uygun mu ?
·         Uyku zorunlu tutuluyor mu ? Süresi ne kadar ?
·         Uyku esnasında yanlarında refakatçi bulunuyor mu ?
·         Uyku arkadaşı, müzik, uykuya geçiş gibi detaylar dikkate alınıyor mu ?
·         O gün uyumak istemeyen çocuklar için program nasıl devam ediyor ?

SERVİS :
·         Servis uygulaması var mı ? Hangi bölgelere tanzim edilmiş, ücreti ne kadar ?
·         Servis hizmeti aldıkları kurumlardan ne gibi güvenceler alıyorlar ?
·         Serviste çocuklar için refakatçi, servis ablası gibi destek bulunuyor mu ?
·         Çocuklar için emniyet kemeri uygulamasına dikkat ediliyor mu?


Ben bu yukarıdaki listeyi kağıda döktüm,benim için mutlaka sorulması gerekenleri koyu renk işaretleyip okulları gezmeye başladım.Lina o dönemde arabaya dinmediği için servis konusundaki sorular benim için çok anlam ifade etmiyordu.Planlı olarak gittiklerimin hiçbirini beğenmedim bir kaç sorudan sonra zaten kafamdaki cevap netleşiyordu.Tam umudumu yitirdiğim bir anda girdiğim Pembe Ufuklar Anaokulu benim favorim oldu..

Önünden geçerken bir anda girdim okula randevulu gitmememe rağmen hemen içeri davet ettiler.Sevgili Ceren benim tüm sorularıma içtenlikle cevap verdi.Yukarıdaki maddelerin hemen hemen hepsi için aklıma yatan cevaplar aldım.Aklınızda bulunsun bir okula randevusuz özellikle öğrencilerin giriş çıkış saatlerinde ya da ders saatlerinde gitmek en mantıklı olan sizi karşılamak için hazır olan bir okul yerine okulun doğal halini görmek en uygunu.

Yukarıdaki liste size çok detaylı gelebilir ama çocuğumuzu emanet ettiğiniz yer konusunda kafanızda soru işaretleri kalmaması çok önemli;çocuğumuz bizim yansımamız ise bizim okula karşı duyduğumuz güven ona da yansıyacaktır.

Ve Lina 16.Eylül.2013 tarihinde ilk okul macerasına atılacak detaylar ve okula oryantasyon sürecimiz yarın yayında olacak...

Herkese evladı için güzel bir okul seçebilme şansı diliyorum...


foto haberler.com dan alıntıdır.

MARI themes

Blogger tarafından desteklenmektedir.