oluruna bırak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Tuvalet Eğitimi


Oldum olası eğitim lafını sevmem demiştim daha önce.Konuya şuradan direkt girmek istiyorum.Öyle tuvalet eğitimi diye bir şey yok kimse kandırmasın sizi.Hayatta her ebeveyn farklı olduğu gibi her çocukta farklı.Bu işin "Aman bak şöyle yaparsan süper olacak, çocuk bir daha asla altına kaçırmayacak." gibi müthiş formülleri yok.Dolayısı ile formül arıyorsan sevgili okur yanlış yerdesin.

Tuvalet eğitimine başlayacağım zaman bir ton yazı okudum.Özellikle bloglar benim için önemliydi; çünkü benim gibi uzman olmayan kişilerin deneyimleri daha bir anlamlıydı.Kafam da bir ton soru vardı.

  • Ne zaman başlamalı? (en kilit soru)
  • Konuşunca mı başlamalı?
  • Gece bezinin kuru çıkması şart mı?
  • Alıştırma külodu kullanılmalı mı?
  • Önce gece sonra gündüz mü bırakmalıyım?
  • Bezi çıkarıp bir daha takarsam sorun olur mu?
  • Çocuğa nasıl anlatmalı?
  • Kitap mı almalı?
  • Müzikli lazımlık alırsam dikkati başka yöne mi kayar?
  • Nasıl bir tuvalet adaptörü olmalı?
  • Dışarıda kullanılanlardan alırsam normal tuvalete alışmaz mı?
  • Çocuk günde kaç kez kaçırır?
  • Yatağa ne sereceğiz?
ve türevleri...

Aslında olay gayet basit;doğallıktan çıkarıp değiştiren,olağan dışı bir hadise gibi mizansenler yaratan,onu ödüle bağlayan ya da hayatın o an ki merkezine koyan bizleriz.Bu durumda da olay içinden çıkılmaz bir hal alıyor.



Şimdi diyebilirsiniz,olası durumlar için önceden bilgili olmanın nesi zararlı diye.İşte biz bu noktada kendimizi ve enerjimizi tam olarak ayarlayamıyoruz.Onu da açacak olursak.Yani biz bir çok şey bilince daha olmamış şeyler için yarattığımız endişe çemberi ister istemez bizi sarıyor ve çocuk bunu hissediyor.

Gece bezi kuru mu mevzusu:Kızım bezi bıraktığında gece bezi taş gibi oluyordu,gayet de doluydu.Meğer bütün gece tutup gözünü açar açmaz yapıyormuş.Şimdi bunu tespit içinde gece kalkıp ara ara baktığım ve öyle keşfettiğim oldu.Galiba deliyim.

Yani bir lazımlık seçeceğiz kılı kırk yarıyoruz.Hepimizde bir mükemmeli bulma telaşı.Halbuki lazımlık işte ne kadar efektif alırsan al bir süre sonra işlevselliğini yitirecek.Buluyoruz en alengirlisini çocuk tuvalete bakıyor ona bakıyor şaşkınlık içinde ama biz sevdi sanıyoruz.

Tuvalet adaptörü alcağız,çocuğun sevdiği karakter olsun diye çabalıyoruz."Ay benim güzel kızım bak Pepee'de kakasını yapıyor hadi sen de yap nidaları tuvalet konusunda eşlik ediyor.Yine tuvalet yapma olayı doğallıktan bir başka hale bürünüyor.

Sanki hepimiz bezimiz çıkınca tak diye bezsiz hayata geçiş yapmışız gibi çocuk günde 15 kere altına kaçırınca şaşkınlığa düşüyoruz.Oysa o bambaşka bir dünyaya geçiş yapıyor.Ve Allah onu bunu kotarabilecek zihin ve beceri ile yaratıyor.Klişe olacak ama 10 yaşında ve hala bezlenen bir çocuk tanıyor musunuz? Psikolojik veya patolojik herhangi bir sorunu yoksa tabi.

He bir de kaçırınca kızan "Ne ahmaksın!" diyen çocuğu iyice travma içine sokan anneler var ki,evlere şenlik.Bir ara kaka konusunda sınırım zorlanmadı desem yalan olur.Dile kolay 1,5 yıl süren kaka fobisi.

Bu yazıyı kimseye eleştiri olsun diye yazmadım.Kızımın yaşadığı bazı sorunları gördükten sonra edindiğim hayat tecrübesi ile yazıyorum.Kendime bir liste yaptım "ikinci çocuğum da yapmayacaklarım" başlıklı.Bu başlık bir başka yazının konusu.İnşallah tükürdüğümü yalamam.

Çocuk en iyi yol gösterici;onu gözlemlemek neyi,ne zaman yapabilecek güçte olduğunu görebilmek esas iş.Bunun yanında en önemli kısım ise olayı en doğal hali ile çocuğa yaşatmak.Tıpkı büyüklerimiz gibi.

Bazen biz zorlaştırıyoruz bazı şeyleri.Lina 1,5 yıldır yaşadığı çeşitli kabızlık travmaları ve lavman işkencesi sebebi ile kaka fobisi yaşıyordu.Sonunda 12.07.2014 cumartesi günü bunu aştı.Daha önce oluruna bırakmak en iyisi demiştim,bıraktık ve sonunda bitti.

Özetle.Bir şeyi en doğal hali ile yaşamak ve olmuyorsa zamana bırakmak sizi de çocuğunuz da gereksiz yüklerden kurtaracaktır.

Bir kaç tavsiye ile yazımı bitiyorum.


  • Bezi çıkarın ve ona artık büyükler gibi onun da büyüdüğünü ve tuvalete yapacağını anlatın.
  • Konuya başlamadan önce sizi yeterince gözlemlemiş olsun.
  • Bir dost tavsiyesi: İnsan bedeni ne kadar sıvı alırsa alsın bir süre sonra belli saatlerde tuvalete gitmeye alışacağından gece yatmadan yaptırın ve gece tuvalete kaldırmaya alıştırmayın.Rahat edersiniz.
  • Asla ve asla onu kaçırınca azarlamayın.Toplum içinde rencide etmeyin.
Sevgiler ve bezsiz günler dilerim... 










Bazen ikilim içinde kaldığım oluyor."Bir şeyi çok istersen,eğer onu gerçekten istersen olur." derler ya.Tam da bu noktada tıkanıp kalıyorum;çünkü çok istersen olmaz,sen ne zaman unutursan o zaman olur kısmı var..İşte bu benim hayatımda çok büyük bir ikilem..

Son yazdığım yazılardan birinde demiştim,"Neyi oluruna bıraktıysam kendiliğinden oluverdi." bu bir başka yazının konusu diye,işte o yazı bu yazı..Tecrübe ettim ve gerçekten öyle..Sanırım insan o ikilem içine düştüğü an gidişata bakmalı.Bu eğer kendi azmi ile olabilecek bir şeyse o zaman sonuna kadar azmetmeli,yok başkasının iradesine bağlı bir şeyse ve olmuyorsa akışına bırakmalı.

Özellikle kişilik olarak inat olmam annelikte beni çok zorladı.Yani "Bir şey olacaksa olacak,olmalı,doğrusu bu!" durumu çocuk büyütürken sekteye uğrayabiliyor.O yüzden ben eğitim lafından hiç haz etmiyorum;çünkü eğitim dendiğinde -bazen- kesin kurallar devreye giriyor.Örneğin "Bezini çıkardığınız bir çocuğa asla bez bağlamayın,bir kere çıktı mı bir daha bağlarsanız kafası karışır.Yatakları ayırdığınızda asla yanınıza almayın sonra işin ciddiyeti kaybolur.Hayır dediğiniz şeylere evet demeyin çocuk sizi saymaz"  vs..Yalan hem de en kuyruklusundan!İşte buda ispatı Bu gibi yaklaşımlar artık eskide kaldı.Yalnız bunu hala savunan bir ekol var ve onlara inanan bir grup acemi anne;aman diyeyim ben ettim,siz etmeyin!

Okuduğum kitaplar,katıldığım anne ve çocuk seminerleri ya da pedagog desteğinden de şunu öğrendim ki olayları mutlu bir şekilde sonlandırmak,ya da o konu hakkında başarı elde etmek istiyorsanız yapacağınız en önemli şey gözlem..İyi gözlemleyeceksiniz ve akışına bırakacaksınız.

Yeni mottom bu: Gözlemle,oluruna bırak,sabret veeeee gelsin başarı.

Kendi hayatımızdan örneklersek;

Lina bez olayına ilk girdiğinde "Aman bezi çıkardım bir daha da bağlamayayım." dedim.Bir güzel de bağladım;çünkü çocuk yapmak istemedi,korktu.Birkaç inat,ısrar, yok daha ters tepti.O zaman bu korku vs en hey heyli dönemimizdi.Pedagogumuz Aytül hanım "Merve hanım,şu an hiç sırası değil,bırakın demek ki istemiyor;bizim öncelikli sorunumuz belli,ona yoğunlaşalım" dedi.Biz de bıraktık."Ben bu arada Lina'ya çoktan lazımlık,tuvalet adaptörü gibi yardımcı aparatlar almıştım.Onlar hep ortadaydı,kaldırdım;çünkü insan gördükçe beklentisi oluyor.

Gel zaman git zaman Lina birden "Anne benim tootelim neyde? demeye başladı.Çıkardık koyduk ortaya sonrasında "Anne ben tuvatelime yapacağım çişimi." demeye başladı.Aslında lazımlık hiç tercihim değildi ama otursun diye müzikli olanından edinmiştik.Acaba klozet adaptörüne nasıl geçirim noktasında yeni mottom devreye girdi.Gözlemlediğim kadarı ile Lina suyla kendi oynamayı çok seven bir çocuk,çişini yaptığında poposunu yıkatmaktan hiç haz etmiyor madem öyle ben de tuvalet olayına su ile girdim."Kızım bak eğer buraya yaparsan sonrasında poponu yıkamak için su akacak sende kendin yıkayabileceksin." dedim.Ve BİNGO... (reklamlardaki gibi oldu ıyy sinir bozucu bir reklam ya neyse :))))  ) Şimdi hem yapıyor hem yıkıyor maaşallah.Gündüzleri ve dışarı çıkarken bezlemiyorum,yanımızda adaptör ile geziyoruz .Tabi hala beze yapılan bir kaka ve gece bezlenme durumu var.Oluruna bıraktık.


Bunun yanında Lina doğduğundan beri mama içiyor,aynı zamanda onu 25 ay emzirdim ama sütüm asla ve asla yeterli değildi.Alerjisi vs derken belirli bir süre sonra süte geçtik.Yalnız sütü içerken 30 aylığı geçmesine rağmen biberon kullanması hoşuma gitmiyordu.Aslında Gülderen'in bu yazısını görene kadar aman sanki ölene kadar biberon mu kullanacak diyorum okuyunca Israrcı olmadan bizde şansımı denesek fena olmaz diye düşündüm.Sağ olsun Gülderen başka tüyolar da verdi onun sayesinde bu işe de giriştik.Lina tam anlamıyla biberonu bırakmasa da yarı yarıya gidiyor diyebilirim.En azından ben emme refleksi olmadığı için uykuya rahat geçebilecek mi veya bardakla içerse daha az içip uyumakta zorlanır mı endişelerimden kurtulmuş oldum;çünkü bardakla -evet daha az içiyor-içmesi onun uykuya geçmesini ya da deliksiz uyumasına engel olmuyorBir gün öyle bir gün böyle derken zamanla biberonu bırakacağımızı biliyorum.Oluruna bıraktık.



Yeni evimizde oda ayırma mevzusuna gelmişti sıra.Yalova'da ki evden kendi oda takımı geldi.Kuruldu bir heves bir heves,park yatağını da kurmadık.Akşam oldu uyutacağım,direk odasına girdik,yatağına koydum "Hadi bakalım Lina,uyuma vakti anneciğim,sana ne okuyayım bu akşam?" diye sordum."Anne burada yatmayacağım,yanınızda yatacağım ya da aynı odada park yatağımda yatayım."  falan deseydi, Tamam kızım diyecektim,nasıl istersen..

O gece Lina Küçük Vak Vak :Uyku zamanı eşliğinde bir güzel uyudu.Zaman zaman yanımıza gelmek istediği oluyor ki biz Lina'yı doğduğundan beri hiç yanımızda yatırmadık.Hasta olduğu zamanlar hariç hep aynı odada ama herkes kendi yataklarındaydı.Yanımıza gelmek istediği zamanlarda benim çok hoşuma gidiyor,zaten çok sıkıntıya gelemeyen bir tip olduğu için sarılarak uyuma hasretimi bu şekilde gideriyorum.Ona asla kendi yatağında yatacaksın baskısı yapmıyorum ki odasında yatma fikrinden soğumasın.Yani o ne zaman ne isterse öyle oluyor.Oluruna bıraktık

Bu zamana kadar o kadar "Aklım neredeymiş,ben bunu nasıl yapmışım." dediğim zaman oldu ki.İnsan yaşadıkça öğreniyor.İş ki,bazı şeyler elden gitmeden öğrenmek.Zaman bu konuda bize neler gösterecek bilinmez belki ileride bu yaptıklarımıza keşke yapmasaydık diyeceğiz.

İnsan, hayatın içinde her şeyi irdelemekten,inatlaşmaktan,dayatmaktan kurtulduğu an normale dönüyor ne demişler biyolojik saat diye bir şey var.Hormonlar tıkır tıkır çalışıyor insanın kendi döngüsü olması gerekeni olması gerektiği zamanda yaşatıyor.Bir başka deyişle ifade edersek rabbim her şeyin en hayırlısını biliyor.

Sizi kadife sesli Sıla'nın yazımla aynı adlı şarkısıyla baş başa bırakıyorum ve yemeğe gidiyorum...





MARI themes

Blogger tarafından desteklenmektedir.