11 Haziran 2012..... Bu günün takvim yaprağını koparırken nereden bilirdim ki asla unutmayacağım hazin bir sonu olacağını...Nereden bilirdim evlada atılan bir iftiranın dağ gibi bir annenin yüreğine ineceğini,nereden bilebilirdim anne yarımın bugün uçup gideceğini.

Hep merak ederdim insanlara bir yakını öldüğü zaman nasıl söylediklerini meğer ne kocaman bir boşluk anıymış...

"Hastayı döndüremedik,makineyi kabul etmiyor." dediler yoğun bakımın kapısında,belki yüzlerce sefer söylemişlerdi bu kelimeyi,umutla bekleyen bir çok çaresiz insanın yüzüne ama o gün baktıkları yüz benimkiydi.Tüm aciz insan oğlu gibi üzüldüğümde yapabildiğim en kolay şeyi yaptım....Ağladım..

İmanıma yenik düşsem haykırarak ağlamak isterdim ama sessizce aktı göz yaşlarım sadece yere oturup.. İnanamıyorum!!! inanamıyorum!!! Teyzem yok artık diyebildim....

Sen bananın yanında tüm o sessiz feryatlarımız içinde bize bakıyordun,baban seni uzaklaştırmak istiyor ama bir yandan da benim yanımda olmak istiyordu..Bir ara sana sarıldım ağlayarak bana çubuk kraker uzattın yiyeyim diye..


Baktın tabuta uff uff dedin nedense, ne anladıysan gördüklerinden sessizleştin,duruldun.Sonra ağlarken göz yaşlarımı sildin minicik ellerinle...Öptün elimden sanki o minicik halinle teselli eder gibi.Kızım büyük anneanne nerede diye sorduğumuzda --Eeee eee eee yapıyor dedin.En saf en tatlı halinle.Çocuktun çünkü sen,bilemezdin ölümü..

Hazırla kendini miniğim biz mevlanın emanetiyiz,bir gün annende gidecek babanda sonra bir gün sende gideceksin mevlaya..Güzel Rabbim hayırlı ve hazır olduğumuz zamanda alsın hepimizi yanına...


Şimdi içimde kocaman bir boşluk,her sabah uyandığımda o sözler aklımda uyanıyorum,hastayı döndüremedik.....Yangınım sönmez,bitmez,durmaz bu ateş....Canım teyzem kıyamam sana BAL YANAK tabiri ona aittir aslında,bana derdi küçüklüğümden beri.En son ziyaretine gittiğimde azıcık öptün ama bal yanak biraz daha öpeyim demişti..Nereden bilebilirdim son kez öptüğümü...Şimdi bunları düşünerek geçiyor günlerim...İşte bu sebepten sevdiklerimizin kıymetini bilelim...Şimdi teyzem olsaydı onu öpmez miydim bol bol..Sizde sevdiklerinizi öpün,onları ihmal etmeyin yoksa pişman olarak geçirdiğiniz her an sizi kemirir durur..Pişman olmadan,geç olmadan,sarılın sevdiklerinize...

Yüzler değil binler uğurladı seni....Uğurlar ola benim güzel teyzem uğurlar ola büyük anneanne mekanın cennet olsun......















   Miniğim senin bir teyzen var hakkı ödenmez.Benim sevgili arkadaşım Aysu her geldiğinde sana bir şey alır hiç boş bırakmaz sağ olsun aldığı oyuncaklarda kıyafetlerde hep çok güzel olur..Aysu teyzenin ilk aldığı hediyelerden biriydi bu bebek,adını Ali Osman koyduk ve sen onu hep çok sevdin..

  Uykun gelince seni kendi haline bırakma denemelerim meyvesini vermeye başladı emzik kullanmayan bir bebek olduğun için kendi kendine uykuya geçmen pek mümkün olmamıştı zira en sevdiğin emzik bendim hala.

 Fakat geçen gün uykun var diye seni koltuğa koymuştum uyuyacağına dair en ufak bir fikrim bile yoktu..Sessizce seyrettim..

Önce mahmur bir şekilde kalktın,Ali Osman'ı eline aldın,sarıldın,eee eee eee dedin,yere koydun üzerine yattın,bir iki kıpırdadın veeee uykuya daldın...

Sen ne tatlı bir şeysin kuzum ya..Bu kendi kendine uyuduğun anıda tarihe not düşmesek olmazdı değil mi...

En güzel uykular hep kuzularımızın olsun inşallah...







Ben ömrüm yettiği sürece hep yanında yörende bir yerlerde seni izliyor olacağım..

Bebekken uykusuz gecelerinde yanında bekleyeceğim,hani geçenlerde hastalandın ya,hani sen yandın bende yandım ya..İşte senin için yanınca bende yanacağım hep..

İlk okula gidişinde de olacağım yanında,ilk teslim ettiğimde seni,ilk öğretmenine biraz içim buruk ama biraz gururla seyredeceğim okullu olacağın anı..İlk sırana ben oturtacağım seni.Koluma yapıştığında "Anne beni burada bırakma" diye,ilk ben yüreklendireceğim seni.İlk sınav heyecanında,ilk piyesinde,ilk şiirini okuduğunda.....Mezuniyetlerin gelecek sonra birlikte fırlatacağız inşallah keplerini..

İlk arkadaş kavgaların,ilk aşkın gelecek sonra...İlk ben duyacağım,ilk bana açılacak o güzel yürekte uçan kelebekler..

İlk kızlığa geçiş,ilk direniş,ilk asilikleri hep birlikte göreceğiz..Birlikte alışveriş yapıp kaş aldırmaya gideceğiz.Fön çektireceğiz birlikte,sen bana oje süreceksin ben sana...

Bir gün gelip bir yakışıklı alacak seni benden ilk ben vereceğim seni ona ama önce kulağını çekeceğim "Kızımı sakız üzme " diye.Sonra birlikte seçeceğiz gelinliğini,eşyalarını,yuvadan uçacaksın bir gün..Seni beyazlar içinde ilk ben göreceğim.Belki ilk ben duyacağım  hamile olduğunu...


Bu yazdıklarımın hepsini görürüm inşallah..Belki yakın belki uzak bir zamanda bir haber gelecek sana..Üzüleceksin gittiğime....Yokluğuma...Ama sakın yokum sanma,ben hep "Gölgen Gibi" yanında olacağım..




Pişman olmamak adına yaşanmamışlıklar için,her anımda her zamanımda yanında olmaya çalışacağım.Evlada doyulmaz ama kokunu içime çeke çeke sana doymaya çalışacağım...

Yaşayamadıklarımıza pişman olmamak için sevdiklerimizin hep yanında olalım çok sıkmadan  ama uzaktan ama telefondan sevdiklerimi unutmayalım...Bu farkındalık için sevgili Pınarcığımın yazısı  okumanızı tavsiye ederim...silkeledi beni...tık tık


   Armutlu'da ömrümde yemediğim kadar dondurma yedim her zamanda en sevdiğim çeşit olan karadut ve fıstık kondu külahımın tepesine ve her seferinde de canın çekmesin diye senin uyuduğun zamanlarda yemeyi tercih ettim malum süt alerjimizden dolayı dondurma yasaktı...

   Yalnız dondurmacı amcanın yanından geçerken dondurma görmen ve her seferinde "anne anne anne "diye seslenerek istediğini belli etmen babanın ve benim canımıza tak etti.Bir an birbirimize baktık ve şeytana uymaya karar verdik..Aldık bir top sade dondurma Allah'tan Armutlu'da da Mado var..Sen bir yudum iki yudum derken şapır şupur yedin vallahi..Bizde ses etmedik yemene izin verdik.Bir günlük beyliğin beylik olsun değil mi canımmm...







Afiyet olsun kuzuma ohh bal şeker olsun inşallah..




Miniğim malum İstanbul' da öyle çok çaya çimene karışamıyoruz dedim ki sabah sen gözünü açar açmaz alayım seni çıkalım çimlere...Aynen öylede yaptık..Koştuk dolaştık oynadık çimlerde.Çiçeklere düşkün olduğunu da bir kez daha kanıtlamış oldum.


Havalarda bir öyle bir böyle...Ama evde oturmak yok değil mi kuzucuk..Yağmur çamur demedik attık kendimizi dışarı,her zaman tam teşekküllü Cevat kelle gibi gezen annen yazlık yere gelirken yanına bere almadı sanma şekerim.Tak bereyi kafaya haydi yavrum çarşıya...Çarşıda gezdik,dolaştık,ekmeğimiz aldık,haydi kahvaltıya derken senin için el vermedi "Anneciğim ben yiyeceğim ama kuşlar aç kalmasın" der gibi kuşlara ekmek verdin.


   Günler geçip gidiveriyor,tatilin bitmesine az kaldı burada her şey daha rahat,seni alıp hemen dışarı çıkabiliyorum,geziyoruz bol bol,deniz yakın olduğu için deniz kenarı yürüyüşleri yapıyoruz.Açıkçası üzülüyorum döneceğimize,evde gününün çoğunu içeride geçirmen beni çok üzüyor.Toprakla uğraşman,kumla oynaman,deniz kenarından olman bunların hepsini elimden geldiği kadarda burada yapmaya çalışacağım kuzum.Sen büyüyorsun ve ben senin beton içinde büyümeni istemiyorum.Havalar sıcakken değerlendirmek lazım...Gezelim bol bol...

MARI themes

Blogger tarafından desteklenmektedir.