doğum hikayeleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster




Selçuk kalk hayatım iyi değilim......

Bu duruma gelinceğe kadar olanları yazmıştım. Hastane çantamdaki eksikleri yerleştirmiş gece 3'de yatmıştık. Yattıktan kısa bir süre sonra şiddetli bir bel ağrısı ile uyandım. Kasıklarım patlayacak gibiydi ve bir an gelen kasılma soluğumu kesiyordu. O gece salonda yatmıştık. Yan koltukta yatan eşime uzanmak istedim ama ağrıdan kıpırdayamıyordum. Heyecanlanmasın diye yavaşça seslendim "Selçuk kalk hayatım iyi değilim." dedim. Eşim hemen kalktı. Doktorum, "Herhangi bir sıkıntı olursa hemen gel." demişti. Sabaha kadar beklemek istiyordum. Hala erken doğuruyor olduğuma inanmak istemiyordum. Eşim "Merve hadi gidelim hastaneye." diyordu. Ben ısrarla sol tarafıma yatıp ağrının geçmesi için kendimce bir şeyler yapıyordum.

Zaman geçtikçe ağrı artmaya başladı. Lina'yı yanımıza almayı planlamıştık. Kendisi de öyle istemişti. Yaşanan her durumda yanımızda olmasını hatta hastanede bizimle kalmasını istiyorduk. Yavaşça seslenip onu uyandırdık ve sabah yola çıktık. 

Yolda herkese haber verdik. Benim sıkıntılı halim sürekli oturur pozisyonda olunca daha da arttı. Bebek karnımda taş gibi kaldı. Daha fazla dayanamadığım için koltuğu yatırdım. Nihayet hastaneye gelmiştik. Arabadan inmek için adımımı attığım an bir adım daha atamayacağımı anladım.Bacaklarımı açsam bebek çıkacakmış gibi hissediyordum. Tekerlekli sandalye geldi ama kesinlikle bacaklarımı açamıyordum. Sancı sıklıkla vuruyordu "Kaç dakikada bir sancı var?" diye soranlara "Sancı hiç gitmiyor ki." diyebildim sadece. Sonunda odama çıkmıştım.



 Daha önce yaşadığım kanser sebebi ile doğum patoloji uzmanı eşliğinde yapılacaktı. O yüzden patoloji uzmanının gelmesini bekledik. Öğlen civarı ağrılarımın biraz hafiflediği bir dönemde ziyarete gelecek misafirlerimiz için bebek şekeri yaptık. Oda süslemesi için düşündüğüm birçok şeyi ani doğum sebebi ile yapma fırsatım olmamıştı. 35+5 günlük hamile iken doğum yapacağıma hala inanamıyordum.Kimseye belli etmedim ama içim içimi yiyordu. İlk bebeğim erken doğmuş ve yoğun bakımda kalmıştı. Ya bu bebeğim de yoğun bakıma girerse diye endişe etmekten kendimi alamıyordum.

Birden odanın kapısı açıldı ve beni almaya geldiler. Ben ameliyat olmaktan hiç korkmam sadece korkum bebeğimi benden almalarıydı. Anneciğim yakın zamanda ayak bileğini kırdığı için yanımda yoktu. Onun burukluğunu da yaşıyordum. Eşim ve kızım ile sarılıp vedalaştım. Babamdan ve diğer herkes ile helalleştim ve sedyeye yattım. Ameliyathanede oğluma sarılmak istediğimi ben baygın bile olsam ten tene temas hakkımı kullanmak istediğimi doğar doğmaz onu kucağıma koymalarını istediğimi söyledim.




Genel anestezi eşliğinde yapılan operasyonla dünyaya geldi oğlum. 4 aralık 2014 saat 12:34'de 35+5 haftalıkken gözlerini açtı dünyaya.  Hala varlığına inanamadığım minik kuzum. Ben görmeden kimse görmediği için benim çıkmamı bekleyen miniğimi getirdiler. Yüzünü daha göremeden tek duam iyi olmasıydı.Lina'nın yoğun bakıma girmesi bende nasıl bir travma yarattıysa bunu üzerimden atamıyordum. Neyse ki bebeğim sağlıklıydı ve onu emzirebilmiştim. 


Evlat, insan hayatında vazgeçilemez tek şey. Bir evladınız varken hayat sadece onun için akıyor. Ama ikinci bir evlada sahip olduğunuzda durum değişiyor. Daha Bera'yı kucağıma aldığım ilk an gözüm Lina'yı aradı. Hemen onu da yanıma çağırdım. Bir kardeşi olduğu için düzeni değişsin, duyguları incinsin istemiyordum. Şimdi içime düşen bu sevinç bir başka kıvılcımın alevlenmesine sebep oluyordu. Artık çok daha sabırlı olmak, çok daha anlayışlı olmak gerekiyordu. 



Sana gelince Muhammet Bera; küçücük ellerin mis kokan bedenin ile hayatımıza iyi ki geldin. İyi ki geldin de bana o müthiş duyguyu bir kez daha yaşattın. Varlığın içimizi ısıttı benim güzel evladım. Hep derim yine diyorum. Evlatlarımdan bir fazla nefes nasip olmasın bana...Ömrün uzun olsun miniğim. Hayatta elbetteki kötülükler üzüntüler yaşayacaksın şunu bil ki annen ve baban her anında senin yanında olacak. Nefesin nefesim....



SEVDE LİNA'NIN GÖZÜNDEN DOĞUM HİKAYEMİZ

Biz 30 Kasımda doktor amcama gittik o aletle baktı yine, birde koca elleriyle annemin karnına bastırdı hep yapıyor bunu kızıyorum ama duymuyor beni….Bende sıkıldım ittirdim annemin kasığına doğru kendimi ama sanırım yanlış bir şey yaptım ki birden aldılar annemin karnından beni..(30 Kasım 18:05) ..

Sonrasında beni birden aldılar yatağımdan bir şeye doğru ittiler,ağzıma sokuşturdular ya bir dakika ben bu nedir bilmiyorum dememe kalmadı o mis koku geldi burnuma ‘’’annemin kokusu, sütümün kokusu ‘’’ emmeye başladım ama gücüm yetmedi ki çok yoruldum,nefes alamaz hale geldim,biraz minik doğduğum için birazda hasta olduğum için beni bir kafese koydular,ağzıma burnuma hortumlar soktular,çok kızdım o ablaya,yapma demek istedim ama ben konuşmayı bilmiyorum ki… Annem ilk zamanlarda çok ağladı, beni öyle hasta görünce babamda bayılmış, hasta bebeğiniz dediklerinde dayanmamış yüreği ….

Beni son kez getirdiler annemin yanına göğüs kafesime bakın nefesimi zor alıyorum,annemde dokununca heyecanlandım nabzım hızlandı hemşirelerim götürelim artık dediler.Yoğun bakımdaki durumlarımın hiç farkında değilim annem size anlatacak.Öyle böyle derken 10 gün geçti her gün annemle babam görmeye geldi beni.. Sonunda kavuştuk işte annemle 11 Aralık’da çıktım hastaneden.Annemi çok özlemişim,hep memesinde kalmak istiyorum ,oda beni çok özledi,ben yokken hep ağlamış "kızım kızım !! "diye şimdi geldim onun göğsündeyim ama yine ağlıyor,nedenini anlayamadım bir türlü sanırım memesini acıtıyor muşum..Ama ne yapayım çok miniğim,annemin sütü az,çok gelmesi için benim emmem lazımmış hem emdikten sonra memede şekerleme yapmanın kime ne sakıncası olur ki annemde azıcık dayansın,mamayı sevmedim ben,uyku yapıyor bana ayılamıyorum, hep uyuyorum,3 gün boyunca kakamı da yapamıyorum .Hem anne sütü mis gibi kokuyor ‘’anne kokuyor’’ 

Ben annemi çok seviyorum,galiba oda beni…aaaaaa babamı unuttum azıcıkta ondan bahsedeyim sanırım şu kafamdan öpüp devamlı saçlarımın arasına dikenler batıran kişi babam koklayarak öpüyor beni önce kocaman bir nefes sesi geliyor sonrada dikenler batıyor kafama..Sanırım sakalları o dikenler…Şimdilik sesimi çıkarmıyorum çünkü oda beni çok özlemiş öpsün bari ne yapalım….Ben iyileştim hemen 10 günde geldim annemin koynuna,siz bilmezsiniz ben miniğim ama çok güçlüyüm çünkü benim annemde çok güçlü…Anlatayım da belki o zaman anlarsınız annemin ne kadar güçlü olduğunu.Annemin içinde bir şey var,sevmedik biz onu,yeniden çıkmış doktorlar biraz riskli görmüş durumunu,bu tekrar olur mu tekrar ürer mi diye telaş oldular.Annem doktorlara gidecek belki de içinde durduğum sıcacık yuva vardı ya annemin karnında onu alacaklar annemden, birde üstüme kemoterapi midir nedir ondan görebilirmiş, ben pek bilmiyorum bunların ne olduğunu bildiğim tek bir şey var benim annem çok güçlüdür ne olursa olsun beni yalnız bırakmaz asla ,gitmez yanımdan biz onunla çok uzun yıllar sağlıklı bir şekilde yaşayacağız.Annem bazen bunun aksi olur diye düşünüp korkuyor,üzülüyor,ağlıyor baktım ki o ağlamaya başladı hemen bende ağlıyorum basıyorum yaygarayı kendini düşünmesin beni düşünsün ki üzülmesin diye…

Şimdilik durum böyle dünya denilen bu acayip yere alışmaya çalışıyorum.....





Ama ben daha hazırlanmamıştım ki dışarıya çıkmaya,"ne oluyor ya,neden çıktım ben" derken başıma ne gelse beğenirsiniz birden bir şelalenin altına soktular beni,yapmayın ne oldu derken giydirdiler bir anda,aman hiç sevmedim o kıyafetleri,çıplak mutluydum ben ama ne yapalım annenin karnındaki koruma hiçbir yerde yokmuş,dünyaya gelince üstünü giydiriyorlarmışki üşüme diye,annem beni ne güzel sıcacık tutuyordu..










ANNEMİN GÖZÜNDEN DOĞUM HİKAYEMİZ

Bugün Dr. Gökmen amcada randevumuz var.Doğum için gün alacağız yalnız bende öyle bir hal var ki sanki hık desem doğacaksın.Malum durumlardan dolayı annecik sezaryen olmak zorunda seni normal yollarla doğurup anında kucağıma almak,emzirmek ne kadar güzel olurdu.

Neyse Gökmen amcanın odasına girdik,muayenemizi olduk Gökmen amcan 10 Aralık yada 13 Aralık dedi biz 10 Aralık olsun istedik,10.12.10 olur diye..Sonra Gökmen amcan Merve in birde doğum hanede baksınlar dedi ki o zaman o durumların pek iç açıcı olmadığı fark etmiş açılma 5,5 cm miş zira...

Doğum haneye iniyoruz ama sanki sen birden çıkacakmışsın gibi baskı yapıyorsun kasıklarıma,doğum hanedeki tatlı hemşiremiz kontrol edince "bu minik bebek 10 aralığı beklemez,hatta pazartesiyi bile beklemez " dedi.Biz babanla birbirimize baktık,sonra hemşiremiz gitti ve Dr. Gökmen amcan geldi doğumhaneye "Merve yatışını veriyorum,patoloji ile konuştum 17:30 gibi burada olurmuş,o zamana kadar sabret" dedi.Hocam dalga mı geçiyorsunuz dedim ama hala ciddiye almıyorum doktorumuzu.

Doktor Gökmen amcan "Merve şaka falan yapmıyorum senin durum vahim eve göndersem gece gelirsin,o sebepten riske atamayız akşama giriyoruz doğuma aslında senin operasyonu hep sakin planlı bir şekilde yapmak istiyordum ama kısmet bu güneymiş ben hazırlık yapayım siz odana çıkın" dedi.
Biz babanla odamıza çıktık,ama şaşkınlık mutluluk heyecan endişe her şey ama her şey bir aradaydı.Herkesi aradık akşama Melek ablanla ve Nedime teyzenle buluşacaktık ama onları "gelemiyoruz doğum başlayacak" diye aradığımda şoka girdiler.Dayın evdeydi ona tarif ederek çantamı hazırlattım ama bayağı zor oldu hem dayın uyku sersemi anlamakta güçlük çekti,hemde ben ne koyacağımı bilemediğim için 2 koca bavulla hastaneye gelen tek kadın olma unvanına eriştim.

İlk Nedime teyzen geldi hastaneye hemen odaya çıktık,gelen giden derken ben soğuk terler çekiyor sancılarımı iyiden iyiye hissetmeye başlıyordum.Sonra beni almaya geldiler herkese hakkınızı helal edin babacığına sımsıkı sarıldım daha sonra seni doyurmaya yetmeyen sütüm akmaya başlamıştı göğsümden...Ameliyathaneye indik hazırlıklar yapıldı Dr Gökmen amcan geldi sterilizasyon işlemi bitince anestezi işlemi başlayacaktı ki "durun ben dua edeceğim dedim " dua ettim ve...... saat 17:57

Bir ince sızı ile uyandım,ağrım vardı bağırıyordum sondayı çıkarın diye ama kimse bir şey yapmıyordu. Meğer ben sadece sağ elimin küçük parmağını oynatabiliyormuşum. Daha sonra odaya alındım ve ilk sorduğum "rahmimi almışlar mı,bebeğim iyimi?.." sorularıymış.Sonrasında yanıma seni getirdiler aman Allah'ım bu ne tuhaf bir andır sevinç yoktu içimde karışık duygularla öylece bakıyordum etrafa seni benden aldıktan sonra ameliyatım devam edeceği için ek narkoz aldığımdan ayılmam,kendime tam anlamıyla gelmem kolay olmadı.

Miniğim kucağıma ilk geldiğin an "bu çok çirkin" dediğimi hatırlıyorum ama kızma o an çirkindin ama BENİMDİN...Mis kokunu içime çektim ve hemen emzirmek istedim,emerken azıcık emip dalıyordun ve zorlanıyordun ben önceleri yeni doğduğun için güçsüzlüğünden sandım ama değildi bir terslik vardı hemşire ablana bebeğimde bir sorun var çok hırlıyor nefes alamıyor,yoruluyor dedim.Sonra onlarda seni bebek odasına aldılar nefesini rahat alman için destek olacaklardı..




Gidiş o gidiş bir türlü gelmedin,önce babanı çağırdılar sonra baban uzun süre gelmeyince ben süper refakatçimiz Dilek halanı gönderdim ama oda bir türlü dönmedi.Ben serum askısına tutunup kalktım ama kasıklarım yırtılacaktı o kadar acıdı ki anlatamam bir anda başım döndü ama kalkmalıydım,onların gelmesini bekleyemezdim,ters bir şeyler vardı endişelerim yerini korkuya bıraktı ve ilk adımımı attım derken bebek odasının kapısını çaldım.İçeriye girdim doktor oradaydı "hocam bir terslik mi var,bana da söyleyin ne olur,saklamayın" dedim.Doktorumuz "Merve hanım bebeğinizin solunum güçlüğü sorununu buradaki imkanlarla çözemedik,uyguladığımız tedaviye cevap vermedi,yoğun bakıma alıp tedavisine orada devam edeceğiz" dedi.Ben şoka girdim şaşırdım kaldım resmen bir anda baban yere yığıldı bebek odası olduğu için sedye yoktu ve babanın yerde tansiyonunu ölçtüler ben sana bakıp "anneciğim çok iyi olacaksın benim güçlü kızım iyileşecek "diyorum.Bir yandan da babana "aşkım bak kızımız iyi olacak korkma sen" diyordum.Sonra beni odama götürdüler sen bebek yatağında çıplak yatıyordun göğüs kafesin içine göçüyordu ve nefes alamıyordun doktora sorduğum tek şey bunun çözülebilecek bir şey olup olmadığıydı.

Bir süre sonra seni yanıma son kez getirdiler ve yoğun bakıma indin...Bana ise kala kala üzerinden çıkardıkları mis kokulu giysilerin ve boş yatağın kaldı..o acıyı anlatmama bildiğim kelimeler yetmediği için yazamıyorum..Sadece bu resme bakmak bile içimi sızlatıyor.












O an itibari ile odadaki balonlar,süsler,şeker sepetimiz ,şekerlerimizi taktığımız ağacımız anlamını yitirdi hepsini söküp atmak istedim.Yok olsalardı keşke bir anda.Seni görmeye gelenlerin "aaaaa bebek yok mu" demeleri canımı acıtan ayrı bir konuydu.Yoğun bakıma indikten sonra seni gece hiç göremedim kaç gün kalacağın belli değildi gün içinde 2 kere 1'er dk görme şansımız vardı biri öğlen 12.00 diğeri akşam 20:00.....

MARI themes

Blogger tarafından desteklenmektedir.