Kızım yatağının iskeleti yapılmış harika olmuş teşekkürler Nuray Güllü Collection.Yatağın  geldi,baban duvarlarını boyadı,üzerine simlerini de boyadı,bakalım sonuç ne olacak.Anneciğinde yatağının cibinliğini,yatak örtüsünü,tüllerini dantellerini dikmek için ne zorluklar çekti ama sonunda deydi.Bu arada şifonyerinde,dolabında harika olmuş,onlarıda yapan dedenin atölyesine Selimler Doğrama ve Dekorasyon'a teşekkür ederiz. İşte senin odanı yapana kadar yaşadığımız hallerin resimleri..








Miniğimin odasının hazırlıkları





    Miniğim bu aralar çok uslusun maaşallah,uyanıp,mama içip,meme emip,altın temizlenip,gazın çıktıktan sonra zorluk çıkarmadan tekrar uyku haline dönebiliyorsun.Tamam belki Tracy teyzemizin kitabında ki gibi harika rutinlerimiz yok ama kendimizce bir rutinimiz var canım bizimde.Yalnız şu seni ayakta sallamak zorunda kaldığım ve kendime sinir olduğum anları yazmak istemesem de bunlar oldu "evet ben seni ayağımda sallıyorum,hatta bazen bayağıda sarsıntılı bir şekilde "..Hiç unutmam babaannen kuzenin Berrak'ı ayağında sallarken "anne ayağında sallamasan bazı  uzmanlara göre bebeği ayakta sallamak beyin için pekte sağlıklı değilmiş" demiştim.Babaannen de bana "4 çocuk,5 torun büyüttüm salak mı oldular?.." deyivermişti.Ne yalan söyleyeyim bende bu cevaba sinir olmuştum "ben kendi çocuğuma asla yapmayacağım"  demiştim amaaaa demek ki neymiş?  Büyük lokma yesen de büyük söz etmeyecekmişsin.

     Bu arada bu ay sonu senin mevlitin okunacak  bu sebepten oda takımının cibinliğini bir an önce dikmeliyim Allahtan ki sen bu aralar uslu bir bebeksin de bende aldığım 13 metrelik tülün ucuna işlemeli dantelini dikebileceğim.

Dantellerin dikildi :))
      Miniğim sonunda yatak odanın dikim işleri bitti ama inan bende bittim,her şey bana göre harika oldu,gören kişilerinde tepkileri bu yönde ama benim için en önemlisi senin bu gibi durumları yorumlayacak kadar büyüdüğünde odanı beğenmen ve bana kocaman bir öpücükle teşekkür etmen çünkü;el emeği ile yapılan şey gerçekten çok değerli oluyor.

Bu ay ki kontrolümüz 2 Şubata kaydı kilomuz 4680 gram ve boyumuz 56 cm olmuş.Hala 90 cc mamayı zor içiyorsun sanırım iştahsız bir bebek olacaksın.

Bu ayımızın özeti:
  •    Hala herşeyi isteme ve ifade etme şeklin ağlamak,artık gözlerin boş bakmıyor etrafı daha anlamlı bakışlarla takip etmeye başladın.
  •   Kilo aldıkça güzelleşme durumun devam ediyor.
  •   Artık ellerini şapır şupur yalamalar başladı.Bazen "bende yesem mi acaba çok mu tatlı?.." diyorum sana gül diye ama bunları anlamak için daha çok miniksin.

  
   Ayrıca sana ilk oyuncağını aldık uyku arkadaşı.Çok sevdin uyku arkadaşını,sana uyku yapsın kendi kedine uyumaya adapte ol diye almıştık ama o şarkı çaldıkça sen daha bir cingöz oluyorsun kızım ya...yerimmm seniii...Ama yinede uyku arkadaşını tavsiye ediyorum.Çok ilgi çekici ve bebeğin algılama kabiliyetini arttıran bir oyuncak.

Bu ayda böyle geçti işte simdi ben 28 yaşında bir anne sende 2 aylık bir bebeksin.














       Kızım ilk eve geldiğin zaman o kadar şaşkındım ki anlatamam kelimeler kifayesiz kalır.Sana nasıl bakacağım konusunda araştırdığım okuduğum her şey anlamını yitirdi.Sen durmadan ağlıyordun ve benim seni emzirirken canım çok yanıyordu, pes etmekten bırakmaktan çok korkuyordum,günlerce 3 saatte bir süt sağdığım için canımın yanmasını katmerlenmiş oldu.Nasıl olacaktı,ben seni nasıl büyütecektim kocaman soru işaretleri vardı kafamda acaba yapabilecek miydim?
Evimize ilk geldiğin zaman,daha elindeki bantları çıkaramamıştık ki resmini çekelim dedik.

    Birbirimize alışma evremiz bayağı bir zor oldu senin memeyi kapamama durumların benim emzirirken çektiğim can acılarım derken ara ara gelen misafirlerimizle ancak nefes alır hale gelmiştim.Anneannen ve babaannen çok destek oldukları için acemiliğimi atlatmam kolay oldu ama seni ilk defa yıkarken o kadar heyecanlandım ki anlatamam.Neyseki babaannen yanımızdaydı ve benim kadar acemi olan anneannende "bebek nasıl yıkanır" dersini başarı ile geçti.13 Aralık 2010

   Sevdiklerimiz bizleri ziyaret etti ilk pastanı gelişini kutlamak adına büyü anneanne aldı (annenin rabia teyzesi,anneannenin ablası yani büyük anneanne) 14 Aralık 2010 ilk pastan kesilirken Duygu teyzen,Miray teyzen,Hakan amcanda vardı yaaaaa....
   
  15 Aralık 2010 kontrolün vardı doktora gittik,seni 2700 gram olarak aldığım yoğun bakım maceramızdan sonra gram bile almaman ve sarılığının artması sebebi ile doktorumuz aç kalmaman gerektiğini ve sana mama takviyesi yapmamızı söyledi böylece sevimli biberonun nuby ile ve güzel maman aptamil pre ile tanıştın.

   24 Aralık 2010 İlk Yalova seyahatimiz,feribottaki zamanımızın tamamı namaz odasında emzirme işlemi ile geçti,bu vesileylede yolculuğumuz rahattı.Hem kim demiş "40'ı çıkmadan dışarı çıkılmaz?.." diye.Kızım halaların,kuzenlerin,babaannen deden bizi özlemle karşıladı,herkes seni çok sevdi.

   30 Aralık 2010 Bir aylık kontrolümüzde kilomuz 3440 gr boyumuz 53 cm gelişimimiz gayet iyi hala 90 cc mamayı bile zor içiyorsun sanırım önce emzirip sonra mama verdiğim için bu kadarı yetiyor bu arada seni gece uyutuyorum sabah kadar uyuyorsun.Gece besleyip beslememek konusunda kafam çok karışık.Kimi doktorlar çocuk uyanmıyorsa aç değildir diyor,kimi doktorlarda çocuk acıkır ama uyku ağır basar uyanamaz siz uyanmasa da besleyin diyor.Bakalım biz neler yapacağız..Zira hala karar vermiş değilim.Aralık ayı seninle yaşamaya adapte olma ve bu duruma alışma evresi ile geçti.

  
Bu ayımızın özeti:

  •    Yapabildiğin tek anlamlı ifade etme şeklin ağlamak,acıktığında uykun geldiğinde,gazın olduğunda ağlamak,ağlamak,ağlamak....
  •   Karnın doyunca hemen uyuyorsun ve uykuya dalma konusunda zorluk çıkarmıyorsun.
  •   Kilo almanla "bir dirhem et,bin ayıp örter" tezi doğrulanmış oldu.
  •   Agular başladı bile,hatta hafif hafif gülüyorsun ama bana değil meleklere.
  •   Bu aralar yapmayı en sevdiğin şey anne memesinde uyumak ve anneyle şımarmak.

Dip Not:Kızım seni emzirmek konusunda çektiğim tüm acılar bana şunu gösterdi:lanolin içeren tüm kremler ve türevleri ayrıca ayva çekirdeği jeli gibi bir çok şey benim acımı almadı,acımı hafifleten tek şey göğüs kalkanları.Göğüs ucunun iç çamaşıra temas etmesini engellediği için ve göğüs ucu hava alabildiği için hayat kurtaran bir buluş tavsiye ediyorum.Ayrıca süt sağma makinemizden de gayet memnunuz elektrikli olması süper bir özellik manuel makineler çok yorucu ve verimsiz oluyor,özelikle pillede çalışabilir olması evin istediğin her yerinde sağma olanağı sağlıyor tavsiye ediyorum.
















SEVDE LİNA'NIN GÖZÜNDEN DOĞUM HİKAYEMİZ

Biz 30 Kasımda doktor amcama gittik o aletle baktı yine, birde koca elleriyle annemin karnına bastırdı hep yapıyor bunu kızıyorum ama duymuyor beni….Bende sıkıldım ittirdim annemin kasığına doğru kendimi ama sanırım yanlış bir şey yaptım ki birden aldılar annemin karnından beni..(30 Kasım 18:05) ..

Sonrasında beni birden aldılar yatağımdan bir şeye doğru ittiler,ağzıma sokuşturdular ya bir dakika ben bu nedir bilmiyorum dememe kalmadı o mis koku geldi burnuma ‘’’annemin kokusu, sütümün kokusu ‘’’ emmeye başladım ama gücüm yetmedi ki çok yoruldum,nefes alamaz hale geldim,biraz minik doğduğum için birazda hasta olduğum için beni bir kafese koydular,ağzıma burnuma hortumlar soktular,çok kızdım o ablaya,yapma demek istedim ama ben konuşmayı bilmiyorum ki… Annem ilk zamanlarda çok ağladı, beni öyle hasta görünce babamda bayılmış, hasta bebeğiniz dediklerinde dayanmamış yüreği ….

Beni son kez getirdiler annemin yanına göğüs kafesime bakın nefesimi zor alıyorum,annemde dokununca heyecanlandım nabzım hızlandı hemşirelerim götürelim artık dediler.Yoğun bakımdaki durumlarımın hiç farkında değilim annem size anlatacak.Öyle böyle derken 10 gün geçti her gün annemle babam görmeye geldi beni.. Sonunda kavuştuk işte annemle 11 Aralık’da çıktım hastaneden.Annemi çok özlemişim,hep memesinde kalmak istiyorum ,oda beni çok özledi,ben yokken hep ağlamış "kızım kızım !! "diye şimdi geldim onun göğsündeyim ama yine ağlıyor,nedenini anlayamadım bir türlü sanırım memesini acıtıyor muşum..Ama ne yapayım çok miniğim,annemin sütü az,çok gelmesi için benim emmem lazımmış hem emdikten sonra memede şekerleme yapmanın kime ne sakıncası olur ki annemde azıcık dayansın,mamayı sevmedim ben,uyku yapıyor bana ayılamıyorum, hep uyuyorum,3 gün boyunca kakamı da yapamıyorum .Hem anne sütü mis gibi kokuyor ‘’anne kokuyor’’ 

Ben annemi çok seviyorum,galiba oda beni…aaaaaa babamı unuttum azıcıkta ondan bahsedeyim sanırım şu kafamdan öpüp devamlı saçlarımın arasına dikenler batıran kişi babam koklayarak öpüyor beni önce kocaman bir nefes sesi geliyor sonrada dikenler batıyor kafama..Sanırım sakalları o dikenler…Şimdilik sesimi çıkarmıyorum çünkü oda beni çok özlemiş öpsün bari ne yapalım….Ben iyileştim hemen 10 günde geldim annemin koynuna,siz bilmezsiniz ben miniğim ama çok güçlüyüm çünkü benim annemde çok güçlü…Anlatayım da belki o zaman anlarsınız annemin ne kadar güçlü olduğunu.Annemin içinde bir şey var,sevmedik biz onu,yeniden çıkmış doktorlar biraz riskli görmüş durumunu,bu tekrar olur mu tekrar ürer mi diye telaş oldular.Annem doktorlara gidecek belki de içinde durduğum sıcacık yuva vardı ya annemin karnında onu alacaklar annemden, birde üstüme kemoterapi midir nedir ondan görebilirmiş, ben pek bilmiyorum bunların ne olduğunu bildiğim tek bir şey var benim annem çok güçlüdür ne olursa olsun beni yalnız bırakmaz asla ,gitmez yanımdan biz onunla çok uzun yıllar sağlıklı bir şekilde yaşayacağız.Annem bazen bunun aksi olur diye düşünüp korkuyor,üzülüyor,ağlıyor baktım ki o ağlamaya başladı hemen bende ağlıyorum basıyorum yaygarayı kendini düşünmesin beni düşünsün ki üzülmesin diye…

Şimdilik durum böyle dünya denilen bu acayip yere alışmaya çalışıyorum.....





Ama ben daha hazırlanmamıştım ki dışarıya çıkmaya,"ne oluyor ya,neden çıktım ben" derken başıma ne gelse beğenirsiniz birden bir şelalenin altına soktular beni,yapmayın ne oldu derken giydirdiler bir anda,aman hiç sevmedim o kıyafetleri,çıplak mutluydum ben ama ne yapalım annenin karnındaki koruma hiçbir yerde yokmuş,dünyaya gelince üstünü giydiriyorlarmışki üşüme diye,annem beni ne güzel sıcacık tutuyordu..










ANNEMİN GÖZÜNDEN DOĞUM HİKAYEMİZ

Bugün Dr. Gökmen amcada randevumuz var.Doğum için gün alacağız yalnız bende öyle bir hal var ki sanki hık desem doğacaksın.Malum durumlardan dolayı annecik sezaryen olmak zorunda seni normal yollarla doğurup anında kucağıma almak,emzirmek ne kadar güzel olurdu.

Neyse Gökmen amcanın odasına girdik,muayenemizi olduk Gökmen amcan 10 Aralık yada 13 Aralık dedi biz 10 Aralık olsun istedik,10.12.10 olur diye..Sonra Gökmen amcan Merve in birde doğum hanede baksınlar dedi ki o zaman o durumların pek iç açıcı olmadığı fark etmiş açılma 5,5 cm miş zira...

Doğum haneye iniyoruz ama sanki sen birden çıkacakmışsın gibi baskı yapıyorsun kasıklarıma,doğum hanedeki tatlı hemşiremiz kontrol edince "bu minik bebek 10 aralığı beklemez,hatta pazartesiyi bile beklemez " dedi.Biz babanla birbirimize baktık,sonra hemşiremiz gitti ve Dr. Gökmen amcan geldi doğumhaneye "Merve yatışını veriyorum,patoloji ile konuştum 17:30 gibi burada olurmuş,o zamana kadar sabret" dedi.Hocam dalga mı geçiyorsunuz dedim ama hala ciddiye almıyorum doktorumuzu.

Doktor Gökmen amcan "Merve şaka falan yapmıyorum senin durum vahim eve göndersem gece gelirsin,o sebepten riske atamayız akşama giriyoruz doğuma aslında senin operasyonu hep sakin planlı bir şekilde yapmak istiyordum ama kısmet bu güneymiş ben hazırlık yapayım siz odana çıkın" dedi.
Biz babanla odamıza çıktık,ama şaşkınlık mutluluk heyecan endişe her şey ama her şey bir aradaydı.Herkesi aradık akşama Melek ablanla ve Nedime teyzenle buluşacaktık ama onları "gelemiyoruz doğum başlayacak" diye aradığımda şoka girdiler.Dayın evdeydi ona tarif ederek çantamı hazırlattım ama bayağı zor oldu hem dayın uyku sersemi anlamakta güçlük çekti,hemde ben ne koyacağımı bilemediğim için 2 koca bavulla hastaneye gelen tek kadın olma unvanına eriştim.

İlk Nedime teyzen geldi hastaneye hemen odaya çıktık,gelen giden derken ben soğuk terler çekiyor sancılarımı iyiden iyiye hissetmeye başlıyordum.Sonra beni almaya geldiler herkese hakkınızı helal edin babacığına sımsıkı sarıldım daha sonra seni doyurmaya yetmeyen sütüm akmaya başlamıştı göğsümden...Ameliyathaneye indik hazırlıklar yapıldı Dr Gökmen amcan geldi sterilizasyon işlemi bitince anestezi işlemi başlayacaktı ki "durun ben dua edeceğim dedim " dua ettim ve...... saat 17:57

Bir ince sızı ile uyandım,ağrım vardı bağırıyordum sondayı çıkarın diye ama kimse bir şey yapmıyordu. Meğer ben sadece sağ elimin küçük parmağını oynatabiliyormuşum. Daha sonra odaya alındım ve ilk sorduğum "rahmimi almışlar mı,bebeğim iyimi?.." sorularıymış.Sonrasında yanıma seni getirdiler aman Allah'ım bu ne tuhaf bir andır sevinç yoktu içimde karışık duygularla öylece bakıyordum etrafa seni benden aldıktan sonra ameliyatım devam edeceği için ek narkoz aldığımdan ayılmam,kendime tam anlamıyla gelmem kolay olmadı.

Miniğim kucağıma ilk geldiğin an "bu çok çirkin" dediğimi hatırlıyorum ama kızma o an çirkindin ama BENİMDİN...Mis kokunu içime çektim ve hemen emzirmek istedim,emerken azıcık emip dalıyordun ve zorlanıyordun ben önceleri yeni doğduğun için güçsüzlüğünden sandım ama değildi bir terslik vardı hemşire ablana bebeğimde bir sorun var çok hırlıyor nefes alamıyor,yoruluyor dedim.Sonra onlarda seni bebek odasına aldılar nefesini rahat alman için destek olacaklardı..




Gidiş o gidiş bir türlü gelmedin,önce babanı çağırdılar sonra baban uzun süre gelmeyince ben süper refakatçimiz Dilek halanı gönderdim ama oda bir türlü dönmedi.Ben serum askısına tutunup kalktım ama kasıklarım yırtılacaktı o kadar acıdı ki anlatamam bir anda başım döndü ama kalkmalıydım,onların gelmesini bekleyemezdim,ters bir şeyler vardı endişelerim yerini korkuya bıraktı ve ilk adımımı attım derken bebek odasının kapısını çaldım.İçeriye girdim doktor oradaydı "hocam bir terslik mi var,bana da söyleyin ne olur,saklamayın" dedim.Doktorumuz "Merve hanım bebeğinizin solunum güçlüğü sorununu buradaki imkanlarla çözemedik,uyguladığımız tedaviye cevap vermedi,yoğun bakıma alıp tedavisine orada devam edeceğiz" dedi.Ben şoka girdim şaşırdım kaldım resmen bir anda baban yere yığıldı bebek odası olduğu için sedye yoktu ve babanın yerde tansiyonunu ölçtüler ben sana bakıp "anneciğim çok iyi olacaksın benim güçlü kızım iyileşecek "diyorum.Bir yandan da babana "aşkım bak kızımız iyi olacak korkma sen" diyordum.Sonra beni odama götürdüler sen bebek yatağında çıplak yatıyordun göğüs kafesin içine göçüyordu ve nefes alamıyordun doktora sorduğum tek şey bunun çözülebilecek bir şey olup olmadığıydı.

Bir süre sonra seni yanıma son kez getirdiler ve yoğun bakıma indin...Bana ise kala kala üzerinden çıkardıkları mis kokulu giysilerin ve boş yatağın kaldı..o acıyı anlatmama bildiğim kelimeler yetmediği için yazamıyorum..Sadece bu resme bakmak bile içimi sızlatıyor.












O an itibari ile odadaki balonlar,süsler,şeker sepetimiz ,şekerlerimizi taktığımız ağacımız anlamını yitirdi hepsini söküp atmak istedim.Yok olsalardı keşke bir anda.Seni görmeye gelenlerin "aaaaa bebek yok mu" demeleri canımı acıtan ayrı bir konuydu.Yoğun bakıma indikten sonra seni gece hiç göremedim kaç gün kalacağın belli değildi gün içinde 2 kere 1'er dk görme şansımız vardı biri öğlen 12.00 diğeri akşam 20:00.....

   29 Kadım 2010 Pazartesi     Kızım annecik şu hastane çantasını bir türlü hazırlayamadı.Yani içine ne koyacağım diye düşünmekten içim sıkıldı desem yalan olmaz.Bir sürü liste var hepsini inceledim ve içimden sana aldığım kıyafetler içinden hangisini giydirmek hangisini yanıma almak geliyorsa onu alacağım.Şimdilik güzel fikirlerim var senin giymeni istediğim ilk takımlarını aynı renkli battaniyenin içine güzelce dizeceğim,sonra içine minik bir not yazacağım, "benim sevgili hemşirem,annem hala ameliyatta,beni sana emanet etti,o yokken bana iyi bak olur mu,birde bu şeker benim doğum şekerim sana hediyem olsun'' yazıp minik bir bohça hazırlayacaktım.Ahh keşke acele etmeseydin...


20.Kasım.2010 Bebeğim ileride senin minik totişini bezlemek için sana ilk defa bez aldık ve senin bu duygu yükü annen ona bile ağladı desem şaşırır mısın acaba..

23.Kasım.2010 Miniğim bugün doktor amcaya gittik anneciğinin rahim ağzında yumuşama varmış galiba erken gelmeye karar verdin ki doktor amcan bir önceki kontrolümüzde bu durum olmasın diye iğne yapmıştı ama sanırım sen kararlısın.Bak anneciğim erken gelme olur mu orda annenin sıcak göbüşünde mışıl mışıl uyu,uyudukça büyü olur mu benim güzeller güzeli olma adayı minik bebeğim.


  Miniğim bugün Dr. Pınar teyzen ile randevumuz var.Annenin doğumdan sonra rahmi alınsın mı,alınmasın mı tartışacağız,bakalım doktorumuz bize ne önerecek?
  Miniğim Dr Pınar Teyzen  anneciğinin rahmi alınması konusunda olumlu yorumlar yaptı,senin doğumunda sonra anneciğin içinde kalan o kitle patolojiye gidecek eğer ondan ciddi bir tümör cinsi sonucu gelirse rahim alınması durumu söz konusu olacak ama eğer yine borderline müsinöz tümör gelirse sonuç takip ile durumumu kontrol altına almayı önerdi.

İnşallah her şey yolunda gider bebeğim ve sana bir kardeş daha verme şansını rabbim elimden almaz.


  Kızım bizim her akşam babacık gelince seni sevme seansımız var biliyor musun? Nasıl yapıyoruz dersen ,annecik yatağa uzanıyor babacıkta anneciğin göbüşüne eğilip Cilveli kızım ,güzel kızım ,babacık geldi diye seni seviyor ve ister insan ister insanma ama sen babanın sesini duyar duymaz tepki veriyorsun.İşte tamda yine seni sevme seanslarımızın birinde baban sana cilveli kızım diyince bende ona Cilveloş diyelim dedim ve artık senin adın cilveloşşşşş….Ayrıca 18.Ekim.2010 itibari ile 1852 gr olmuşsun kuzum annen yesin sesin etini budunu…



19 Eylül 2010 da Eyüp Sultan’a dua etmeye gittik namaz kıldık senin ve benim sağlığım için inşallah Allah kabul eder bebeğim.

1 Ekim 2010 ilk defa bu kadar yüksek sesle müzik dinledin hoşuna pek gittiğini söyleyemem ama olsun ben çok eğlendim ,çok oynadım, kurtlarımı döktüm hatta çoğu yaşlı teyze kızım çocuğu düşüreceksin dedi ha ha ha ama ben yinede oynadım ta ki ben durdum sen başladın tepinmeye muzur kızım benim…


18 Temmuz 2010 Benim güzel,tatlı kızım,ben bu gece namaza kalkmıştım,odaya giderken ayağım kaydı 13 basamaklı merdivenimizin önce 3 basamağından kaydım sonra kendimi kurtaramayıp yana doğru dönen 10 basamaktan da yuvarlanıp yere oturdum,hiçbir korkuluktan tutunamadım seni koruyamadım benim minik kızım o kadar korktum ki hemen elimi karnıma götürdüm karnımda yumuşama yoktu,herhangi bir kanamam yoktu,düşerken o kadar bağırmışım ki babacığın beni yerde görünce 13 basamağı bir çırpıda indi,''aşkım sen ne yaptın,nasıl yaptın?..'' dedi ve yere yığıldı hemen doktora koştuk ilk defa beni doğumhaneye aldılar neyse ki senin durumun gayet iyiydi ama senin iyi olduğunu öğrendikten sonra vücudumdaki bazı yerlerin kanadığı bazı yerlerin morardığı ve şiddetli ağrılarım olduğunu fark ettim.Annelik işte,senin iyi olduğunu öğrendiğimden mi,yoksa canımın yanmasından mı ki ben ilki olduğunu düşünüyorum bende minik çaplı bir ağlama nöbeti oldu.Doktorumuz Gökmen amcaya da sorduk ilk gün tehlikeli takip et kendini herhangi bir kanama olursa görüşelim demişti  neyse ki şimdiki durumlar iyi.

Gece çok sık tuvalete kalkıyorum diye artık aşağıda salonda yatıyoruz.Babacıkla ben o kadar korktuk ki durmadan aklımıza geliyor ve ''merdivenlerden yuvarlandık'' d demeden edemiyoruz...Rabbim bir daha yaşatmasın çok kötü bir andı o kadar çaresiz hissettim ki kendimi anlatamam...Şu an hala vücudumda izleri var...Ama sen iyisin ya.......


   9.Eylül.2010  Miniğim bu senin ilk bayramın eğer dünyada olsaydın sana çok güzel bir bayramlık alırdım,Bayramın kutlu olsun canımın içi büyü kocaman kız olda anneciğinin elinden öp oda sana bayram harçlığı versin.Biliyor musun bebeğim ben küçükken bayramlıklarımla yatardım,annem alırdı bayramlığımı ve ben hemen yastığımın yanına koyardım .Gece yeni alınmış ayakkabı kokusu eşliğinde uyurdum.İnşallah sen büyüdüğün zaman da bayramların anlamları kalır ve sende bu tatlı heyecanları yaşarsın.Senin bu aralar keyfin yerinde maşallah kıpır kıpırsın ama annecik nasıl olacak bilmem,insanların her ziyarette tatlı ikram ettiği bir bayramda şeker diyeti yapmak pek hoş bir duygu değil açıkçası.Ama olsun sen ve ben iyi olalım da gerisi boş.

Gestasyonel Diyabet nedir?(Gebelik şekeri)

Hamile kişinin,hamilelik sırasında kan şekerinin normal seviyelerin üzerine çıkması durumuna denir.

Gestasyonel Diyabet nasıl oluşur?


Gebeliğin 24. haftasında vücut kan şekerini düzenleyen insüline direnç gösterir ve kan şekeri yükselir.


Gestasyonel Diyabet nasıl anlaşılır?


Gebeliğin 24-28. haftaları arasında 50 gr'lık şeker yükleme işlemi yapılır.Açken kan alındıktan sonra ağızdan alınan 50 gr'lık glikozlu sıvı sonrasında 1 saat beklenir ve tekrar kan alınır.Eğer tokluk  yani sıvı içtikten sonra  verdiğiniz kan sonucunuzdaki değer (140 mg/dl --190 mg/dl ) arasında ise gebe 100 gr lık şeker yükleme işlemi yapılır.Bu testtede açken kan alındıktan sonra
100 gr'lık glikoz su karışımı içilir ve birinci,ikinci,üçüncü saatlerde kan verilir.Bu işlem sonucunda eğer en az iki değer bu (140 mg/dl --190 mg/dl )  sınırların içinde ise Gestasyonel Diyabet tanısı konur.

Gestasyonel Diyabetin Normal değerleri nelerdir?


Açlık:95 mg/dl
1.saat:185 mg/dl
2.saat:165mg/dl
3.saat:145mg/dl

Gestasyonel Diyabette tedavi süreci nedir?

Gestasyonel diyabet yaşayan gebelerin % 15-20'sinde insülin takviyesine gerek duyulurken bir çoğu diyet ile bu değerleri normal hale getirebilir.Diyet yaparken sıkı kan ölçümü takibi çok önemlidir.Uzmanlar tarafından hazırlanan kişiye özel   diyet düzenli yapıldığı takdirde (bknz:BEN) gestasyonel diyabet olası riskleri ortadan kalkar.

Gestasyonel Diyabet diyet listeleri?

Kişinin boyuna kilosuna ve varsa diğer hastalıklarına göz önünde bulundurarak uzman hekimler tarafından hazırlanan diyet listeleridir.Hamile kişinin aç kalmadan ana öğünler ve ara öğünlerle bir nevi sağlıklı beslenmesini de sağlayan diyet şeklinde esas amaç asla aç kalmamak ve vücudun beslenme durumunu belirli bir sabitte tutumaktır.

Not:Bu gibi diyetlerin kişiye özel hazırlamasını asla ve asla netten bulunan diyet listelerinin uygulanmaması gerektiğini düşündüğüm için liste paylaşmadan fikir vermek istedim.

Gestasyonel Diyabetin gebeliğe etkileri nelerdir?


Düşük yapma,iri bebek doğurma,rahim içi bebek ölümü,bebeğin amnio sıvısında artış,plesentanın erken ayrılması(erken doğum),gebelikte tansiyon yükselmesi (preeklamsi),doğumsal anomaliler,vajinal mantar ve israr yolu enfeksiyonlarının sık görülmesi olasılığı.

ÖNEMLİ NOT !!!!!!!  Bu gibi durumlar hamile kişinin diyabetini kontrol altına almadan hamilelik geçirmesi durumunda yaşanabilecek sorunlardır ki yaşanmayadabilir.

Gestasyonel Diyabetin doğum üzerindeki etkileri nelerdir?


İri bebek sebebi ile normal doğum
Bebekte akciğer gelişiminde olumsuz etki ve erken doğumla birlikte bebeğin yoğun bakıma alınabilme ihtimali  (işte benim yaşadığım ve hayatımın en kötü günleri olan anlar)
Tek başına sezaryen sebebi değildir ama iri bebek nedeni ile sezaryene dolayısı sebep olması durumu doğabilir.

Gestasyonel Diyabet doğum sonrasında geçer mi?


Gestasyonel diyabet doğum sonrası kendiliğinden ortadan kalkar fakat bu durumu yaşayan gebelerin ileride hayatlarında diyabetle karşılaşma riskleri artar.Bu sebeple doğumdan 6 hafta sonra 75gr'lık şeker yükleme testi yaptırmalı durum kontrol edilmelidir.


   Unutulmamalıdır ki:bu yazı bilgilendirme ve farkındalığı arttırmak amaçlıdır ve yazılanların tamamı başınıza illaki gelecek diye bir durum söz konusu değildir.



















    7. Eylül.2010  Bugün 50 gr lık şeker yüklemem yapılacak çok endişeliyim, acaba içeceğim o suyun tadı nasıl?Ailemizde ve babacığının ailesinde de şeker hastası olanlar olduğu için ileride potansiyel şeker hastası olabilecek annenin birde gebelik şekeri olması şaşılacak bir durum olmasa gerek..

Ayy içtim o suyu korkutucu değilmiş,limonluydu..Kızım ya bu testin sonucu yüksek çıktı yarın 100 gr lık şeker yükleme yapılacak 5 saat sürüyormuş bakalım onun sonucu ne çıkacak.

   8.Eylül.2010 sabahtan hastaneye geldik..İlk kanımız alındı ve 1 saat aralıklarla şekerli suyumuzu içip kan vereceğiz yanıma netbook’umu aldım canım sıkılmasın diye.Sonucu iyi çıksın,sıkılsam da olur fakat iyi çıkacağını hiç sanmıyorum.

Sonunda oldu!! Nur topu gibi bir gebelik şekeri teşhisimiz var ‘Merve Hanım doğru diyetisyene Allah kolaylık versin’’ lafı ile hayatımıza bir branş daha girmiş oldu Beslenme ve Diyet Uzmanlığı. Tatlı doktorumuz Dr. Emel Teyzen bize güzel bir diyet listesi yaptı.Harika bir liste yemek istediğim şeylerin yerine aynı kaloride olacak birçok şeyin listesi var değişken bir diyetimiz var .Beni en çok korkutan günde 6 kere parmaktan kan ölçümü yapmak.Eğer diyet sonunda şeker değerlerimiz ortalama seviyelere gelmezse insülin iğnesi olabiliriz miniğim,dua ette başımıza birde o gelmesin çünkü;gebelik şekeri denen hadise eğer kontrol altında tutulmazsa erken doğum,obez bebek,amnio sıvısında artış gibi birçok sıkıntıya neden olabilir.Tövbe tövbe..Bu zamana kadar 4 kilo alan annen bakalım diyet sonucunda kaç kilo alacak.



   28.Ağustos.2011 Miniğim bugün anneannenle sabah 8’de kapalı çarşıya gittik inan akşam 8'de döndük,bayağı yorulduk.Sana bebek şekeri,loğusa şerbeti bardağı ve süsleri ,bana gecelik,bebek odası süsleme malzemeleri,kapı süsü  vs gibi şeyleri beğendik aldık.3 yerde yemek molası verdik yoksa ben bayılacaktım gezmekten ah anneciğim ah öyle heves esiyorum ki her şeyin güzel olsun diye.

Bu arada Er-pa bebek şekerlerine teşekkür ederiz bize bir çok çeşit sunduğu için..Şekerlerini babacıkla birlikte yapacağız tüllerin içine çikolata koyup paketleyeceğiz bakalım nasıl olacak?

Miniğim bak yaptık babanla bişeyler
Bebek şekeri için malzemeler hazıırrr...

Bebek şekerlerimizin bitmiş hali

Bebek şekerimiz ikram ağacına yerleştirildi

Loğusa şerbeti dağıtacağımız bardaklarımızı babanla süsledik sade ve güzel oldu


   Yedek doktor 


Miniğim,annecik ne kadar oruç tutmasa da geceleri kazınan midesi için bu sahur olayı harika bir çözüm oldu yalnız;sen bu durumu sabah oldu zannederek tekmeleme resitaline döndürdün.Minik yavrum daha sabah olmadı,bu yorgunluğun yüzünden de gündüz az tekmeliyorsun. Kendimize edindiğimiz foto doktoru  Dr Varujan Bey’le de esas tanışmamız bu vesile ile olmuştur.Foto doktoru diyorum çünkü;kendi doktorumuz karşı tarafta (Göztepe) olduğu için canımız istediğinde gidemiyoruz ki Gökmen amcan sorun yokken benim felaket tellallığı yapıp en ufak şeyde paniklememe kızar (!).Senin kalp atışın olduğunu görmek ve orda olduğunu,sağlıklı olduğunu bilmek bile yeteceğinden fotoğraf çektirmeye Dr Varujan amcana gidiyoruz işte…Hem sevdik biz bu Varujan amcayı....Tatlı kel doktorumuz...




Hamilelikte Gazlanma 


21.Ağustos.2010 Miniğim babanla Yalova’ya ziyarete gidelim dedik ama ben yolda neredeyse ölecektim .Karnımda bir sancı,bir kıyamet,dön dolaş feribotun içinde ayy ayy HALİME BİR ÇARE DOSTLARRRR .Bir insanın gaz sanıcısı yüzünden  bu kadar fena hallere düşeceğini söyleseler sanırım inanmazdım.Miniğim, sende içeride hop oturup hop kalktın.Sanırım içerde sana da yer kalmadı şişkinlikten.


Bu nahoş durumumdan sonra biraz araştırdım ve şu bilgilere ulaştım.


Peki gaz sıkıntısı neden oluyor ?


   Hamilelikte hormonlar sebebi ile sindirim borusu gevşiyor ve sindirim sistemi yavaşladığından gaz birikmesi artıyor.
   Bunun yanı sıra yavaşlayan sindirim sistemimiz yüzünden gaz yapan yiyecekleri tüketirken de dikkat etmek gerekiyor.
   Sütte normal zamanlarda olduğu gibi gaz yapan bir içecek olduğu için hamilelikte de uyku öncesi değilde,vücudun daha hareketli olduğu ve gazı daha rahat atabileceği bir dönemde tüketilmesi öneriliyor..
  Ayrıca liften zengin gıdalarda hamilelik döneminde gaz sıkıntısını arttırabilir.(portakal,mandalina,yulaf,bazı baklagiller vb...)
  Asitli içeceklerin tüketilmemesi gerektiğini saymıyorum bile..
  
Tabi ki hamileyim diye hareket etmemek,yastık hanım gibi yatmakta gaz probleminin artmasına sebep olur.Olası bir doktor önerisi yoksa hafif yürüyüşler gaz atmakta en önemli silahlardan biri.

    Baktınız hiçbir şekilde durum düzelmiyor doktorunuzu kesinlikle bilgilendirin maazallah hamilelikte en ufak şeye dikkat etmek ve ufak şeyleri büyütmemeyi bir arada öğrenmek geren zamanlar vardır aman diyeyim.



Detaylı Ultrason 


13.Ağustos.2010  Saat 15:09 Detaylı usg bir annenin hamileliği boyunca bebeği ile vakit geçirebileceği en uzun anlardan.Aynı zamanda perinatolog olan Dr Gökmen amcamız senin her yerine uzun uzun baktı,ölçtü biçti,bizde babanla seni doya doya seyrettik,süperdi..


Miniğim maşallah turp gibiymişsin her şeyin gayet normalmiş babanla bu haberi aldığımıza çok sevindik.Ne kadar her şey hep yolunda gitse de hamilelik dönemi her anıyla ayrı bir heyecan,ayrı bir merak,ayrı bir endişe.Ha bu arada 408 gr çıktın usg’de  annen yer senin her yerini aşkım…

Hamilelikte alerji 


Son zamanlarda şiddetli bir kaşıntı yaşıyorum.Bebeğimle birlikte genişleyen vücudum duruma adapte olabilecek kadar rahat gerilsin diye sürdüğüm yağdan mı,yoksa yediğim bir şeyden mi bilmiyorum ama fena kaşınıyorum.Kaşıntılar artık dayanılmaz hale gelince iş yerinde duramaz oldum.En sonunda bilinen bir çatlak kremi de aldım ama nafile,kendimi  Dr Can hanımda buldum.Sonuç ciltte gebeliğe bağlı aşırı kuruma ve gerilme.Dr Can hanım  lipoderm adında su bazlı losyon ve yıkanırken kullanacağı babe'nin omega içeren yıkama yağını verdi.

Düzenli kullanımla ciddi derecede rahatladım.

Bu yeteri kadar su alamama ve cilt yapısı ile alakalı bir durum benim üst derim ince olduğu için su kaybında pul pul dökülmeye ve alerjiye müsait maalesef.Benim gibi olanlar dikkat etmeli.






Heh sonunda oldu işte...


19 Temmuz 2010 saat 15:14 bu zamana kadar kendini hep gaz sanıcısı gibi belli ediyordun ama resmi olarak ilk tekme sayılabilecek hareketini az önce yaptın.Kızım sen ne kadar tatlı bir şeysin ya orda olduğunu bilmenin yanında orda olduğunu belli etmen ne kadar tarif edilmez bir mutluluk…


Gereksiz anne endişeleri 


Miniğim bu hamilelik işi biraz tuhaf yapıyor insanı.İlk başlarda aman ne rahat hamileliğim var derken şimdi şüphelerim var.

Yani insanın hiç midesi bulanmaz mı?
Yada ne bileyim uyku bastırmaz mı erkenden?
Böyle ciltte bozulmalar,sık idrara çıkmalar falan olmaz mıydı yahu ?

Hani neredeler, bende neden yok?Yoksa ben hamile değil miyim dediğim anlar yok değil yani,hemde orada olduğunu bile bile sanırım ben bela arıyorum.

Kızım olacak



      3 Temmuz 2010 seninle kavuşmamız üzerinden tam 3 ay geçti ve bugün senin kız olduğunu öğrendik aslında ben erkek çocuğum olsun isterdim hep, kendi yaşadığım hastalığı oda yaşarsa diye korktuğumdan kız çocuğum olsun istememiştim.Kalıtımsal bir şey olduğu için hep içimden kız olmasın diyordum Gökmen amcan "Sanki erkeklerin yumurtalıkları yok mu? Olacaksa ona da olur." dediği andan itibaren içimde oluşan his aslında bir kız çocuğu istediğimi ama hastalığımın yarattığı durumdan dolayı erkek çocuğa yöneldiğimi gösterdi bana.Hemen aklıma pıtırcık bir kız geldi böyle bıcır bıcır kokoş bir şey...


İkili Test Sonrası 


Çok takıyorum bu mevzuyu kafaya yani yaptırmak bir dert yaptırmamak bir ayrı dert.İnsan tabiî içindeki canlının sağlıklı olup olmadığını bilmek ister buraya kadar tamam da ya sağlıklı değilse? İşte mevzu burada başlıyor.İçimizdeki canlının sadece bazı sağlık sorunları var diye yaşamına son veremeye hakkımız var mı?Dinen yok ama ya vicdanen var mı? Bunun yanında aldırmadığımızı ve dünyaya getirdiğimizi düşündüğümüzde ona sunduğumuz zorlu yaşamda onu bizim gibi sarıp sarmalayacak birinin olmayacağını düşünmek,yada onun hor görüleceğini ,acılar içinde bir hayat yaşayacağını düşünmek..Bütün bunları düşününce yine bir ikilem alıyor beni.Nedir peki çıkar yolu bu işin?

İki test konusunda aklıma takılanlar 



Sağlık sorunları, yaşamsal faaliyetlerini ve annenin yaşamsal faaliyetlerini engellemediği sürece ,bir canlıyı sadece dawn sendromlu diye yok etmek mantıklı mıdır ,ya doğduktan sonra herhangi bir durumdan dolayı bu hale gelseydi ne yapacaktık?

Dinen bunun yükümlülüğü altına girmek ve ileride bunun hesabını vermek..

Hayata geldiğinde ona nasıl davranacağımız?

Ona farkı en az şekilde hissettirmek için nasıl bir yol izlemeli?

Okula gittiğinde ne olacak?

Annesi hastalandığında yada öldüğünde kim bakacak ona annesi gibi?

Ergenlikteki asilikleri nasıl yumuşatılacak?Nasıl anlatılacak vücudunda ki değişimler?

Nasıl işletişime geçilecek,onu anlamak için nasıl davranmak gerekecek?


    İşte bu gibi düşüncelerin içinde boğuşurken şunu düşünüyorum ki yaşayan her canlının yaşamını sonlandırma hakkı Yüce Allah’a aittir.Ben bu gibi rahatsızlığı olan bir çocuk büyütmedim mutlaka ki çok zordur hemde çok ama yinede onun yaşamaya hakkı var diye düşünüyorum.Tabi uzaktan davulun sesi hoş gelir,ileride bu sözümü yutmamak için başıma gelmeden BİLEMİYORUM demek sanırım en mantıklısı.Bazı şeyleri yaşamak öğretir derler bu o misal işte...…..


Kimsenin yaşamaması dileğiyle...


İkili Test 


8.Haziran.2010  12 Hafta 4 Günlüksün. Babacık ve ben çok heyecanlıyız Dr.Gökmen amcanın odasına girdik ve bakalım benim miniğimin ense ölçüleri, mesanesi, burun kemiği ne durumda? Dr. Gökmen amca seni iyice kontrol etti her şeyin gayet normal ama bu normal durumu benden alınan kan örneğinin de desteklemesi lazım inşallah her şey yolundadır ve amniosenteze gerek kalmadan bu zorlu yolu da aşarız.


Sonucumuz sonunda çıktı ve her şey yolunda miniğim sapasağlamsın.

Hamile olduğunuzu nasıl söylediniz?


Aynı günün akşamı Yalova’ya babanın ailesine haber vermek için yola çıkıyoruz.Hastaneden çıkar çıkmazda anneanneyi ve dedeyi aradık."Sürprizzzzz!!!!!!!! Torun geliyor..."Telefonda ağlamaya başladılar..

Akşam yemeğinde Yalova’ dayız yemek bitti anneciğinin planladığı gibi kalp atışlarını dinleteceğiz ve senin gelişini müjdeleyeceğiz ama;yemek bittiği anda misafir geliyor .Deden ve misafir amca konuştukça konuşuyor ve hepimizin uykusu geldiği için misafirler kalkar kalkmaz halan evine geçmek için kalkıyor ,bizde gidemezsiniz size bir şey söyleyeceğiz diyoruz veee cep telefonuna kaydettiğimiz kalp atışlarını dinletiyoruz….Güm güm güm bilin bakalım bu ses nedir? 9 aylık hamile olan halan nst’den aşina olduğu için bu bir kalp atışı sesi bir bebeğin kalp atışı diyor veee bende patlatıyorum bombayı "evet bizim bebeğimizin"..Babaannen o zaman hamile olan bir arkadaşımdan bahsettiğimi sanıp acaba neden onun bebeğinin kalp atışlarını dinletiyor diye olayı anlamaya çalışa dursun diğer ev ahalisi bizi kutlamaya başlıyorlar bile….





Hamilelikte kalp atışları 


Dr Serdar amcadayız, karnımdan baktı ve işte ordasın minik bir deniz atı kıvamında, küçük kesenin içinde grimsi bir karaltı veee içinde bir nokta kımıl kımıl.Dr Serdar amcanın usg cihazında sesi dışarı verme özelliği olmadığı için Gökmen amcaya iniyoruz seni gün içinde iki kere görmek bir zevk.Minik kalbinin çırpınışları Gökmen amcanın usg cihazı ile daha net görünüyor ve işte güm!! güm!! güm!! güm!! güm!! güm!! güm!!…….


Birden kulaklarım kızarıyor,kalbim hızlı atmaya başlıyor ve bir boşlukta düşüyor gibi oluyorum.Babacıkla göz göze geliyoruz,yaşadığına dair en güzel kanıt.Kalbin atıyor miniğim hem de dört nala bir at gibi güm güm güm güm…Babanla ses kaydı aldığımız için arada dinliyoruz ve yüzümüzde tatlı bir gülümseme beliriyor.6 hafta 1 günlüksün....




 Hamilelikte 6. hafta 



Dr. Gökmen Bey’in odasının önünde beklerken artık buranın anlamı değişmişti sorunların ne olduğuna dair bilgi aldığım yer değil bebeğimi görebileceğim bir yere dönüşüvermişti.Dr Gökmen Bey’in odasına girdik,güldük, tebrik etti ve hadi bakalım mercimeğe dedi.Gökmen Bey baktı ve ordaydın minicik kara bir delik gibi orda duruyordun belki içinde daha bir oluşum yoktu ama ileride senin evin olacak annenin karnında rahatça sallanabileceğin kese artık oradaydı.Bir kara delik için bu kadar sevinmek anlatılamaz bir duygu.Daha şimdiden bir sonraki randevuyu iple çekiyorum.

       

19.Nisan.2010

        

Tüp bebek ile hamile kalmak.


Dayanamıyoruz ve Selcan hemşiremize soruyoruz,ilk tepkisi şu oluyor: ''Dayanamadınız ve erkenden test mi yaptırdınız? Çok mutlu olduk.Hadi bakalım hayırlı olsun...''  Sonrasında annecik kan değeri katlandı mı diye 9. gün tekrar test yaptırıyor ve yine heyecan içinde açılan bir mail.

    12.Nisan.2010 saat 13:17 ve sonuç 136,2 miniğim hala benimlesin canım yavrum oradasın.Beni sakın bırakma anneciğim olur mu.Sonunda esas test günüm gelmişti.15.Nisan.2010 sonucum mail ile geldi yine ve transferden sonraki 12. günde değerim 531,8 çıkmıştı.

    Mutluydukkk çok mutluuuuuu ;)))) 

    Hemen Dr Gökmen Bey’i aradık e ne de olsa o bizim bu yoldaki ilk yol göstericimizdi,ilk onla paylaşmak istedik.Hadi bakalım hayırlısı dedi."Hocam 15 gün sonra kalp atışı var mı diye muayeneye çağırdılar" dedim.Oda bana "Sen gel pazartesi günü ben sana bebişin kesesini göstereyim" dedi.Günlerden perşembeydi ben pazartesiye kadar nasıl bekleyecektim.




       Ve sonunda babacık eve geldi annecik fotoğraf makinesini video çekimine ayarladı ve şifonyerin üzerine yerleştirdi babacık kolundan tutuldu ve yatak odasına çekildi.Sonra arada şöyle bir diyalog geçti.

  __Aşkım bak burada ne yazıyor.(Annecik maili babana gösteriyor.)
  __Sen kan testi mi yaptırdın?
  __Evet aşkım hamileyim bak 46,55 çıkmış.
  __E hani 50 olması gerekiyordu?
  __Aşkım o değer  12. gün değeriydi biz daha 7. gündeyiz.
  
     Ve sımsıkı bir kucaklama,anlamsız bakışlar,kocaman bir şaşkınlık,göz yaşları ve yaşanan kötü günlerden sonra temkinli olmayı ödev edinen babandan gelen dur bir 12. gün olsun öyle sevinelim uyarısı.Ama artık oda biliyor bizi bırakmayacaksın.




Hamileyim


    Miniğim bu bekleyiş beni öldürüyordu her gün iğne vurulmaya gidiyordum, çok acıyordu ama dayanılmayacak kadar değil sonra yürüyüş yapıp eve geliyordum ,ne kadar gerçeklik payı var bilmiyorum ama duyduğum bir şey vardı bol bol ananas yemek ve ben bol bol ananas yiyordum.Transferden sonraki 12. gün kan testi yapılacak ve Beta Hcg değerime bakılacaktı değer 50 çıkarsa ne ala ama çıkmazsa sana elveda diyecektim.Senin bu sabırsız annen 12 gün bekleyecekti he duyda inanma(!) Nitekim de bekleyememişti sanal alemin tatlı dostu Ezgi teyzen beni teşvik edince 6. gün öğlen idrarı ile ilk evde yapılan gebelik testi denemesi ince belli belirsiz bir ikinci çizgi ile sonuçlandı.Annecik şaşırdı,banyoda kala kaldı.Nasıl yani? Bu çatlatma iğnesinin olabilecek etkisi miydi, yoksa annecik hamilemiydi? Eğer hamile ise ameliyat olduktan sonra bir yıl geçmişti ve o kötü günün yıl dönümünde böyle bir haber almak harika olurdu.Bu test en kısa zamanda sabah idrarı ile yeniden denenmeliydi annecik 7. günün sabahı gizlice kalktı ve bir idrar testi daha yaptı oda ne !!! 2. çizgi artık daha belirgindi ve annecik kararını verdi 12. gün beklenmeyecek ve kan testi için hastaneye gidilecekti.

    Babacığın işe gitmesi beklendi anneanneciğe pembe bir yalan atıldı ve hastane yollarına düşüldü.Eğer hamile ise bunu kimse bilmemeli ilk babacık öğrenmeliydi.Kan verildi ve sonucun maili beklenmek üzere evin yolu tutuldu.Bu daha önce yaşanan hiçbir heyecana benzemiyordu yani tatlı,kötü,sıkıntılı,umutlu,endişeli, meraklı işte bu duyguların hepsini içinde barındıran bir durumdu anneciğin hali.


     10 Nisan 2010 Saat 10:30 gibi mail geldi nasıl açılacaktı bu mail şimdi ya kötü bir sonuç çıkarsa annecik ne yapacaktı elleri titreyerek karşıdan yükle yazısının üzerine tıkladı dosya yüklenirken zaman geçmek bilmedi veee 7. gün sonucum 46,55’di.''Ne yani şimdi ben hamile miydim?...''Bu soruya daha tam anlamıyla cevap vermek mümkün değildi ama anneciğin sanal ortamdaki dostları halay çekmeye başlamıştı bile,kutlamalar başlamıştı.Şimdi annecik akşama kadar nasıl bekleyecekti.Nasıl oldu bilmiyorum ama içim içime sığmadı zor dayandım, babacığa yüz yüze söylemek amacıyla akşama kadar sevinç çığlıklarımı yuttum,içimden haykırmak geliyordu..Benimle benimle benimle gitmemiş orada duruyor ve büyüyor

  Tüp bebek süreci 


20 Mart 2010 Dr. Serdar Koç’un odasındayız.Tüp bebek sürecine başlamaya karar verdiğimizi söyledik ve ilk muayenemizi olduk.Tahlil için baban ve ben kan örneği verdik.Yapılan tetkikler sonucu başlamak için hiçbir sıkıntımız olmadığına karar veren doktorumuz annene uygulanacak ilaçların alınması için bize reçete yazdı.Tatlı hemşiremiz Selcan abla eşliğinde annecik göbüşten ilk iğnesini yaptı.Hadi bakalım ilk adımımız başarıyla atıldı, hatta her gün aynı saatte göbüşten yapılan,acıyacak sandığım halde hiç acımayan, kendi kendime  yapma cesaretini gösterdiğim ve kimseye yaptıramadığım iğnelerime alışmış durumdayım.İki günde bir Dr. Serdar amcayı ziyaret ediyoruz içimde minik minik yumurtalar oluşmuş ve gelişimleri gayet iyi gidiyor.Yumurtalardan biri senin bir parçan ne tuhaf değil mi? Artık yumurta takip zamanım sona eriyor çünkü 10 tane yumurtam var ve buda bize yeterde artar bile.

Yumurta Toplama 


   29 Mart 2010 günü sabah saatlerinde genel anestezi eşliğinde yumurta toplama işlemim gerçekleşti.İşin enteresan yani 6 tane sağ taraftan 4 tane sol taraftan yumurta toplanmıştı e peki nasıl olmuştu da sol tarafımda yumurta meydana gelmişti o tarafta yumurtalığım yoktu ki.Bu demek oluyordu ki beni tümör ameliyatına alan çok sevgili (!) doktorlarım içimde unuttukları tümör parçasının yanı sıra tümör oluşan sol yumurtalığımı da tam temizleyememişler ve orada da yumurtalık dokusu kalmıştı.Narkozdan ayılırken hep ağladım ve çocuğu olmayanlara dua ettim Allah’ım isteyen tüm herkese çocuk ver diye.Karnım davul gibiydi ve sancım vardı ama nelere dayanmıştım buda geçecekti.Biraz daha ayılınca babanla birlikte evimizin yolunu tuttuk.Evde gaz sıkıntım olmasın diye bol bol yürüyüş yaptım.Bu gece benden alınan yumurtalar ile babandan alınan yumurtaların kavuşma günüydü içimde bir boşluk dua ederek yattım bu kavuşma kusursuz olmalı ve güzel embriyolar meydana getirmeliydi.

Embriyo döllenme 



    Her gün saat 12 de arayıp bana minik bebeklerim hakkında bilgi vereceklerdi.ilk gece babanla düşündük bebeklerimiz soğuk laboratuvarda biz burada sıcak yatağımızdayız diye.Demek anne baba gibi hissetmek için senin kucağımızda olman gerekmiyormuş.Ertesi gün saat 12 olana kadar içim içime sığmadı ve işte ilk telefon saat tam 12,''Merhaba 10 yumurtanızdan 9’u döllendi 7'si ikinci kalite 2'si birinci kalite gelişimleri devam ediyor sormak istediğiniz bir şey var mı?...'' Ben donup kalmıştım bir evladım ölmüş müydü yani ? Sana okuduğun zaman belki saçma gelebilir ama inan ilk düşündüğüm şey bu olmuştu.Sonra kendi kendime telkinde bulunup saçmalama 9 tane yumurtan var ve gelişimleri iyiymiş dedim ve her gün 12 de beklemeye devam ettim.Son güne kadar durum bu şekilde devam etti.

Embriyo Transferi

   
      3 Nisan 2010 sabah saat 9 da transfer işlemi nedeniyle hastanede olmam için telefon açıldı bir tane blast embriyom vardı ve ben çok heyecanlıydım.Transferden önce bol su içmemiz ve idrara sıkışmamız söylendi ama ben heyecandan yarım saat içinde üç kere tuvalete gidip üç kere sıkıştım tam benim sıram geldiğinde yeni tuvaletten çıkıyordum ve mesanem boşalmıştı.Bu yüzden bana sonda takıp içime sıvı verdiler mesane dolu olmalıydı ki Dr. Serdar amcan seni içime ,en rahat edebileceğin yere güvenle yerleştirsin.Transfer işlemi genelde acı vermez ama benim ki çok acılı geçmişti keşke kendimi sıkıp tuvalete gitmeseydim ama olan olmuştu ve ben artık dayanamayıp yeter durdurun yapmayalım demiştim ve o sırada Dr Serdar amcanın tecrübesi devreye girdi gözümün içine baktı göz yaşlarımı sildi bana eğer istersen durdurabiliriz ama biraz dayan olur mu hemen bitecek dedi.Ondan aldığım güçle dayandım nede olsa sana kavuşacaktım içimden bildiğim bütün duaları okudum ve sonunda bitti.Kavuşmuştuk artık içimdeydin ve belki de 9 ay boyunca içimde can bulacaktın.




Tüp bebek için ön görüşme.


18 Mart 2010 da Dr Serdar Amca’ nın odasından çıktığımızda tedavi süreci için sonuna kadar aydınlanmıştık,nasıl bir yol izleyeceğimiz, bizi nelerin beklediği konusunda Dr. Serdar Bey bizi hiçbir soruya mahal bırakmayacak şekilde aydınlatmıştı ama başlayıp başlamama konusu bize kalmıştı. 



Baban ve benim kafamızda soru işaretleri vardı, ne yapmalıyız diye bir süre konuştuk ama karar verememiştik sonra sustuk ama ikimizde birbirimize söylemeden eve gelene kadar bir karar vermiştik,Serdar Bey eğer başlamayı düşünüyorsanız 20 Martta görüşelim demişti ve biz Serdar amcanla 20 Martta görüşecektik.


   

   Nasıl yapmalıyız? Ne karar vermeliyiz derken kendimizi doktorumuz Gökmen İyigün ün odasında bulduk ameliyat fiyaskosundan sonra doktorumuzu değiştirip sevgili Gökmen amcanla yola devam ediyorduk,keşke baştan ona gitseydik.

Dr. Gökmen amcan sorularımızı dikkatle dinledi ve sizi Serdar’a yönlendiriyorum dedi.Şu çok tatlı doktorumuz Serdar Koç’a..18 Mart 2010 (ki bu tarih ileride sana kavuşma serüvenimizin ilk günü olarak kayıtlara geçecek.)..

Serdar amcan sana kavuşmamız için benim ve babanın fizyolojik olarak hiçbir  sıkıntımız olmadığını yalnız benim içimde olan kitle tümör olduğu için ,içimi sararsa rahmimin alınması gerekebileceğinden tüp bebeğin süreci hızlandıracağını ama kesin hamile kalacağım anlamına da gelmediğini anlattı ve kararı bize bıraktı.

Sorularımızla girdiğimiz hastaneden bambaşka sorularla çıkmıştık ve artık bir karar vermek gerekiyordu.Babacıkla düşündük taşındık, ya o sıkıntılı ve genelde kötü bir çok sonucu olan tedavi sürecini seçip işi oluruna bırakacaktık yada tüp bebeğe başlayacaktık.Nasıl yapmalıyız? Ne karar vermeliyiz derken kendimizi Dr. Serdar Koç'un yanında bulduk.



   Yumurtalık Kanseri


 Evliliğimizin 11. ayında artık daha fazla beklemeyelim miniğimize kavuşalım dedik. Doktora gitmeye karar verdik. Demir eksikliği vardı. Migreni vardı. Bilinçli hamile kalırsa her şey daha iyi olurdu.
  
   O yüzden 6.Nisan.2009 da doktora gittim. Haberler iyi değildi, içimde ne olduğunu bilmedikleri bir kitle vardı hem de tam 8,5 cm olmuştu.Doktorlar bu kitlenin hemen içimden alınması gerektiğini söyledi yoksa çocuk planlarımız hayal olabilirdi.

    Çok korktum, ağladım ama yılmadım .9 Nisan 2009’da ameliyat oldum. Ameliyatım patoloji eşliğinde yapıldı. Haberler yine iyi değildi, iyiydim ama sol yumurtalığımı kaybetmiştim. Sana kavuşma şansım %50 azalmıştı ve  patolojiden gelen sonuçta tüm ailemizi çok üzmüştü.
   
   İçimde olan kitlenin adı borderline müsinöz tümörmüş.Pek de sevimli bir şey değilmiş hatta dediklerine göre belki kansermişim. Kafam o kadar karışık ki bebeğim, beni nelerin beklediğini hiç   bilmiyorum, tek bildiğim acı çekerek ölmek istemediğim. Kemoterapi denen şeyden şiddetle korkuyorum, bu gün eşimle tekrar kontrole gidiyoruz Sirkeci’den araçlı feribota bindik, çabuk geçelim diye. Ama zaman hiç geçmiyor sanki

   Şu an içim burkuldu, eğer bugün "Kemoterapi görmeniz gerekiyor." derlerse şu an rüzgarda uçuşan saçlarım artık olmayacak, kaşlarım, kirpiklerim….

İnsan elinde olanın kıymetini kaybedince anlıyormuş.Şimdi ne yapmalıyım? Ağladığımda elinden bir şey gelmediği için perişan olan eşim görmesin diye Harem’e doğru çevirdim kafamı istemsiz aktı gözyaşlarım, çok korkuyorum bebeğim çok, sana kavuşamamaktan korkardım hep şimdi kendim için de korkuyorum.

   Ameliyatımdaki patolojim yanlış gelmeseydi belki o zaman karar vermek daha kolay olacaktı ama şimdi doktorlar kemoterapi görmeniz için geç kalınmış ki görseniz de % 10’luk bir fayda görürsünüz diyorlar.

   İçim sıkıldı. Doktordan dönerken hep ağladım neden ben demedim hiç ama neden daha önce hiç usg bile çektirmedim diye yedim durdum kendimi.

   Ben ağladıkça baban kahroldu, çaresizlik çukurunda debelendik durduk. 26 yaşında yumurtalık kanseri olmak, sol yumurtalığını kaybetmek, yanlış ameliyatla, yanlış patoloji ile karşılaşmak şimdi yaşadığım ikilem sanırım bana ağır geliyor. Taşıyamadığım bu yük omuzlarımda büyüdü,büyüdü,büyüdüüüü…


   Bu durumu netleştirmek için çok doktora gittik. Bazı doktorlar kemoterapi görmem gerektiğini ,bazı doktorlar da görürsem kalan yumurtalığımı da kaybedebileceğini söylüyorlardı.
  
   Bunu değiştirmenin bir yolu olmalıydı "Tam pes etmeyeceğim!" derken kötü bir haberle umutlar iyice azaldı, ameliyattan sonraki ilk kontrole 2 gün kala şiddetli ağrılarla doktora koştuk da içimdeki kitle doktorlar tam temizleyememişti ve aynı risk devam ediyordu.
  Yol ayrımına gelmiştik ama bu sefer üç önemli soru vardı.Ya hemen tüp bebek yapılıp sana kavuşmak için şans verilecekti ama bu durumda içerideki tümör nüks edebilirdi, ya kalan yumurtalığımı dondurup kemoterapi görecektim sonra yumurtalık yerine geri koyulacaktı ve bu da yumurtalığımın eski kapasitesi ile vücuduna adapte olabileceği konusunda kesin bir cevap veremiyordu ve en son çare direk kemoterapi görecekti ve buda yumurtalığını direk menopoz sokacaktı..

   Off off ne zor günlerdi, bu sorularla kendi başımıza boğuştuk ve uzman hekimlere danışmaya karar verdik. Gittiğimiz bir çok doktorun söyledikleri bu tümörün çok saldırgan olmadığı, kendimize sana kavuşmak için deneme süresi vermemiz gerektiği, kemoterapinin bu tümör üzerinde etkisi olmadığı ve eğer böyle bir durum yaşanırsa tek tedavi yönteminin ilk yapılan gibi cerrahi olması gerektiğiydi.

   Bir karar vermek lazımdı ya sana kavuşmak için kendimize şans verecektik ya da kavuşma işindeki yüzdelik şansımızı arttırmak için tüp bebek yöntemini deneyecektik. Diğer sonucu daha riskli olan yöntemleri düşünmek bile istemiyorduk. İşte bu karar aşamasında seyrettiğimiz bir haber yol gösterdi oldu, tüp bebek tedavisinde devletin uyguladığı prosedür değişmişti ve bu durumunda olanlara artık birden fazla embriyo koyma dönemi kalkmıştı.Şimdi biz ne yapacaktık..


MARI themes

Blogger tarafından desteklenmektedir.