Çocukken, annemlere küserdim;  istediğim bir şey alınmadığında, erken yatırıldığımda, yeteri kadar ıvır zıvır yiyemediğimde, istediğim kadar çizgi film seyredemediğimde... İşte o zaman kendimi çok kötü hissederdim. Beni sevmediklerini düşünüp kendime söz verirdim "Bir daha asla odamdan çıkmayacağım! Yemek yemeğe bile inmeyeceğim! " O zamanki aklımla karşındaki insanın her dediğini yapmanın sevgi olduğunu düşünürdüm. Aksini de kimse anlatmamıştı zaten. Çünkü bizim nesil hep "Beni seviyorsan ..." ile başlayan yaptırım cümleleri ile büyümüştük.

Zamanla büyüdüm ve "Senin iyiliğin için." kavramı girdi hayatıma. Bir şeyler oluyordu -benim istemediğim şeyler- benim iyiliğim için oluyordu. Ben, benim iyiliğim için olup olmadığına karar verme ehliyetine sahip değildim. O zamanlar kendime söz veriyordum "Bir gün çocuğum olursa asla onun istemediği şeyleri yapmayacağım!" diye. Yaş 5-6 falan tabi o zaman. Sonra " Bazı şeyleri çocuğumun iyiliği için bile olsa ona fikrini danışmadan yapmayacağım." diye şekillendi bu düşüncem. 

Zaman geçti ve ben de evlat sahibi oldum. Her anne gibi benim de tükürdüğümü yalamam çok sürmedi. Ne kadar "Nabza göre annelik." durumunu benimsesem de bazen zamane anneliğinin inceliklerine de indiğim oldu. 

Lina'ya karşı fazla korumacı oldum. Belki onu zor elde etmem, belki de ilk çocuk oluşu derken işler rayından çıktı. Parkta "Kızım bak salıncak boşaldı. Lina şu mavi kaydıraktan da kaysana. Lina dikkat et çarpar bak salıncaklar." gibi cümlelerle çocuğa sürekli müdahale eder hale gelmiştim. Oysa ne vardı ki bunda? Ona yardımcı oluyordum. Belki salıncağın boşaldığını görmedi, belki mavi kaydırakta kaymanın eğlenceli olduğunu kavrayamadı. Hem ne vardı yani çocuğumla ilgilenmek suç muydu? Helikopter anne olduğumu anlamam zaman aldı. Bir gün bir baktım ki parkta bir tek benim sesim çıkıyor, bir tek ben komut veriyorum evladıma, sanki bir tek benimki anlamıyor gibi sürekli ben karışıyorum oyununa. Bu süreçte çocuğumun iyiliği için yaptığımı sandığım her şey bir bir döküldü avucuma.

Çocuk; psikolojisi hem karmaşık hem de çok düz bir varlık ve bizim davranışlarımızın onlara nasıl yansıdığı önemli. Günümüzde çoğu kez büyüklerden ve denediği yöntem uygulamada hata veren ebeveynlerden duyduğumuz "Aman bizim zamanımızda böyle miydi? Hiç de bir şeyimiz yok çok şükür." lafı alt metinde çok önemli şeyler barındırıyor. Evet bizim zamanımızda belki bazı şeylere böyle yaklaşılmıyordu ama artık davranışlarımızın nelere sebep olduğu, ileride ne gibi şeylerin zeminlerini hazırladığı biliniyor. Bizler "Amaaan!" demeden önce davranışlarımızın getirilerini göz önünde bulundurmalıyız ya da götürülerini. Ben de bu sebepten çocuk psikolojisine dayalı birçok kitap okudum, okuyorum da. Hangisinde geçtiğine emin olmamakla birlikte okuduğum bir kitapta şöyle yazıyordu. 


İyi anne olmak istiyorsanız "Çocuğunuza yapamadığı bir şey konusunda yardım etmek yerine eğer berecebileceği bir şey ise yapabileceği konusunda teşvikte bulunun veya yol gösterin.

Dün akşam Lina ve ben evde çok sıkıldık, dili olsa Bera' da sıkıldığını söylerdi sanırım. Akşam üzeri parka çıktık. Lina birçok arkadaş edindi oyunlar oynadı. Sonra bir arkadaşı ile tırmanma alanına geldiler. Arkadaşı Lina ile aynı yaşta bir kız. Tırmanma alanının tepesine kadar tırmandılar ve Lina orada oturmayı tercih ederken arkadaşı her seferinde "Anne beni buradan indir." dedi ve annesi de onu indirdi. Lina "Anne beni buradan indirir misin?" dedi ve ben de onu indirdim. Sonra tıpkı arkadaşı gibi defalarca çıkıp defalarca onu indirmemi isteyeceğini söyleyerek tam tepeye kadar çıktı. Sonra da bana seslendi "Anne beni buradan indirir misin?" Ben de ona "Kızım şimdi buraya sıkıca tutun ve kendini aşağıya bırak sonra kollarından güç alıp azıcık sallan ve yere atla, boyun yerden çok da yukarı da değil bunu yapabilirsin." dedim. Önce bozuldu, "İyi tamam ben de inmem burada kalırım, madem yardım etmiyorsun dünyalar kadar burada kalırım." dedi. 

O an bir şimşek çakmıştı beynimde. Ben onun iyiliği için başarabileceği bir şeye teşvik etmek istemiştim ama o benim onunla ilgilenmek istemediğimi düşünmüştü. İşte bu noktada bir kez daha okuduğumuz psikoloji kitaplarında zaman zaman "Amaaan."dediğimiz şeyler devreye girdi. Çocuklarınıza izin vermediğiniz ya da yapmadığınız şeyleri neden yapmadığınızı anlatın. Onlara " Yapma dedim yapmayacaksın! Çünkü anneler ne derse o olur."demeyin. Bana çocukken yapmaman gereken şeylerin sebepleri belki açıkça anlatılsaydı ailemin beni sevmediğini düşünmeyecektim. 

Ben de Lina'nın yanına gittim. Küsmüş gibi kafasını çevirdi. Hissettiği duyguları ona yansıttım. "Lina, şu an benim seninle ilgilenmek istemediğimi düşünüyorsun. Hatta seni sevmediğimi. Arkadaşının annesi onu çok seviyor ve ona her seferinde buradan inmesi için yardım ediyor. Oysa ben de sana yardım edebilecekken etmiyorum. Bu da seni çok üzüyor. O yüzden şu an bana kızgınsın."dedim. Önce oralı olmadı sonra yine başka tarafa baktı ve "EVET!" dedi. Artık ona neden böyle davrandığımı açıklama sırası gelmişti. "Bak tatlım, ben biliyorum ki senin kolların çok kuvvetli bunu sana jimnastik hocan da söylemişti, sen kendi başına buraya çıkıp istersen sana göstereceğim gibi buradan aşağıya sarkıp sonra da yere atlayabilirsin. Ben seni almaya üşendiğim için değil yapabileceğin bir şey konusunda sana cesaret vermek için bunları söylüyorum. Oradan atlamayı öğrenirsen tırmanmak daha keyifli olur belki?" dedim. Tam o sırada diğer çocuk bana öğretir misin?" dedi. Ben de gösterdim. O tam yapacaktı ki Lina "Anne bana da öğretir misin?" dedi. Ona da gösterdim. Belki 100 kere çıkıp 100 kere atladılar. Her atladıklarında da "Çok eğlenceli." dediler.


Yolda "Acaba ne istiyorsa yapsa mıydım? Çocuk bir şey rica etti ne olurdu sanki indirsem her seferinde?" diye vicdan azabı yaşarken Lina "Anne sen çok iyi bir annesin biliyor musun?" dedi. "Teşekkür ederim tatlım, neden böyle düşündüğünü merak ettim." dedim. "Böyle düşündüm çünkü parkta atlarken çok eğlenince senin neden bana atlamayı öğretmek istediğini anladım. Önce sana çok kızmıştım ama sonra seni haklı buldum. İyi ki benim annemsin ,iyi ki bana atlamayı gösterdin." dedi. 

Ben de ona "Anneler veya babalar ya da büyüklerimiz bazen bizim istediğimiz şeyleri bize yaptırdıklarında onlara kızarız çünkü bizim iyiliğimiz için olduğunu anlamayabiliriz. Ben senin iyiliğin için olan şeyleri sana zorla yaptırmak istemiyorum. Neden yaptırmak istediğimi anlatmak ve sana denettirmek istiyorum, sevmezsen zaten yapmazsın. Olur mu?" dedim. "Tamam anne anlaştık." dedi. "Bu arada unutmadan bazen senin karar veremeyeceğin ve iyiliğin için yapmak zorunda olduğun şeyler de var bunu sakın unutma." dedim. "Ne mesela?" dedi. "Mesela vaktinde yatmak." dedim. 

Elimi sımsıkı tuttu ve yola devam ettik. Diyeceğim o ki sevgili okur bazen çocuklarımızın her istediğini yapmak iyi anne olmak iyi ebeveyn olmak anlamına gelmiyor. Bunu önce bizler anlamalı sonra da evlatlarımıza anlatmalıyız.

Sevgiler 

MARI themes

Blogger tarafından desteklenmektedir.