Öyle büyük bir vicdan muhasebesi ki bu...Omuzlarım yirmişer kilo yükle uyuyan iki evladımı seyrediyorum. Biri, bana her şeyi ile muhtaç dünyadan haberdar olmayan bir bebek,;diğeri, kardeşi olmuş, annesi sürekli yanında olmamasına rağmen kendi kendine yeten sorun çıkarmayan bir çocuk.

Nasıl anlatsam neresinden başlasam bilemiyorum. Öyle başka bir çocuk ki onun naifliği altında ezilirsiniz. Öyle bir ezilirsiniz ki hata yapmamak için üstün çaba harcamanız gerekir.

Bera sürekli emmek istiyordu. Yakın zamanda annemin ayağı kırılmıştı ve ben kendimi çok çaresiz hissediyordum. Miniğimi sürekli emzirmem lazımdı ki sarılık sebebi ile başladığımız mama verme mevzusu hayatımızdan çıksın. Bunun yanında kendi kendine oynayan, akşam "Hadi anneciğim yatıyoruz." dediğimde "Tamam anne, sen kardeşimi emzir ben babamla uyurum." anlayışı gösteren, gereksiz çıkışlarıma, bağırmalarıma katlanan Lina'ya yetememek beni üzüyordu.

Lina'ya duygularımı anlatmaya karar verdim. Aldım onu karşıma ve şunları söyledim.

"Bak anneciğim, kardeşin doğduğundan beri sürekli onunla ilgilendiğimi ve sana yeterince vakit ayıramadığımı farkındayım. Kardeşin sürekli meme emmek istiyor çünkü büyümek için meme emmeye ihtiyacı var. Bebeklerin emdiği süt bir tek annelerin memelerinde oluyor, yani kardeşini benden başka emzirecek kimse yok. Bu yüzden sürekli onunla meşgul olmak zorunda kalıyorum. Zamanla kardeşin büyüyecek ve meme emerken bu kadar çok vakit geçirmek zorunda kalmayacağız. O zaman seninle çok daha fazla zaman geçirebileceğiz.

Bera ile fazla zaman geçirmem onu daha çok sevdiğim veya seni daha az sevdiğim anlamına gelmiyor çünkü benim ikinizin sevgisini sığdıracak kadar kocaman bir kalbim var. Annelerin kalbi kocamandır ve ne kadar çocukları varsa o kadar çok sevgiyi içine sığdırabilir. Bu yüzden kalbim ikiye bölündü yarısı senin yarısı Bera'nın." dedim. Hemen sordu " Babam nereye sığacak?"  "Babanı da sığdırıyorum sen merak etme." dedim. Bunları söylerken beni dikkatlice dinledi. Birkaç dakika sonra bana şunu söyledi: "Anne biliyor musun, beni eskisi kadar sevmediğini düşünmüştüm ama şimdi anladım demek istediğini."

O an gözümden yaşlar döküldü. Boğazım düğüm düğüm oldu. Kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum. Ne ikinci çocuğu olan tek anne bendim ne de ilk kardeşi olan çocuk Lina'ydı. Artık uzun zaman dışarı çıkmadan evde durmak mı, yine erken doğurmuş olmak mı , yine sarılıkla uğraşmak mı, sürekli emzirme modunda olmak mı içimi karartmıştı bilmem ama güçlü olmak istemedim ve hüngür hüngür ağlamaya başladım. Lina kucağıma geldi ve bana sımsıkı sarıldı. Ben bir süre daha ağlamaya devam ettim. Kollarımı gevşetene kadar o da kollarını gevşetmedi ve bir müddet öyle kaldık. Sonrasında yaşla dolmuş boncuk gözleri ile bana bakıp minicik elleri ile göz yaşlarımı silip "Sen benim en sevdiğim annemsin." dedi. Sanki başka annesi varmış gibi bir cümle kurunca komik geldi ve gülümsedim. O da bana gülümsedi ve birlikte parmak boyası yaptık.

O gönlünce oyun oynarken ben hep onu seyrettim.

İleride bir gün bu satırları okursan kızım, sen benim bu hayatta sahip olduğum en güzel şeysin. Hem güzel yüzün hem de güzel huyunla. Sana sahip olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum. Rabbim dağına göre kar verirmiş ya; huysuz, bazen fazla asabi, bazen de fazla evhamlı annen seni hak edecek ne yaptı diye sürekli düşünüyor.

İyi ki benim kızımsın ve Bera sana sahip olduğu için senin gibi bir ablası olduğu için çok şanslı.

Çocuklarımıza küçük demeden duygularımızı güzellikle anlatalım, anlatalım ki içinde bulundukları bu zor durumda kendilerini daha da yalnız hissetmesinler.

Ne demiştik oyun çocuğun ihtiyacı. Eğer siz de teknolojiyi sınırlı sayıda kullansın kullandığında da doğru adreslere oyun oynasın diyorsanız bir alternatifle daha karşınızdayız. Özellikle kız çocuklarını bayılacağı bir site yemekoyunu.net hem yemek yapıp hem de keyifli vakit geçirebileceğiniz bu siteden birbirinden güzel oyun mevcut.

Oynayanlara eğlenceli vakit geçirme olanağı sağlayan yemek oyunları çorba yapmaktan pasta yapmaya, kek yapmaktan müşterili yemek oyunlarına kadar birbirden değişik kategori ile karşınızda.




Yemek oyunlarından olan pasta oyunları ile pasta yapmak çok keyifli. Minion Muzlu Çikolatalı Pastası oyununda, şirin karakterin nasıl pasta yapacağını bizler belirliyoruz. Hem malzeme seçimini, hem de pişirme işini tabii ki bizim ayarlamanız ve yönetmeniz gerekiyor. Pasta oyunları sayesinde pasta yapmak hiç bu kadar kolay olmamıştı.


Yemek yapma oyunları sayesinde de, değişik lezzette ve görüntüdeki yemekleri yapabilir, ayrıca servise sunabilirsiniz. Hem yemek yapabilir, hem de yemek satma oyunlarını aynı anda oynayabilirsiniz. Garsonluktan, aşçılığa kadar bir sürü oyunu da aynı anda bulabilirsiniz.

Çocuğunuz ile dinlenmek dinlenirken de oyun oynamak isterseniz siz de deneyin...

Çağımız teknoloji çağı. Çocuklarımızı teknoloji çağında büyüyor. Ne kadar uzak tutmaya çalışsak da bunu sağlamak belirli bir zaman sonra mümkün olmuyor. Bu sebepten içerikleri iyi olan siteleri tercih etmek önemli. İlk gördüğünüz zaman klasik bir oyun sitesi gibi gelebilir ancak bebekoyunu.com.tr tüm oyun sitelerinden tamamen farklı yapısı ve yenilikçi anlayışıyla bir adım önde. Teknik alt yapı ve profesyonel çalışmayı görev edinmiş ekibi tercih edilmesi için ayrı bir sebep. Güzel vakit geçirmenin yeni adı www.bebekoyunu.com.tr diyebilirim.

Oyunlardan bahsedecek olursam;

Herkesin zevkle oynadığı ve hiçbir zaman sıkılmadığı Ameliyat Oyunları sayesinde doktor fobisi olan çocuğunuza doktor sevdirebilirsiniz. Konuşan kedi Tom’un kol tedavisini yapmak çok eğlenceli. Sevimli kardan adamımız Olaf’ın Virüs Tedavisi oyunuyla da kötü virüslere bulaşmış olan kardan adamımızı sağlığına kavuşturabilirsiniz.


 


Sitede birçok zeka oyunu  da mevcut .Işık Toplarını Birleştir, oyununda doğru yollarla, bir labirent çizmeniz ve onu takip etmeniz gerekiyor. Bir anlamda göz ve el koordinasyonunuzu geliştiriyorsunuz. Bununla beraber, tamamen zeka üzerine kurulmuş olan zeka oyunlarının başında gelen Satranç oyununu oynayarak hem zekanızı geliştirip, hem de keyifli zamanlar geçirebilirsiniz.

 Ateş ve su  oyunları en çok tercih edilenlerden. Çünkü çocukların olduğu gibi büyüklerinde büyük bir keyifle oynamaya devam ettiği bu oyunlar dışarı çıkamadığımız zamanlarda çocuklarla dijital ortamda birlikte vakit geçirme olanağı sağlıyor. Bu sayede gün içinde birlikte oyun oynamak dışında kalan zamanlarınızda teknolojiyi kullanarak, hem öğrenmek için fırsat yaratıyorsunuz hem de keyifli vakit geçirmeye devam ediyorsunuz.


Molfix’in dikkat çeken reklam filmlerine bir yenisi daha eklendi.Molfix’in yeni reklam kampanyasında, bebeklerin mutlu ve keyifli olduğu anlar ile, anneleriyle ve ailece yaşanan eşsiz anları seyrediyoruz.

Bebeklerin mutlu olması ve mutlu büyümesi sağlıklı gelişimin en önemli sırrı. Mutlu bebeklik dönemi geçiren bebekler, ileride de mutlu ve başarılı bireyler olmanın ilk adımını atmış olacaklar. “Mutlu Bebekler Mutlu Yarınlar!” mottosuyla anne ve bebeklerin her zaman, her anlamda yanında olan Molfix bebeklerin sağlıklı gelişimleri ve gelecekte mutlu bireyler olmaları için bebeklerin altını kuru tutar, özgürce hareket etmelerini sağlar ve ciltlerini korur.


Bebeklerin en keyifli olduğu anlarda, aileleriyle geçirdikleri keyifli paylaşımlarda gördüğümüz reklam filminde de “ mutlu anlar yaşayan bebeklerin, mutlu yarınları olur” mesajı veriliyor.

Reklam filmini izleyebilir ve https://www.facebook.com/molfix adresini ziyaret edebilirsiniz.



Bir boomads advertorial içeriğidir.




Bebeğin kanında bulunan bilirubin adlı madde doğumdan önce anne karaciğeri tarafından temizlenir. Bebek doğduktan sonra karaciğeri vücutta biriken bilirubini temizleyemezse kanda bilirubin seviyesi artar ve cilt sarı renkli olmaya başlar.

Yenidoğan bebeklerin büyük bir çoğunluğunda görülen bu durumun hemen müdehale edilmesi gereken bir durum olduğu unutulmamalıdır. Kanda aşırı derece yükselen bilirubin tedavi edilmezse beyinde hasara yol açabilir. 

Genellikle yenidoğanın 3 veya 5 günlükken ortaya çıkan sarılık 2. gününde en yüksek seviyeye ulaşır.    Sarılık olan bebek halsiz gibidir ve cildi sararmaya başlar. Önce yüzü sararan bebeğin daha sonra göğsü, kolları, bacakları sararmaya başlar. Sarılık baştan aşağıda belli olmaya başladıysa bilirubin seviyesi artmış demektir. 

Bebeğin teninin sarı olduğundan emin olmak için gün ışığında bakmak eğer gece ise burun kenarına ya da gövdesine parmak ile bastırıp çekince cildin sarı renk alıp almadığını kontrol etmek gerekir. 

  • Bebek gereğinden fazla uyku hali içindeyse 
  • Beslenmek için bile ayılamıyorsa.
  • Cildi ve gös akları sarardıysa
en yakın hekime başvurarak kanda bilirubin seviyesine baktırmak gerekir. 
  • Erken doğanlar 
  • Yetersiz beslenenler 
  • Kan uyuşmazlığı olanlar 
  • Kardeşte fototerapi alacak kadar çok yüksek sarılık olanlar
sarılık konusunda risk altındadır. 

Sarılık belirli bir düzeyin altındaysa yeterli beslenme ile geçebilir. Kandaki bilirubin seviyesi sınırın üzerindeyde bebek bilirubin düzeyi normale dönene kadar ışın tedavisi ( fototerapi) alabilir. 

Bir diğer sarılık türü de anne sütü sarılığıdır. Bebeğin sarılığının geçmediği durumlarda bir günlük anne sütü diyeti yapılarak bebek sarılıktan kurtulmuş olur. 

10.12.2014

Vallahi dostlar öyle "Yeni bebek oldu,aman da ne güzel mis gibi kokar şimdi o." durumu kadar sevimli değil bebeğin ilk zamanları. Daha önce anne olmamış gibi bir acemilik, bir şaşkınlık hali..O ilk 40 gün çocuğun biraz kendine gelene kadar sen de bir acayip oluyorsun.Özellikle erken doğan bebeklerde son derece sıkıntılı geçen ilk zamanlar kendini sarılık ile zorluğun en üst noktasına taşıyor.

Hani derler ya "Korktuğun başına gelir." diye. Doğuma girerken Bera'yı benden alırlar diye nasıl korktuğuysam korktuğum başıma geldi. Önceleri burnunun kenarları hafif sarıydı. Dedim "Merve sus yoksa yine pipirikli diyecekler." Sonra gözünü açamayacak kadar yoğun bir uyku hali eşlik etti.Bebeğimi besleyemez hale geldim desem yeridir.

Sarılık ile gelen uyku öyle normal uyku değil. Çocuk soğuk suya girse bile bana mısın demiyor. En sonunda doktoru arıyorum "Hocam biz uyandıramıyoruz?!" İşte klasikleşmiş fikirler veriliyor. Üzerini ince giydir, ayaklarının altını gıdıkla vb.

Yok! Çocuk aygın baygın yatıyor. Şiddetle sızlayan göğüslerimi erken doğdu diye kapmakta zorlanan Bera, sarılık sebebi ile öyle derin uyuyor ki göğsümü uyurken ağzına vermek mümkün değil. Bari sütümü sağıp vereyim diyorum ama sağmak ne mümkün. Öyle bir acı çekiyorum ki sezaryen dikişi yanında sıfır kalır.

İlk kontrolümüzü olmak için 9.Aralık.2015 de Anadolu yakasındaki hastanemize geçiyoruz. Benim de tahmin ettiğim gibi doktor sarılıktan şüpheleniyor. Hepimiz sarılık olduğunu tahmin ediyoruz da durumun vahametini kavrayamamışız. Doktor kontrolünü yapıyor. "Sarılığı bayağı fazla hatta göbeğinden aşağı inmiş tahlil bakalım ona göre sizi gönderelim." diyor.

Neyse kan veriyoruz ve test sonucunu bekliyoruz. Zaman geliyor ve sonuçları almak için kalkıyorum yalnız içimde kötü bir his var. Çocuk hala baygın yatıyor. Testin sonucunun konulduğu zarfı bir açıyorum. BİLİRUBİN 18,6 ... Hani filmlerde elleriniz boşalırda bir şeyler yere düşüp kırılır ya, aynen öyle oluyor bana da. Telefonum elimden düşüyor ve ekranı kırılıyor.

Doktora sonucu gösterdiğimizde tabi ki "yatış" diyor. Fakat biz kaç gün yatacağı belli olmadığı için Bera'yı evimizin yakınında bir hastaneye yatırmak istiyoruz. Yola çıktığımızda çocuğum hala baygın gibi yattığı için İstanbul trafiği işk defa bu kadar canımı yaktı.

Fototerapiye girecek olması, onu bir gece hiç tanımadığım insanlara teslim edrcek olmam yine içimi dağlamıştı. Minik bebeğime iyi davranırlar mı? Ağladığında hemen bakarlar mı? Sussun diye canını yakarlar mı? Bir ton soru kafamda dönüp duruyordu ama yol bir türlü bitmiyordu. Bera yolda iyice fenalaştı. Artık hiçbir şeye tepki vermiyordu. Şah damarını görecek şekilde yatırdım çünkü nefesi bile duyulmuyordu. 

Sonunda hastaneye gelmiştik. Miniğimin tahlilinin sonucunu görünce hemen bebek bakım odasına aldılar. "Yoğun bakıma girecek kadar yüksek bir değeri yok ama fototerapi alması gerek. Bu gece bizim yanımızda misafir olacak." dediler. Hemşireye kanım ısınmıştı. En azından sevecen ve ilgili gibi yapmıyor cidden öyle davranıyor gibi geliyordu. 

Miniğimi son kez beslememi istediler. Aldığım kucağıma öptüm,kokladım,sarıldım. Pelre gibi kucağımda eğrildi. "Anneciğim son kez emmek ister misin? Bak ablalar seni alacak birazdan." dedim. Allah'ın hikmeti ya ağzını açması için deli gibi uğraştığımız Bera ağzını açtı ve beni emmeye başladı. Kısa bir süre sonra yoruldu, duruldu ve kolu düştü. 

Daha fazla o halde beklemesini istemiyordum. Hemşirelere teslim ettim ve  sanki bilmiyorlarmış gibi tembih ettim "Oğlum size emanet fototerapi gözlüğünü takmayı unutmayın." 




Eve gelince yine boş beşiğini görmek benim sinirlerimi yıprattı. Ağladım,ağladım,ağladım.... Evet dünyanın sonu değildi, emin ellerdeydi ama Lina'da yaşadığım travmayı resmen atamamıştım. 

Dayanamadım gece bebek bekım odasını aradım "Bebek uyuyor." dediler. Kesin kadın delirmiş herhalde demişlerdir.

Sonunda Bera ertesi gün sabah 11 civarı fototerapiden çıktı. Değeri 10,9 a düşmüştü. 

Şunu anladım ki değerin yükselmesi ve bir gün fototerapi almak işin kolayıymış. Meğer sarılığı fototerapi sınırına gelemeyenler fototerapi aldırmadığı için sürekli o baygın bebeklerle uğraşıyorlarmış. Neyse ki bizim ki bir günde bitti. Peki neymiş bu sarılık neden olurmuş derseniz sizi bir sonraki yazıya alalım. 


Tıp Bayramı sebebi ile sağlıkla ilgili bir yazı yazmak istedim. Babam yıllardır düzenli yaptırır ama benim ihmal ettiğim bir şey bu sebeple “Check-up nedir? Yaptırmak gerekir mi ? “ bundan bahsedeceğim.
Check-up ya da diğer adıyla tam sağlık taraması, son zamanlarda popüler olmaya başlayan ancak ne yazık ki yeterince yaygınlaşamayan bir çeşit ön muayene diyebilirim. Öyle ki check-up uygulamalarının zararlı olduğunu bile düşünenler var. Bu yüzden; özellikle yanlış bilinenleri düzeltmek ve bilinmeyen detaylara açıklık getirmek için “check-up nedir” sorusuna net bir cevap vermek gerekirse:
Check-up nedir?
Çok basitçe açıklanacak olursa check-up, herhangi bir sağlık sorununuz bulunmasa dahi, bir sağlık kurumunun hemen hemen her bölümünde sağlık kontrolüne girmeniz ve çıkan sonuçlara göre henüz etkisini göstermemiş olabilecek hastalıkların tespitinin sağlanması denilebilir. Muhtemel risklerin erken teşhisi için yapılan bu tarz bir tahlil, tarama ve muayene bütününden geçmek, gelecekteki sağlık sorunlarını siz farkında bile değilken ortadan kaldırmak açısından son derece önemli. Check-up nedir meselesine biraz daha açıklık getirilecek olursa:
Check-up anne karnındaki bebekten başlamak üzere her yaş ve cinsiyetteki kişiye yapılabilen bir çeşit sağlık kontrolüdür. Dahiliye muayenesi ile başlayan check-up,  kan sayımı, tam kan tahlili, tam idrar tahlili, kan şekeri, kolesterol, karaciğer ve böbrek fonksiyon testleri, elektrokardiyografi, karın ultrasonu, 40-50 yaş grubunda akciğer grafisi, mamografi, smear, dışkıda gizli kan ve erkeklerde prostat taraması, 50 yaş üstünde ise kolonoskopinin yapıldığı tahlil, tarama ve muayene bütünüdür. Bunların dışında check-up yaptıran kişinin ailesinde genetik aktarımı olan herhangi bir hastalık varsa, direkt olarak o hastalığa yönelik tarama da yapılabilir. İlk dahiliye muayenesinde doktor bu testlerin bazılarının yapılmasını gerekli bulmayabilir ya da bunlara ek farklı test ve muayenelerin yapılmasını isteyebilir. Bunda sizin daha önce geçirdiğiniz hastalıklar ve tedaviler etkilidir.
Check-up nerede yaptırılmalı?
Hemen hemen her hastanede check-up yaptırılabilir elbette. Ancak önemli olan güvenilir sonuçlar alabileceğiniz ve doktorların her sorununuzla içtenlikle ilgilenebileceği bir yerin olması. Hayli kapsamlı bir muayene sürecinden geçerken moralinizin bozulmaması için net bilgilendirmeye ve güler yüze de ihtiyaç var elbette. Central hospital uzman ekibi be deneyimli kadrosu ile bu işte iyi olduklarının garantisini veriyor.
İsterseniz check-up nedir sorusunu bir de uzmanından dinleyebilirsiniz. Benim anlatımıma göre çok daha profesyonel elbette. Central Hospital’in sitesinden Check-up ile ilgili bir sürü videoya ulaşabilmeniz mümkün. 

Hepinize sağlıklık günler dilerim.





CEPTETEB’li ol, ulaşım masraflarını azalat

Seyahat etmeyi seven biri misiniz? Ya da zorunlu olarak seyahat etmek durumunda kalan biri mi? O zaman ulaşım masraflarınız oldukça fazla olsa gerek. Uçak da olsa, otobüs de olsa, deniz otobüsü de olsa ulaşım bizim ülkemizde maalesef çok pahalı. Peki size ulaşım masraflarınızı düşürmeniz için bir alternatif sunsak? CEPTETEB...


CEPTETEB, TEB’in yeni nesil dijital bankacılık uygulaması. Şube yok,işlemlerinizi bilgisayardan ve mobil cihazlarınızdan yapıyorsunuz. Şubeli bankacılığa göre en avantajlı yanı da hesap işletim ve eft ücreti olmaması. Şimdi siz  www.cepteteb.com.tr adresinden ya da mobil cihazınızdaki CEPTETEB uygulamasından başvurunuzu yapın ve çok kısa bir süre içerisinde ve bu kadar kolay bir şekilde CEPTETEB müşterisi olun.


CEPTETEB müşterisi olduğunuzda sahip olacağınız kredi kartına ilk 50.000 kişiden biri olursanız kredi kartı aidatı ödemeyeceğiniz gibi pek çok avantajlı kampanyadan da yararlanabilirsiniz. Mesela biraz önce yukarıda bahsettiğimiz gibi ulaşım kampanyası. Nedir bu kampanya? Kredi kartınızla yapacağınız uçak bileti, deniz otobüsü bileti, tren ya da otobüs bileti gibi ulaşım harcamalarınızın %50’sini geri iade alıyorsunuz. Böylece ulaşım masrafınızı yarı yarıya azaltmış oluyorsunuz.

CEPTETEB’in gerek kampanyalarındaki gerekse de bankacılık işlemlerindeki avantajlarından yararlanmak için siz de hemen CEPTETEB müşterisi olun.

     Bugün anneysen.com 'un daveti ile Eks Mutfak Akademesi' nde Nestle tarafından başlatılan #iyibuyusuniyiyasasin kampanyasının detaylarını dinledik. Diyetisyen Elvan Odabaşı Kanar'ın  konuşmacı olduğu seminerde; bebek, çocuk ve yetişkin beslenmesinde nelere dikkat etmeliyiz, öğünlerimiz nasıl olmalı gibi konuların değinildi. Seminere Nestle Besleme Müdürü Diyetisyen. Ceren Batmaz Sarı 'nın konuşması ile başladık.

Ceren Hanım: Bebeğin anne karnına düştüğü ilk andan 2 yaşına kadar olan 1000 günlük sürenin insan hayatındaki gelişim sürecinde çok büyük önem taşıdığından bahsederek söze başladı. Nestle'nin kurduğu iyibuyusuniyiyasasin.com 'da Doğuma hazırlık, Hamilelikte beslenme, Yeni doğan bebeği tutmak gibi konulardan; uzman görüşlerine, isim analizlerine bir çok konu bulunuyor.



Firma olarak bebek beslenmesine son derece önem veren Nestle, yakında bu sitenin içine forum bölümü de açacak ve kullanıcıları uzmanlarla daha aktif şekilde buluşturacak. Sitede aynı zamanda Dyt. Elvan hanımın ekibi ile hazırladığı bebekler için 60 çeşit tarif de bulunuyor. Site annelere bu önemli süreçte büyük destek olacak bir bölüm daha hazırlamış İlgi Hattı adlı bu bölümde uzman doktorlara soru sorup anında cevap alabiliyorsunuz.




Diyetisyen Elvan Odabaşı Kanar bebeklik ve çocukluk döneminde günlük beslenme için kartlar hazırlamış, kartların çıktısını alıp faydalanabilesiniz diye fotoğraflarını siteye ekliyorum.

9-12 ay günlük beslenme önerisi:






  • Bebekler için ilk altı ay anne sütü.
  • 6 aydan sonra ek besinlere geçilmeli
  • Ek besinlere başlarken mevsim sebzelerinin suları ile başlamak iyi bir seçenek
  • Bebeklerde tat duygusu 9. ayda gelişir. Bu yüzden 9 aydan itibaren bebeklerinizi tablodaki gibi beslemek önem arzeder.
  • 8. ay civarı bebeklerin pütürlü yemeği bırakmaları gerekir.
  • 9. aydan itibaren tahıllı ekmek
  • 7. aydan sonra buğday ile tanışırın.
  • Karabuğday, ruşeym, yulaf kemeği meyvede çorbada muhakkak kullanın.
  • Bebeklerin yiyeceklerinden iyi bir tereyağ ya da zeytinyağ kullanın. Tereyağ ve zeytinyağı ısıtmayın yemeğe çiğden ekleyin.
  • Bebeklerinizin yoğurdunu inek sütü yerine devam sütü ile mayalayın. 
  • Bebeklerinizi yapay şeker ve tuzla 2 yaşına kadar tanıştırmayın.
D vitaminin gün ışığı ile aktif hale geldiğininden kış aylarında olsak bile bebeklerin gün içinde 11:00 - 15:00 saatleri arasında 15-20 dakika "doğrudan" gün ışığı görmeleri gerekir. 





  • Bebeklere süt ürünü olarak yoğurt vermeyi tercih etmeliyiz.
  • Yumurta verirken yıkayıp dolaba koymamalıyız. Ellerimize yumurta dışındaki mikroplar bulaşır. Pişirirken yıkamalıyız.
  • Bizim ülkemizde peynirler ve zeytinler çocuklar için çok tuzlu. Bu ürünlerin light olanlarını tercih etmek elzem.
  • 1 tavuk yumurtası = 3 bıldırcın yumurtası 







Biz anneler olarak bu tablolardaki gibi çocuk beslemenin çok da mümkün olmadığından bahsettik ama Elvah hanım geniş düşünmemiz gerektiğini söyledi. Mesela sebzeli krep yapmak, çorbasına tahıl ve et katmak vb. çok çeşitli düşününce bu şekilde beslemenin mümkün olabileceğini bunun için de iyibuyusuniyiyasasin.com da anneler için 60 çeşit tarif önerisinde bulunduklarını söyledi.







Elvan hanım ve ekibi hayatımızın belirli dönemleri için tüyolar içeren kartlar hazırlamışlar. Bu kartlar dönem dönem ayrılmış.



HAMİLELİK DÖNEMİ SİHİRLİ SAYILARI



EMZİRME DÖNEMİ SİHİRLİ SAYILARI





0-1 YAŞ SİHİRLİ SAYILARI




1-3 YAŞ SİHİRLİ SAYILARI




Son olarak genel notlara gelirsek.

  • Hayatımızın en özel evresi olan hamilelikte doğru beslenmek çok önemli. Bir beslenme uzmanı ile ilerlemek çok daha kolay.
  • Eğer beslenme uzmanına gidemiyorsak iyibuysuniyiyasasin.com u inceleyebilirsiniz.
  • Vücudunuza vitamin takvisyesi alacaksanız vitaminleri ayrı ayrı formlarda kullanın. O vitamine ihtiyacınız olup olmadığını tahlil ile baktırın.
  • Demir emilimi için et ile yoğurt yiyebilirsiniz ama ıspanak ile yoğurt yemeyin.
  • Emzirme döneminde günlük 2300 kalori almak gerekir.  

Hayatın hiçbir evresinde çocuklarınız yanında kilo konuşmayın ve kilo korkusu hayatınızın merkezinde olmasın. Sağlıklı beslenme ile hayatınızı kontrol altına alabilirsiniz. 

Seminer sonrası hep birlikte bebekler için besleyici tarifleri yaptık. İşte bu da bizim Esra hanım ile yaptığımız Gözcü Köfte 










Kendi adıma bu seminerden çok keyif aldım. anneysen ekibine ve Nestle ekibine sonsuz teşekkürler.

MARI themes

Blogger tarafından desteklenmektedir.