Ya evladınız lösemi olsaydı?



Muhakkak ki sizi biraz korku,biraz açlık biraz da mallardan,canlardan ve 
ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. (Ey Muhammed!) Sabredenleri müjdele!" Bakara /155




Böyle duyurmuştum herkese minik kızın durumunu "Ana yüreği nasıl dayansın?" diye sormuştum.O ana öyle bir ana çıktı ki teslimiyeti hepimizi derinden etkiledi.Her yazdığı ileti ile hem gözyaşlarına boğulduk hem takdir ettik.Şimdi kan bağımız olmasa da ailemizden bir minik lösemi ile mücadele ediyor.Rabbimin hikmetinden sual olmaz büyüklüğü ilk meyvesini verdi ,göğüs bölgesindeki koca tümör uçtu gitti..Şüphesiz bir annenin yaşayabileceği en büyük imtihan evlatla olandır.Aşağıdaki yazılar minik kızın annesinin kendi duyguları..Her kelimesi ile tüylerimi diken diken eden her yazdığı ile hem ağlatan hem "helal" dedirten sevgili Canan'ın duyguları.Kızının adını vermedim ama siz ne olur dualarınızı esirgemeyin...Bu, Canan'ın da yazdığı gibi uzun bir maraton ama bu imtihandan layığı ile geçecekler inşallah.

Bunları,başına kötü bir şey geldiğinde isyan edip suçlu arayanlara ya da en ufak şeyde söylenenlere ders olsun diye yazıyorum.Başına kötü bir şey geldiğinde herkes aynı duruşu sergileyemez.Canan'dan yazılarını paylaşmak için izin istediğimde "Ben ne yaptım ki? diye sordu.Bana göre evde onu bekleyen başka bir evladı olmasına rağmen şimdi minik kızına odaklanmış harika bir iş çıkarıyor,telefonda çeşitli programlarla kendi resmini kel yapıp kızına saçlarının döküleceğini kendisinin de saçlarını kestireceğini anlatıyor.

Mükemmel annelik bana göre budur işte..Başına gelen en kötü anda bile evladın için dirayetli olmaktır..Ve bence Canan çok mükemmel bir anne.



  • Küçük bir operasyon olacaktı. 3-5 saate eve dönecektik. Dünden tavuk sote yapmıştım,yanına pilav yapacaktım. Çamaşırlar makinedeydi, dönünce hemen asacaktım. Misafirlerim gelecekti aynı günün akşamı, sardığım börekleri vakitlice buzluktan çıkaracaktım. Misafirlerime sereceğim nevresimleri belirlemiştim kafamda. Öyle ya 3-5 saate evde olacaktık. Bir hafta geçti aradan.. Sırtımda ceketimle çıktım evden, şimdi sırtımda ağır bir imtihan...Eve dönüşümüze haftalar,belki aylar, tam bir şifa ihtimali içinse yıllar var. Bu bir yolculuk. Uzunca bir yolculuk. Sırtımızda ceketimizle çıktığımız, rotayı sonradan öğrendiğimiz zorlu bir yolculuk. İnşallah daha iyi birer kul olmaya, birbirimizin değerini anlamaya hicret olsun yolculuğumuz. Ve inşallah varacağımız yer Medine gibi kuşatsın, kucaklasın, şifa olsun yavrumuza..



  • Allah'ım Sen'den başka herkes ve her şey sadece vesiledir. Yapan, eden, olduran, mümkün kılan ancak ve ancak Sen'sin. Bu yüzden bir tek sana el açar, ancak senden dilerim. Her zerreyi senden bilir, adını anar hamd ederim. Senden gelene amenna, yine sana sığınır, sabrederim. En müşkül halde bile merhametini hissederim. Şüphesiz ki sen,biz kullarını çok seviyorsun.

  • Bu sabah hassas bölgeye geçtik. Daha korunaklı bir bölümde ve odadayız. Bu aşamadan sonra görüş tamamen yasak artık. Benim de görüşe çıkmamam gerekiyor. Benden başka bir yakınımız da kızımın bulunduğu bölüme ve odamıza giremeyecek.Sizler dualarınızla yanımızda olun, şimdilik bu her şeyden ala.. Selametle.

  • Bak yine yineliyorum; üzerime üzerime gelen sıkıntılar ne kadar umut yüklü olduğumu bilselerdi, benimle vakit kaybetmezlerdi..

  • Değil mi ki küçücük, minicik bir sorunu fark ettirip bizi büyük resimden haberdar ettin; öyle inanıyorum ki sen de şifamızı takdir ediyorsun Ya Rabbim..

  • Hiçbir şeye gücün yetmediği o anda, her şeye gücü yetene sığınmanın,yanıltmayan emniyeti.. Ameliyathane, narkoz, katater, çığlıklar geride kaldı. Şimdi hastanedeki 10. gecemizde, bu duygular içindeyiz. Odanın tüm ışıklarını kapattık, camım kenarındaki genişliğe oturduk, 7. kattaki odamızın ışıl ışıl şehir manzarasını izliyoruz. Baktığı her şeyde Rabb'inin kudret ve inayetini görenlerin yüreği ferahtır. Allah, her seste, her nakışta, her tatta O'nu fark edenlerden eylesin hepimizi.. Dua edenlerimize selam olsun, bu gece de biz dua ediyoruz size..



  • Kızım aşçılara teşekkür etmek isteyince 725 numaralı odanın sakinleri olarak kolları sıvadık... Mutfağın panosuna asmışlar...








  • Evladının pamuk tenine batırılan kaçıncı iğneden sonra hissizleşir anne? Ağzında oksijen maskesi, göğsünde katateri, burnunda beslenme hortumu, kolunda tansiyon ekranının uzantısı, tepesinde torba torba serumlarla evladını çaresizce izlediği kaçıncı günün sabahında uyanacak gücü bulamaz kendinde? Tahliller için bir günde minik prensesinden defalarca çekilen kanının kaçıncı tüpünde isyana durur kelimeleri annenin? Günleri, geceleri doktor ve hemşire dışında kimseyi görmeden, odanın dışına adımını atmadan geçirmeyi 'yalnızlık' kelimesinin hangi hecesine sığdırabilir bir anne?" Akşama evde olacağız."  diyerek elinden tutup doktora götürmüşken evladını, aradan geçen 13 çileli günün ve gecenin izahını hangi dilde yapabilir bir anne yavrusuna? Bunun gibi onlarca soru zihnime üşüştü önce. Sonra hepsine ortak bir cevap buldum, Allah'ı bilene ne yapacağı bildirilir, bir yol gösterilir mutlaka.. Yoksa yüzümdeki beyaz sevimsiz maskeye tebessümümü göremiyor diye gülümseyen kocaman pembe dudaklar çizmeyi ben mi düşündüm sanıyorsunuz? Kızımın serumlu elleriyle çizip boyadığı resimlere eşlik etmek, 7. Kattaki odamızın en geniş camına gökyüzüne yıldız asar gibi resimlerini yapıştırmak benim fikrim mi zannediyorsunuz? Her yere sürüklemek zorunda olduğumuz serum askısına bir kişilik ve isim vermeye ne demeli? Hortumdan şırıngayla verilen şurupların kimini pembe iksir, kimini beyaz çikolata diye anmanın işi kolaylaştıracağını kim fark ettirdi bana? İğne kelimesinden bile korkan beni, her kan alınışında cengavere dönüştüren kim? Hastanenin yemekhane panosunda kızımın aşçılara teşekkür resminin asılmış olması gerçekte kimin jesti? Peki dua için bambaşka kıtalarda, hatta Kabe'de kızımı bunca insanın aklına düşüren hangi kudret? Evet, Allah var ve O kullarına hep merhametle muamele eder, yeter ki kul inkar ve isyandan uzak dursun ve sabretsin.. Bir anda başladı her şey, zerre şüphem yok her şey bir anda bitebilir de.. İşte o yüzden yeis yok, dua var! Bir de duacılar var ki hakları ödenmez.. Selamlar..




  • Çok sevdiği hemşireye "Şu an dışarı çıkıp hediye almam yasak ama senin için dua edebilirim. İstediğin özel bir dua var mı?" diyorsa çocuk, duayı hediye gibi bilmişse, Rabbim de sonsuz hazinesinden ömürlük bir şifa hediye etmez mi bize?



  • Beklemek.. Akıbeti beklemek..



  • Aç kalması gereken sabah her zamankinden iki saat daha fazla uyuyacağı tutuyorsa, bu Sen'in lütfundur.. Günlerdir sayıkladığı, gayipten kokusunu aldığı yemek, 12 saat aç kaldığı gün menüde çıkıveriyorsa karşısına, bu Sen'in lütfundur.. Bir tanesini bile zorla içirdiğim ilaçlar, açlık süresi yüzünden birikip yedi tane olduğunda, 'bebek işi' deyip içiyorsa çocuk, bu Sen'in lütfundur.. İki saat belinde kum torbası, yüz üstü yatacak denildiğinde, akreple yelkovan adeta maratona koşup, iki saati hiç ediyorsa, tatlı bir uyku da onlarla işbirliği yapıyorsa, işte bunlar hep Sen'in lütfundur.. Ben böyle bildim, yavruma da böyle bildirdim. Seni bilene tesadüf yoktur, sonsuz lütfun ve kolaylaştıran merhametin vardır.. Bu ağır imtihanda hep bizimlesin, biliyoruz. Duamız odur ki, lütfun ve merhametin kısa zamanda şifa olarak tecelli etsin.. Âmin.



  • Allah'ım.. Kudretinden ve merhametinden şüphe etmeyene ne güzel lütuflar bahşedersin.. Kainattaki gözle görünen görünmeyen bütün varlıklar adedince hamd olsun sana ey Alemlerin Sahibi.. Bizim için dua edenlere ömürlerince darlık gösterme, ahirette de en güzel cennet köşelerinde Efendimize komşu eyle ve eşsiz cemalini görmekle şereflendir.. Allah'ım, bugünümüzü aratma.. Amin..

Onlar evlatları ile sınanıyorlar ve çok büyük imtihandalar dualarınızı esirgemeyin!