Çocuklarda araç korkusu.... Anne ben arabalardan boşuna korkuyormuşum!

    Bal Yanağın Hikayesi'ni takip eden neredeyse tüm herkes bilir  bu araç fobisi olayını.Hatta bunun yanında gelişen yüksek sesli şeylere,ani gürültülere ya da olur olmadık bir çok şeye karşı yaşadığımız;zaman zaman içinden çıkılmaz bir hal alan,hayatı zindan eden o fena günleri.

   Anlatamadım bazılarına; "Ne olacak arabaya binmiyorsa hayatın sonu mu!" , "Benim çocuğum olsa hiç nazıyla oynamam eşek gibi biner,ağlarsa da ağlar!" ,"Aman sizde amma büyüttünüz,her çocuk bir şeylerden korkar." "Üstüne titreye titreye siz bu hale getirdiniz." vs vs...anlamadılar.

  Kimsenin içindeki yangını başkası anlamaz zaten, anlayamaz;aynısını yaşaması lazım.Bunun yanında insan empati bekliyor biraz,hadi onu yapamayacak kadar kısır bir insansın,o zaman edep bekliyor.Yok,o da yok bazılarında...

 Öyle böyle derken,bizim için değerli olan evladımızın sadece o anı değil,tüm yaşantısı olduğundan ona psikolojik destekte sağlamıştık ama en sonunda çok zor günlerimiz oldu ve her şeye ama her şeye ara verdik.

O ara da ne mi yaptık.Sadece ve sadece sabrettik ve sevdik;hem de çok daha fazla sevdik ve konudan asla ve asla bahsetmedik.

Sonra 14.Eylül.2013 sabah saat 10'a doğru ekmek almaya gitmek için üzerini giydirirken Lina "Anne neden bana bunları giydiroşuunnn?" diye sordu.Her zaman giydiklerinden nispeten daha kalın bir eşofman giydirdiğim için şaşırdı tabi.Bende "Bebeğim bak artık kış geldi,dün gece çok yağmur yağdı havalar artık serin biraz daha kalın giymek zorunda kalabiliriz." dedim.Lina birden afalladı "Yaaaa,çot soğut bu olcak anne artık hava? diye sordu..Bende başladım abartmaya.Sonrasında aramızda şöyle bir dialog geçti:


__Yaaa, artık kış geldi havalar soğudu,istesek de her yere gidemeyeceğiz biliyor musun.
_Siyah arabamla anne,siyah arabamla gideyizz.
__Ama anneciğim yağmur yağdığında,kar yağdığında arabanın içine dolar.Islanırsın.Gidemeyiz ki.
_Yaa ama anneee gideyiz bence..
__Bence de sen artık arabaya binmelisin yoksa hep evde kalmak zorunda kalacağız hiç arabaya binemeyeceğiz.
      *O sırada yüz ifadesi değişti ve fazlasıyla şaşırdı.Düşünmeye başladı.
__Lina,eğer istersen bu gece babanın arabası ile dedenin kurabiyesinden almaya gidelim,ne dersin?Zaten senin yavaş yavaş arabalara alışman lazım.
_Yaa anne hayıyyy! *İstemiyor ama ağlamıyor ve yumruklarını sıkmıyor anksiyete belirtisi yok.
__Ama anneciğim,bak bence sen bunu bir düşün,bütün kış evde durmak istemezsin.
    *O sırada biraz daha şaşkınlaştı ve kendi içinde muhakeme yapar gibi yüzü şekilden şekile girdi.Birden bir şey beni dürttü ve konuya girdim.
__Lina hadi gel seninle minibüse binelim,dedenin portakallı kurabiyesinden alalım.
_Yaaa anne,ya minibüs hızlı giderse?!
__Yok anneciğim ben söylerim minbüsçü amca yavaş gider,ne dersin gidelim mi.
_Amaaa kucağında anne..

     ama kucağında,ama kucağında,ama kucağında..........

   Bu cümle defalarca beynimde yankılandı,ellerim titredi,gözlerim doldu,kalbim deli gibi atmaya başladı.Duymak için aylardır beklediğim cümle -şu an yazarken bile gözümden yaşlar geliyor- sonunda yavrumun ağzından çıkmıştı.İnanamadım ve sanki büyü bir anda bozulacakmış gibi bir korku kapladı içimi, üzerimde ne varsa öylece,hemen çıktık evden;sadece incecik bir mont aldım yanıma,ev haliyle attım kendimi sokağa.

Durağa doğru yürürken içimden  "Allah'ım ne olur vazgeçmesin,ne olur korkmasın yarabbim,sana şükürler olsun bu da bir şeydir!" diye milyon kez geçirdim.Gergin,mutlu,heyecanlı, acayip bir hal içindeydim o anki stresle çocuğun elini nasıl sıktıysam "Anne elim acıyor dedi" de öyle kendime geldim.

  Sonunda durağa geldik.Minibüsçü amca ile konuştuk,sakın hızlı gitme dedik.Bu sırada ben şoföre ayrıca tembih ettim.

   Lina'yı kucağıma aldım ve cam kenarına oturduk.Yine içimden defalarca "Allah'ım ne olur ağlamasın,inmek istemesin vs." diye geçiriyordum.Sakinleşmesine yardımcı olmak için cepten bir oyun açtım ama elimi,yüzümü sımsıkı tutuyor,ne kadar başka şeylerle ilgilense de sürekli etrafı kolaçan ediyordu.

    Derken minibüs hareket etmeye başladı ve ben kesin yanımdaki kadın duyuyordur dediğim kalp atışlarımı sırtımda dahi hissetmeye ve daha fazla kendimi tutamayarak ağlamaya başladım.Aslında böğüre böğüre ağlamak geliyordu içimden ama çocuğumu tedirgin etmek istemiyordum.Yol boyunca temkinli bir şekilde etrafa baktı,elimi sımsıkı tuttu ve sakinliğini korudu."Anneciğim bak arabalardan korkulacak bir şey yokmuş değil mi?" diye sorduğumda "Evet anne ben arabalardan boşuna korkmuşum." dedi.

   Size o anki heyecanımı şöyle tarif edeyim:Ben ne yüzüme kansersiniz dediklerind, ne hamile kaldığımda ,ne doğum yaptığımda ,ne Lina yoğun bakımdayken -ki çıkacağına adım gibi emindim,o sıra bir loğusa gücü gelmişti herhalde bana- ne de Lina ameliyata girerken böyle bir heyecan yaşadım;bu duygulara yakın yaşadığım tek an teyzeciğimin öldüğünü yoğun bakımın kapısında yüzüme söyledikleri andı ki,bu ondan bile daha çok heyecanlanmama sebep olmuştu.Benim içim o an çocuğum sadece arabaya binmiyordu onu huzursuz eden bu illetti alt ediyordu.




   Bakırköy meydana kadar minibüsle gittik.İndiğimiz yerde söz verdiğim gibi ne isterse alacaktım ama o sadece ve sadece toka istedi.Zaten apar topar çıktığımız için yanımda çanta cüzdan vs yoktu ve sadece 40 liram vardı. Tokacıya gittik,istediği tüm tokaları aldık.Tokacı ablası sürekli oradan aldığımız için Lina'yı tanıyor diye  2 saniye ilgilenir misiniz dedim ve dükkanın kenarına doğru geçip bağıra bağıra ağladım.Lina duymadı tabi.Kadıncağız dükkandan çıkarken  "Ölüm haberi mi aldınız? dedi,yok dedim sevinçten.


   Biraz dolaştık kurabiye aldık.Bu sefer dönüş için ya arabaya binmezse eve kadar kucağımda nasıl taşıyacağım sorusu belirdi ama neyse ki korktuğum olmadı.Sonra geri dönüş için biraz numara yaptım

Lina,benim çok tuvaletim geldi ne yapacağız?
Aman anneeee!! Tut tut ,sakın kaçırma,dur bulalım bir tuvalet sana.
Ay anneciğim hadi gel şu taksiye binelim de hemen eve gidelim
Hadi anne koş,binelim..

    Allah' ım ya,o an haykırmak istedim,sevinçten çığlıklar atmak istedim.Yine milyon kez şükrettim rabbime.Ve hemen ailedekilere haber verdim.

    Takside ilk sefer yine sımsıkı elimi tutsa sa sonradan dışarıdaki şeyleri göstermeye başladı,eli gevşedi ve bir süre sonra kucağımdan inmese de elimi bıraktı.Sonra eve geldik içim içimi yedi acaba babasının arabasına binecek miydi.Denemeden bilemezdik,vur değince öldürmeye bayılırım da ben :)

  Akşam oldu babası geldi kapıdan girer girmez sarılıp ağlaştık.Kendimizi bu zamana kadar ne kadar sıktığımızı,bu olayın bizi ne kadar mahvettiğini işte o an anladım.Sinirlerimiz boşalmıştı resmen.Burada söz konusu her yere yürüyerek gitmek,aylardır semt dışında gezememek değil.Burada ki esas konu şu:Çocuğunuz bir şeyden ölesiye ama kelimin tam anlamı ile ölesiye korkuyor ve sizin elinizden hiçbir şey gelmiyor.Biraz abartıyorum gibi gelebilir ama bunu yaşamayan bilemez.

  Neyse önce babasının arabasına binmek istemedi ağlar gibi oldu ama onu nutella karşılığında ikna ettim.Ve bizim araca uzun bir aradan sonra binme hikayemiz böyle gerçekleşti.

Bu konudan öğrendiğim şeylere gelirsek eğer,korku hayatınızın bir parçası ise:


  • Çok sabırlı olmak zorundasınız.Gün içinde yürüdüğüm kilometreleri ve onu mutlu etmek için her yere götürdüğümü de var sayarsak çok zordu ama sabrettim
  • Onu anlamaya çalışın ve korkularını küçümsemeyin
  • Mutlaka uzman desteği alın
  • Bu durumun hayatınızı devam ettirmenize engel olmasına izin vermeyin
  • Eğer içinizden öyle geliyorsa dibe vurun ama planınız asla sürekli orada kalmak olmasın.
  • Geçeceğine inanın
  • Aile desteği alın Ben bu süreçte gerçek ailem,gerçek dostum ve esas düşmanlarımı çok iyi gördüm.
  • Ve esas önemli nokta şu:Hayatınızın odağı haline getirdiğiniz o şey asla düzelmiyor ne zaman ikinci plana atılıyor işte o zaman her şey rayına giriyor.
Tabi ki şu an bazı korkularımız devam ediyor ama buna şükür,ne olur sizde maaşallah diyin olur mu ödüm kopuyor eskiye döneceğiz diye...Rabbim hepimizin çocuklarına ruh ve beden sağlığı versin....











Bu minibüsü ömrüm 
boyunca unutmam artık.



















Ve tabi ki çocuk ürkmesin diye tin tin giden, Lina arabaya bindi diye sevindiği yüzünden okunan minibüs şoförümüzü de.Hatta resmini çekemesem de 34 TAY 60 plakalı taksiyi de .