Önce utandım!

    Bu yukarıdaki tweeti okula çocuğunu karga tulumba bırakan ve çalışmayan bir anne için yazmıştım.Çocuk okula sorunsuz gelen bir çocukmuş ama arada böyle yapıyormuş annesi de yanında durunca daha beter ağlıyor diye bırakıp gidiyormuş.

   Daha geçen gün anneliğimizi eleştirmeyelim diye densiz komşuma kızıp yazı yazan ben,sonra hiç utanmayıp bu tweeti yazıyorum;anlamadan dinlemeden,içinde bulunulan durumu bilmeden hem de...

  Bazen gerçekten tükürdüğünü yalıyormuş insan çünkü geçen hafta okula süt liman giden Lina bu hafta çok ağlayınca ilk gün hafif hafif sakinleştirdik ama 2. gün aşırı ağlayınca daha fazla dayanamadım "Siz gidince susuyor!" dedikleri için bırakıp okuldan hızla uzaklaştım.Tabi annem okuldaydı ama ben çıktım direk.Ben yolda ağladım o okulda.Yaklaşık 15 dk sonra uyudu diye haberi geldi.Yanlış anlaşılmasın kuruma güveniyorum ve yaklaşımlarını beğeniyorum.Onlarda doğru bildiklerini gözlemlediklerini aktarıyorlar.Ben sadece kınadığım pozisyona düşmüş olmanın hezmetini yaşadım ve utandım kendimden.He ben çalışıyorum ve zorunluluklarım olması yine de benim için hafifletici sebep.

 Ayrıca çocuk gelişimi mezunu,yıllarca anaokulu öğretmenliği yapan görümcem de "Kimi çocuk çabuk alışır,kimisi önce alışır sonra sorun yaşar,kimisi hiç adapte olamaz ama ayrılma sürecini ne kadar uzun tutarsan o kadar zor adapte olur.Senin kararlı olduğunu görmesi lazım ." dedi.

  Dün gece eşime düşüncelerimi anlattım:

     Okula geldiğimizde ya yemek saatine ya da uyku saatine denk geliyor çünkü biz geç kalıyoruz,ya da Lina sınıfa çıkmaya ikna olana kadar o saatler gelmiş oluyor.Lina yarım gün okula gittiği için öğretmeninin ona adapte olacağı süreyi tanıması zorlaşıyor.Ne kadar sınıf mevcutları 10 kişi de olsa,yanlarında 2 öğretmen de olsa,Lina asli öğretmenini istiyor ama o sırada asli öğretmenin uyku odasında olması gerekiyor.Ona okulda kimse bir şey demese,adapte olmak için kendisine tanınması gereken süre tanınsa okulu merak etmeye başlayacağı sınıfa girmek isteyeceği ve alışacağına eminim

dedim.

  Sonra kendi kendimize şunu dedik çocuk ilk okula başlasa da ağlayacak,4 yaşta başlasa da ağlayacak,5 yaşta başlasa da ağlayacak e madem öyle demek ki ağlayarak alışacak ama bunun yanında "Öğrenilmiş çaresizlik!" diye bir şey var ya çocuk ağlamayı bıraktığı zaman onu buna koşullamış olursak,ya aslında mutlu değilse ama böyle olmak zorunda olduğu için bir şeyleri içine gömdüyse.

Sonra akıllandım!

   Ne yapsak,ağlaya ağlaya mı alışsa yoksa bunun başka bir yöntemi mi var derken bu gün sevgili Gamze'nin bana okumam için önerdiği şu yazı çıktı karşıma.Yazıda özetle;çocukların ağlamadan okula adapte olabilecekleri,onlara alışması için süre tanımamız gerektiği,bu sürede yanında istediği kadar ebeveyninin kalması gerektiği,ağlamıyor olmalarını her zaman mutlu oldukları anlamına gelmediği bu noktada öğretmenle iyi ilişkiler edinilmiş olması gerektiği vs gibi bir çok önemli anektod var.Yani "Çocuk okula alışana kadar onun yanında olun onu çaresizce bu durumu kabul etmeye itmeyin!" diyordu.

  Hemen yazıyı eşime ve Lina'nın okul müdürüne gönderdim.Okul müdiremiz Gülhan hanım "Tabi ki sizlerin bir süre burada olacağını ona söyleriz kendisini güvende hissetmesi açısından ona hep burada duracağınızı anlatırız o güveni elde edene kadar bu şekilde devam ederiz." dedi.

  O sırada hasta ve gece uyumadığı için evde olan Lina'yı aradım "Anneciğim okula oyun oynamaya gitmek ister misin,anneannen yanında duracak. dedim.O da sen dur yanımda dedi.Bende iş yerinde olduğumu ve gelemeyeceğimi ama anneannesi ile duracağını anlattım."Tamam anne o zaman gidelim okuluma." dedi.

   Sonra kurumu arayıp bir kaç gün Lina'ya serbest zaman tanımaları konusunda ricada bulundum sağolsun kırmadılar."Okula gelince Lina'ya hiç sınıfa çıkalım demeseniz, adapte olması için süre tanısak olur mu ? dedim.Onlarda seve seve kabul ettiler.Bu anlayışlı tavırlarından dolayı kendilerine çok teşekkür ederim.

   Lina saat 17:40 itibari ile hala okulda az önce kendi öğretmeni ile konuştum stajyer öğretmeni ile tüm gün oynamış bir kaç kere sınıfa gelip öğretmenine öpücük göndermiş.Öğretmenim ben yarın istersem sınıfa geleceğim olur mu demiş.

  Öğretmenine bir kaç gün esnek davransak ben adapte olacağını düşünüyorum dediğim de bana "Merve hanım Lina nazik bir çocuk,bunun yanında çokta anlayışlı.Zorlamaya gelmiyor kendi isteği ile olması onun için çok daha iyi,aynı zamanda geliş zamanlaması sebebi ile de adapte sorunu yaşadık bu hafta ve bir daha ki hafta başı her şeyi oluruna bırakalım zamanla alışacaktır.Bende sizin gibi düşünüyorum." demesi içime su serpti.


Ve sonra öğrendim!


  İnsanın insanı anlayan çocuğunun oluruna göre davranan bir kurum bulması önemli,sakın para veriyorsun tabi ki yapacaklar demeyin,bazısı içtenlikle yapar bazısı zoraki ben bu açıdan şanslı olduğumu düşünüyorum.Ve ne kadar kaide kural olursa olsun Lina'yı sanırım benden daha iyi tanıyan bir kişi daha olamaz,bu sebepten bazen güvendiğiniz iki farklı ekolde olsa karşınızda çocuğunuz ne ise ve nasıl ise sizin doğrunuz o oluyor..Yani ağlatarak bırakma kimisinde işe yarıyor çünkü çocuk edepsizliğinden ağlıyor kimisinde de yanında kalmak işe yarıyor,çocuk adapte olunca sana git diyor.

Asla genel geçer kurallara bakıp yok efendim yanında durursam alışmaz,yok efendim ağlarsa bir daha gelmez,yok efendim şöyle olursa böyle olur gibi kalıplara sokmayın kendinizi,çocuğunuzun ederi neyse sizin doğrunuz o olsun.
















Lina 17 Eylül 2013 Salı günü okula başladı.Yazmaya,nazar olur diye söylemeye korktuğum hatta "Sakın yazma,bak ne yazsan başınıza bir şey geliyor.Hazır iyi giderken dillendirme!" diye uyarılar alacak kadar güzel bir ilk hafta geçirdik okulda..

Lina öğretmenlerini çok sevdi,arkadaşlarıyla uyum sağladı.İlk günden uyudu bile okulunda.

"Okul seçerken nelere dikkat ettim ,nasıl bir okul tercih ettim,ilk haftamız nasıl geçti." bunları yazacağım ama şu an içimi parçalayan bambaşka bir konu var.

Sabah evden çıkacağımızı ve okula gideceğimizi duyduğu anda "Anne ben okula gitmek istemiyorum!" diyen bir çocuk vardı karşımda.Neden gitmek istemediğini sorduğumda "Canım istemiyor!" diyordu.Okulu aradım nasıl yaklaşmam gerektiğini sordum."Okulda balon partisi var gibi tatlı şeyler söyleyerek ikna edin." dediler Nitekim Lina arada söylense de ikna oldu ve okula geldik.

Cuma günü babası okula geldiğinden beri bir hoş oldu,hafta sonu da sinirliydi çünkü; cuma sabahı onu okula ben götürmemiştim ve ben almaya gelmemiştim.Bende de sabah ki tavrının cuma günü onu okula bırakmayışım ve onu okuldan alamayışım olduğunu düşündüm ki babası onu almaya gittiğinde yetişmiş bende okula gelmiştim ama onu okuldan çıkma saatinde ilk karşılayan babası olmuştu.

Bu sabah okula geldik.Lina biraz mız mız ve bana yapışıktı.Sabah onu ben kaldırmıştım ve geç yattığı için uykusunu alamamıştı.Okula geldiğimizde karnı toktu.Öğretmeniyle yukarı çıkıp biraz oyun oynadılar bu sırada sınıftaki arkadaşları yemekhaneye geçmişti.Baktım bir sorun yok öğretmeni ile iyi "Ben gidiyorum anneciğim sana çanta alacağım." diyerek sınıftan çıktım.O sırada gayet mutluydu ve benim gitmemi sorun etmedi.Sonra öğretmeni ile yemekhaneye geçtiler kameradan seyrederken ağladığını hissettim "Ben yemek yemeyeceğim uykum var!" demiş.Tam o sırada öğretmeni "Tamam yemek istemiyorsan gel seninle uyku odasına geçelim!" diyerek ayağa kalktı ama Lina daha beter ağlayarak sanki öğretmeni de gidecek zannedip kollarını açtı ve öğretmenine sarıldı.Beni bırakma dercesine o an içimin nasıl ezildiğini anlatamam.

Sonra uyku odasına geçtiler kapıdan gizlice baktım ağlıyordu,dayanamadım artık yanına girdim öğretmeni yanındaydı ve birebir ilgileniyor,ona tatlı tatlı bir şey anlatıyordu,birden beni görünce şaşırdılar.Vallahi direk daldım sınıfa.Bu arada hafta sonu araya girince ya da bazen böyle adapte sorunları olur diye bana söylemişlerdi.Daha fazla ağlarsa yanıma getireceklerini de söylediler.

Öyle moda girmeyecek delirecek gibi ağlamıyordu ama zavallı gibiydi,onu oraya bırakan bir annesi vardı ve zavallı gibi orada ağlayarak yatıyordu.Öğretmeni saçını okşuyor ona bir şeyler söylüyordu..Okulun tutumunu yanlış anlamayın uykusu başına vurduğu için kendinden geçtiğini onlarda farkında oldukları için alın evinize götürün demediler.

Lina uyumadan süt içer,ben sütü evde unutmuşum,her sütü de içemiyor.Dayanamadım sınıfa girdim demiştim ya;sarıldım,öptüm "Anneciğim çok uykun var biliyorum,sütünü getireceğim,beklemek ister misin?" dedim."Sende kal yanımda!" dedi "Uyumayacağım!" dedi ama "Sütünü getireceğim beklemek ister misin?" diye yinelediğim de  "Tamam" dedi

Koşa koşa gittim süt aldım yeni biberon aldım.Nitekim daha sütünü içer içmez ağzında biberon uyuya kalmış.

Şimdi ben çok büyük bir ikilemdeyim

Çocuğum daha yeni büyük bir travmadan çıktığı için onu okul konusunda zorlamamalı mıyım?

Yoksa hem hafta sonu arası verdi,hem aşırı uykusuzluktan uyku başına vurduğu için bunları yaşadığımızı düşünerek onu okul konusunu anlatarak teşvik mi etmeliyim?

Öğretmenleri akşama uyandığında eğer uykusunu almasına rağmen hala okulda kalmak istemezse eve göndereceklerini söylediler..

Kimi anneler  "ilk zamanlar araya hafta sonu girince ya da araya yaz tatili girince hep böyle olur, zamanla alışır." diyor evet doğru ama bir yanda da çocuğumun gözünde ifade ettiği şeyleri anlamayan ve onu durmak istemediği bir yerde yabancılar ile bırakan anne profili çizmek istemiyorum.

Hangisini yapmak lazım okul konusunda tereddüt yaşamıyorum çünkü gerçekten içtenlikle ilgileniyorlar uyku odasına çat diye daldığımda bir çok çocuk uyumuş öğretmenleri Lina'nın yanına oturmuş ayağında bir çocuk sallıyor bir yanda da eliyle Lina'nın saçını okşuyordu..Ayrıca okulda iken beni eve götür demiyor çoğunlukla sende kal diyor.

Offff çok fena hissettim kendimi çocuğum ağladıkça bende ağladım..


Ne yapmalıyım?




Hiç unutmuyorum 3 hafta önce o günü,Gülhane Parkı öyle anlamsızlaşmıştı ki gözümde çimlere bakınca gözlerim dolmuştu,Lina'ma üzülüp yazmıştım o pembe çerçeve içindeki yazımı.

Şu güzel cuma vaktinde diyeceğim o dur ki RABBİM YÜREKTEN EDİLEN HİÇBİR DUAYI GERİ ÇEVİRMİYOR.Dua ettiğiniz şey olmuyor sanmayın.Eğer olmuyorsa mutlaka vardır onda da bir hayır.

Lina için dua ettiğim zaman en çok korktuğum şey,arabaya binsin diye dua etmekti çünkü;aman bu sefer arabaya biner başına bir kaza gelir "Hayırlısını iste Merve!" diyordum hep kendime.

Hiç karşılığını beklemeden öyle çok dua ettim ki yolda,evde,işte,namazda,sporda aklıma nerede gelirse "Rabbim hayırlısını sen bilirsin bana onu nasip et,ve nasip ettiğin şey istediğim şey değilse dayanma gücü ver." diye...

Maaşallah sonunda kabul oldu dualarım,aşağıdaki resim bu hafta sonu Gülhane Parkı çimlerinde çekildi -elhamdülillah-şu an bu yazıyı okuyorsan ve olmasını çok istediğin bir şey varsa hayırlısını iste ey okur,hayırlısı olsun,hepimiz için,her şeyin eeeeen HAYIRLISI....


Geçenlerde twitter'da paylaşmıştım sizlere de yazayım dedim.

Gündüz çat kapı evin zili çalmış.Komşum,benim daha taşınalı 3 ay bile olmayan evime,anneme bir merhaba deyip,direk dalmış.Oturmuş koltuğa bir güzel,elinde de çorbası "Ay ben sizin toruna çok üzülüyorum çok zayıf,ben torunuma bilmene çorbası yapıyorum içine bilmem nereden bilmem neler koyuyorum,löp löp yiyor maaşallah kilosu yerinde.Bakın size de getirdim yesin bak nasıl sevecek bla bla bla bla.........

Annem aradı kadının sesi çok fena,densiz komşumuz bir de üşenmemiş Lina'ya da demiş yemezsen seni kimse beğenmez  vs vs diye.

Hayatta her zaman gerçekçi oldum.Dedikodu asla yapmadım diyen insana da asla inanmam.İlla ki insan birileri hakkında konuşmuştur.Birilerinin anneliğini beğenmemiş,birilerinin başka bir şeyi gözüne batmıştır vs. ama bu o kişinin yüzüne karşı onu eleştirme,yaptıklarını yargılama hakkı verir mi sana..Kim neye göre iyi ya da kötü anne,ya da sen kimsin ki yargılıyorsun.

Özellikle anneler arasında kanayan bir yara bu,bazı kesim başarılarını çocukları üzerinden belirliyor.

Ay efendim benim ki 5 aylık emekledi,9 aylık yürüdü.
Benim kızım/oğlum 1 yaşında konuştu.
Ay sizin kız hala bezleniyor mu,biz 19 aylıkken attık.

Yok dişi,yok saçı hatta gözü-kaşı sonrasında okulu-notu,karnesi-çantası,ayakkabısı vs uzar gider..Ne olmuş yani,benim çocuğum seninkinden geç konuştuysa ya da başka bir şeyi seninkinden daha iyi yapıyorsa bu benim anneliğim için bir belirteç midir? Şimdi Lina hala kakasını bezine yapıyor diye ben kötü anne miyim? Ya da yaşıtlarından çok daha zayıf diye bu benim onu yedirmediğim anlamına mı gelir? Hatta ve hatta yaşıtlarından çok daha önce konuştu ve düzgün konuştu diye bu beni süpersonic bir anne mi yapar? Tabi ki HAYIR.

Yani .... yarışına gerek yok dostlar,hepimiz insanız ve mükemmellik sadece Allah'a (c.c.) mahsus.

Çocuğum olduğundan beri evhamlıyım ki aslında ilgiliyim diye öyle çok eleştirildim ki.Hep yuttum. sustum,görmemezlikten geldim.Ne oldu? Koca bir hiç.Bir insan sınırlarını bilemiyorsa,bildireceksin yoksa daha beter olup hadlerini aşıyorlar.

Büyüklerime karşıda hep çok saygılı olmaya çalıştım ama bu öyle çokta yaşlı bir anneanne değil 40 küsür yaşında.Dedim yetti ben bir cevabını vereyim,o düşünsün...



Neyse gelelim intikamıma:İnstagram'da görenler hatırlar geçenlerde bir kek yapmıştım.Evet evet,iyi tahmin ettiniz komşunun çorba ile gelen tabağını boş bırakmamak içindi.Tabağın içine organik olarak aldığım bir kaç yeşillik koydum,yanıma aldım kekimi çaldım kapılarını,ama nasıl heyecanlıyım.

Dink dong ve kapı açıldı.

Kadın bir durdu...

__Merhaba teyzeciğim ben şu zayıf kızın annesiyim.
_Aaaa tabi tabi hatırladım merhaba canım.Beğendi mi çorbayı minik?
__Yok teyzeciğim,o yemez öyle şeyle;ben yedim çok beğendim,elinize sağlık.Bizim kız genelde et,balık,sebze gibi şeyler yiyor,hamur işleri vs falan yemez.Sağlıklı besleniyor bir nevi.bu yüzden kiloya değil boya gidiyor.
_Ay ama yavrum,yani,hani ben şey için.....
__ Ahh teyzem sen tasalanma o alıyor vitaminini,gözüne daha da zayıf gelirse sen bana de,annem alınmış kızmış,ben üşenmem kurbanda paçasından bir delik açtırır şişirtirim.

Soğuk bir sessizlik....Kadın dumur tontoş torunu paçasında..

__Ahhaha ciddiye almayın canım şaka yaptım.

Öperim ellerinizden tekrar sağolun.

"Heee teyzeciğim unutmadan o yeşillikler organik,dedim ya benim kız hamur işi falan sevmez mis gibi tuzlar bunlardan yer soldurmadan yesin sizin torun.." dediğim gibi çıktım yukarı.

_Hiiii sağol kızım hadi annene selam.....


Ohhh sonrasında nasıl içimin yağları eridi.Sevgili teyzem mesajı almış ki artık bana selam vermiyor PEK MESUDUM....

Şimdi aranızda "Ne var,kadın üzülmüş getirmiş kötü mü yani?" diyenler olabilir ama olay o değil.Olay evime direk dalması,etrafı kolaçan etmesi,çocuğuma "Sen yemek yemiyor musun,çirkin olursun,seni kimse beğenmez." demesi,annem iştahsız dediğinde "İştahsız değildir siz işi bilememişsiniz ben bilmem kaç torun büyüttüm bu çorba ile bomba gibi oldular." demesi...Yani diyeceğim o dur ki ben pek iyi niyetli bulmadım..


NOT:Kekin tarifini isteyenler var biliyorum bir sonraki yazıda inşallah

    Geçtiğimiz toyzzshop.com yazımda sizlere bahsetmiştim Lina için bir daha ki sefere bebek arabası alacağım diye.İnsanın çocuğunu tanıması onun istediği şeyleri bilebilmesi çok önemli.Çocukla ebeveyn arasında çok büyük bir köprü oyuncak O yüzden almış olmak için değilde çocuğun ihtiyaçlarına/isteklerine göre almak daha önemli.

Lina bu bebek arabasını çok sevdi bende bu toyzzshop.com 'dan online alışveriş yapmayı.Bu sefer aldığım oyuncak bölümünde bebekler kategorisinde olan klasik pusetti.Toyzz shop çok çeşitli ürün yelpazesine sahip bu sebepten daha kolay bulmak isterseniz sağ üst köşede bulunan arama butonuna puset yazmanız yeterli...

Lina paket açılıp babası puseti kurana kadar resmen delirdi.Sabredemedi kırk kere hadi dedi ve sonunda pusetine kavuştu.






Şimdi dışarı çıkarken bir numaralı aksesuarımız kendisi,diğer aldığımız pusetlere göre gerçekten iskeleti ve tekerlekleri çok kaliteli bayağı bayağı büyük bir pusetin ziplenmiş hali gibi :)))




Kuzum iyi ve güzel vakit geçirmen dileğiyle siz de toyyzshop.com 'a uğramayı unutmayın..






    Bal Yanağın Hikayesi'ni takip eden neredeyse tüm herkes bilir  bu araç fobisi olayını.Hatta bunun yanında gelişen yüksek sesli şeylere,ani gürültülere ya da olur olmadık bir çok şeye karşı yaşadığımız;zaman zaman içinden çıkılmaz bir hal alan,hayatı zindan eden o fena günleri.

   Anlatamadım bazılarına; "Ne olacak arabaya binmiyorsa hayatın sonu mu!" , "Benim çocuğum olsa hiç nazıyla oynamam eşek gibi biner,ağlarsa da ağlar!" ,"Aman sizde amma büyüttünüz,her çocuk bir şeylerden korkar." "Üstüne titreye titreye siz bu hale getirdiniz." vs vs...anlamadılar.

  Kimsenin içindeki yangını başkası anlamaz zaten, anlayamaz;aynısını yaşaması lazım.Bunun yanında insan empati bekliyor biraz,hadi onu yapamayacak kadar kısır bir insansın,o zaman edep bekliyor.Yok,o da yok bazılarında...

 Öyle böyle derken,bizim için değerli olan evladımızın sadece o anı değil,tüm yaşantısı olduğundan ona psikolojik destekte sağlamıştık ama en sonunda çok zor günlerimiz oldu ve her şeye ama her şeye ara verdik.

O ara da ne mi yaptık.Sadece ve sadece sabrettik ve sevdik;hem de çok daha fazla sevdik ve konudan asla ve asla bahsetmedik.

Sonra 14.Eylül.2013 sabah saat 10'a doğru ekmek almaya gitmek için üzerini giydirirken Lina "Anne neden bana bunları giydiroşuunnn?" diye sordu.Her zaman giydiklerinden nispeten daha kalın bir eşofman giydirdiğim için şaşırdı tabi.Bende "Bebeğim bak artık kış geldi,dün gece çok yağmur yağdı havalar artık serin biraz daha kalın giymek zorunda kalabiliriz." dedim.Lina birden afalladı "Yaaaa,çot soğut bu olcak anne artık hava? diye sordu..Bende başladım abartmaya.Sonrasında aramızda şöyle bir dialog geçti:


__Yaaa, artık kış geldi havalar soğudu,istesek de her yere gidemeyeceğiz biliyor musun.
_Siyah arabamla anne,siyah arabamla gideyizz.
__Ama anneciğim yağmur yağdığında,kar yağdığında arabanın içine dolar.Islanırsın.Gidemeyiz ki.
_Yaa ama anneee gideyiz bence..
__Bence de sen artık arabaya binmelisin yoksa hep evde kalmak zorunda kalacağız hiç arabaya binemeyeceğiz.
      *O sırada yüz ifadesi değişti ve fazlasıyla şaşırdı.Düşünmeye başladı.
__Lina,eğer istersen bu gece babanın arabası ile dedenin kurabiyesinden almaya gidelim,ne dersin?Zaten senin yavaş yavaş arabalara alışman lazım.
_Yaa anne hayıyyy! *İstemiyor ama ağlamıyor ve yumruklarını sıkmıyor anksiyete belirtisi yok.
__Ama anneciğim,bak bence sen bunu bir düşün,bütün kış evde durmak istemezsin.
    *O sırada biraz daha şaşkınlaştı ve kendi içinde muhakeme yapar gibi yüzü şekilden şekile girdi.Birden bir şey beni dürttü ve konuya girdim.
__Lina hadi gel seninle minibüse binelim,dedenin portakallı kurabiyesinden alalım.
_Yaaa anne,ya minibüs hızlı giderse?!
__Yok anneciğim ben söylerim minbüsçü amca yavaş gider,ne dersin gidelim mi.
_Amaaa kucağında anne..

     ama kucağında,ama kucağında,ama kucağında..........

   Bu cümle defalarca beynimde yankılandı,ellerim titredi,gözlerim doldu,kalbim deli gibi atmaya başladı.Duymak için aylardır beklediğim cümle -şu an yazarken bile gözümden yaşlar geliyor- sonunda yavrumun ağzından çıkmıştı.İnanamadım ve sanki büyü bir anda bozulacakmış gibi bir korku kapladı içimi, üzerimde ne varsa öylece,hemen çıktık evden;sadece incecik bir mont aldım yanıma,ev haliyle attım kendimi sokağa.

Durağa doğru yürürken içimden  "Allah'ım ne olur vazgeçmesin,ne olur korkmasın yarabbim,sana şükürler olsun bu da bir şeydir!" diye milyon kez geçirdim.Gergin,mutlu,heyecanlı, acayip bir hal içindeydim o anki stresle çocuğun elini nasıl sıktıysam "Anne elim acıyor dedi" de öyle kendime geldim.

  Sonunda durağa geldik.Minibüsçü amca ile konuştuk,sakın hızlı gitme dedik.Bu sırada ben şoföre ayrıca tembih ettim.

   Lina'yı kucağıma aldım ve cam kenarına oturduk.Yine içimden defalarca "Allah'ım ne olur ağlamasın,inmek istemesin vs." diye geçiriyordum.Sakinleşmesine yardımcı olmak için cepten bir oyun açtım ama elimi,yüzümü sımsıkı tutuyor,ne kadar başka şeylerle ilgilense de sürekli etrafı kolaçan ediyordu.

    Derken minibüs hareket etmeye başladı ve ben kesin yanımdaki kadın duyuyordur dediğim kalp atışlarımı sırtımda dahi hissetmeye ve daha fazla kendimi tutamayarak ağlamaya başladım.Aslında böğüre böğüre ağlamak geliyordu içimden ama çocuğumu tedirgin etmek istemiyordum.Yol boyunca temkinli bir şekilde etrafa baktı,elimi sımsıkı tuttu ve sakinliğini korudu."Anneciğim bak arabalardan korkulacak bir şey yokmuş değil mi?" diye sorduğumda "Evet anne ben arabalardan boşuna korkmuşum." dedi.

   Size o anki heyecanımı şöyle tarif edeyim:Ben ne yüzüme kansersiniz dediklerind, ne hamile kaldığımda ,ne doğum yaptığımda ,ne Lina yoğun bakımdayken -ki çıkacağına adım gibi emindim,o sıra bir loğusa gücü gelmişti herhalde bana- ne de Lina ameliyata girerken böyle bir heyecan yaşadım;bu duygulara yakın yaşadığım tek an teyzeciğimin öldüğünü yoğun bakımın kapısında yüzüme söyledikleri andı ki,bu ondan bile daha çok heyecanlanmama sebep olmuştu.Benim içim o an çocuğum sadece arabaya binmiyordu onu huzursuz eden bu illetti alt ediyordu.




   Bakırköy meydana kadar minibüsle gittik.İndiğimiz yerde söz verdiğim gibi ne isterse alacaktım ama o sadece ve sadece toka istedi.Zaten apar topar çıktığımız için yanımda çanta cüzdan vs yoktu ve sadece 40 liram vardı. Tokacıya gittik,istediği tüm tokaları aldık.Tokacı ablası sürekli oradan aldığımız için Lina'yı tanıyor diye  2 saniye ilgilenir misiniz dedim ve dükkanın kenarına doğru geçip bağıra bağıra ağladım.Lina duymadı tabi.Kadıncağız dükkandan çıkarken  "Ölüm haberi mi aldınız? dedi,yok dedim sevinçten.


   Biraz dolaştık kurabiye aldık.Bu sefer dönüş için ya arabaya binmezse eve kadar kucağımda nasıl taşıyacağım sorusu belirdi ama neyse ki korktuğum olmadı.Sonra geri dönüş için biraz numara yaptım

Lina,benim çok tuvaletim geldi ne yapacağız?
Aman anneeee!! Tut tut ,sakın kaçırma,dur bulalım bir tuvalet sana.
Ay anneciğim hadi gel şu taksiye binelim de hemen eve gidelim
Hadi anne koş,binelim..

    Allah' ım ya,o an haykırmak istedim,sevinçten çığlıklar atmak istedim.Yine milyon kez şükrettim rabbime.Ve hemen ailedekilere haber verdim.

    Takside ilk sefer yine sımsıkı elimi tutsa sa sonradan dışarıdaki şeyleri göstermeye başladı,eli gevşedi ve bir süre sonra kucağımdan inmese de elimi bıraktı.Sonra eve geldik içim içimi yedi acaba babasının arabasına binecek miydi.Denemeden bilemezdik,vur değince öldürmeye bayılırım da ben :)

  Akşam oldu babası geldi kapıdan girer girmez sarılıp ağlaştık.Kendimizi bu zamana kadar ne kadar sıktığımızı,bu olayın bizi ne kadar mahvettiğini işte o an anladım.Sinirlerimiz boşalmıştı resmen.Burada söz konusu her yere yürüyerek gitmek,aylardır semt dışında gezememek değil.Burada ki esas konu şu:Çocuğunuz bir şeyden ölesiye ama kelimin tam anlamı ile ölesiye korkuyor ve sizin elinizden hiçbir şey gelmiyor.Biraz abartıyorum gibi gelebilir ama bunu yaşamayan bilemez.

  Neyse önce babasının arabasına binmek istemedi ağlar gibi oldu ama onu nutella karşılığında ikna ettim.Ve bizim araca uzun bir aradan sonra binme hikayemiz böyle gerçekleşti.

Bu konudan öğrendiğim şeylere gelirsek eğer,korku hayatınızın bir parçası ise:


  • Çok sabırlı olmak zorundasınız.Gün içinde yürüdüğüm kilometreleri ve onu mutlu etmek için her yere götürdüğümü de var sayarsak çok zordu ama sabrettim
  • Onu anlamaya çalışın ve korkularını küçümsemeyin
  • Mutlaka uzman desteği alın
  • Bu durumun hayatınızı devam ettirmenize engel olmasına izin vermeyin
  • Eğer içinizden öyle geliyorsa dibe vurun ama planınız asla sürekli orada kalmak olmasın.
  • Geçeceğine inanın
  • Aile desteği alın Ben bu süreçte gerçek ailem,gerçek dostum ve esas düşmanlarımı çok iyi gördüm.
  • Ve esas önemli nokta şu:Hayatınızın odağı haline getirdiğiniz o şey asla düzelmiyor ne zaman ikinci plana atılıyor işte o zaman her şey rayına giriyor.
Tabi ki şu an bazı korkularımız devam ediyor ama buna şükür,ne olur sizde maaşallah diyin olur mu ödüm kopuyor eskiye döneceğiz diye...Rabbim hepimizin çocuklarına ruh ve beden sağlığı versin....











Bu minibüsü ömrüm 
boyunca unutmam artık.



















Ve tabi ki çocuk ürkmesin diye tin tin giden, Lina arabaya bindi diye sevindiği yüzünden okunan minibüs şoförümüzü de.Hatta resmini çekemesem de 34 TAY 60 plakalı taksiyi de .












     8 Eylül 2013 tarihinde Hotel Altunizade Mercure' de fikirdenk.com önderliğinde unnado.com sponsorluğunda internet annelerinin online katılım için destek verdiği bir seminer gerçekleşti.Ebeveyn olarak daha önce sosyal medya aracılığı ile #çocukistismarınahayır demiştik.Konuyu uzman kişilerden dinlemek için bu seminerde toplandık.


CİNSEL İSTİSMARI PSİKOLOJİK AÇIDAN ELE ALIRSAK



Uzman Psikolog Pınar Mermer anlatıyor


  • Cinsellik ülkemizde bir tabu,bilgi eksikliği ise istismarı tetikliyor.
         Bazı yönden yeteri kadar bilgilendirilmeyen -yetişkin/çocuk her ne yaşta olursa olsun- kişi istismara daha çok maruz kalıyor.Oysa cinsel kimlik tanıma çok küçük yaşlarda başlıyor.Şunu unutmamalıyız ki bir şeyi ne kadar engellersek o kadar ilgi çekici olur.

Peki böyle bir durumda ne yapacağız?

Çocuğumuza bedeninin ona ait ve özel olduğunu öğretmeli."Senin bedenin özel,sen değerlisin!" mesajı vererek bu davranışını toplum içinde yapmaması gerektiğini anlatmalıyız.

  • Çocuklar cinselliği sorgular! 
      Çocuklar belli bir yaşa geldiği zaman cinselliği sorgulamaya başlarlar,çevreden gördükleri şeyleri merak ederler,ufak oyunlar oynarlar.Kız çocukları babaları ile evlenmek ister.Ya da anne babanın arasında aynı yatakta yatmak isterler vs.

      Bu gibi durumlarda çocuklarımızın kafalarını karıştırmamız gerekiyor.Ne kadar bu hoşumuza da gitse ona yanlış mesaj vermemek en doğrusu.Baba ile evlenilebilir veya baba kız sürekli aynı yatakta yatabilir mesajı vermemek için her zaman oynadığımız küçük oyunlara dikkat etmeliyiz.Belirli bir yaştan sonra sınırlar koymak ve yaşa göre açıklama yapmak çok önemli.

Pınar Mermer'in şiddetle üzerinde durduğu konu "Çocuklarınız size cinsellikle ilgili soru sorduğunda fazla detay vermeyin,sadece sordukları şeyin cevabını verin ve cevaplarınız o yaşın anlayacağı şekilde olsun.

 Cinsellikle ilgili sorular hiç beklemediğiniz bir anda karşınıza çıkabilir ve siz ne diyeceğiniz bilemeyebilirsiniz o açıdan cinsellikle ilgili sorulara hazırlıklı olmak adına Pınar Mermer 'in tavsiye ettiği kitaplar  bunlar.
         
  • Çocuğunuzun size güvenmesini sağlayın! 
         Çocuklarımız bize güvenmeli;başlarına bir şey geldiğinde -cinsellik konusunda veya başka bir konuda-ya da merak ettikleri bir şey olduğunda mutlaka ve mutlaka güvenerek soru soracakları bizler olmalıyız.Bu güveni onlara verebilmek için,onların davranışlarını ve sorularını hafife almamalı,onlara bu konuda baskı yapmamalıyız.Onlara her zaman bize soru sorabilecekleri ve başlarına bir şey geldiği zaman ilk olarak bizimle paylaşmaları gerektiği konusunda telkinlerde bulunmalı bu durumu yaklaşımlarımızla da desteklemeliyiz.


Ve gelelim esas konuya .....

  • Cinsel istismar nedir,etkileri nelerdir?
      Cinsel istismar:Bir kişinin sizin rızanız olmadan size her anlamda cinsel içerikli sayılabilecek veya cinsel içerikli olan davranışta bulunmasıdır.

      Cinsel istismar etkileri ; 

     *Özgüveni zedeler.
     *Ruhsal yaralar açar.
     *Travma yaratır.
     *Hayatın tehlike altında olduğu hissedilir.
     *Kişi kendini çaresiz hisseder.
     *Kişi kendini değersiz hisseder.
     *Kişi sağlıklı seçimler yapamaz kendine ve karşısındakine zarar verecek ilişkilere girebilir.
   


  • Kimler cinsel istismarda bulunur?
           Geçmişinde cinsel istismara maruz kalanlar ve ruhsal bozukluğu olan kişiler.Ayrıca geçmişte cinsel istismar yaşamış ebeveynin kaygısı çocuğa yansır ve çocuğu sırf bu sebepten dolayı istismara uğramaya ya da istismarı gerçekleştirmeye yatkın olur.Bazen zihnimiz bize oyun oynar ve yaşadığı o kötü olayı belleğinden siler.Bu yüzdendir ki bazen cinsel istismara uğrayan kişiler bunu yapan kişi ile görüşmeye devam edebilirler.İnsan zihni yaşananları ne kadar unutursa unutsun insan bedeni asla unutmaz.Bu sebeptendir ki bedenimizin verdiği sinyalleri dikkate almalıyız.


  • Kimler risk altında ?
     *Ailesinde daha önce bu tarz durumlar olan kişiler 
       *İçine kapanık kişiler.
       *Ebeveynleri boşanmış kişiler.
       

  • Çocuklarınıza karşı davranışlarınız önemli 
      Uzman Psikolog Pınar Mermer şu konuda da bizleri uyardı:Bazı ebeveynler çocuklarını allayıp pullayıp yarışmalara sokuyorlar,kendi yaşamadıkları bazı duyguları çocukları üzerinden yaşıyorlar.Küçük çocuklarınız bir kadın işvesi ile geziyor çocuklarınıza işve cilve gibi şeyler öğretmeyin,tanımadığı insanlara karşı onları sıcak davranmaları konusunda zorlamayın.Hatta ve hatta çocuklarınızı toplum içinde dudağından öpmeyin ya da onları toplum içinde soymayın.Bu hareketiniz çocuğa bunu annem yapıyor demek ki normal bir şey mesajı verir ki,bu başkaları yaptığında da itiraz etmesini engeller.


  • Bir kişinin (yetişkin/çocuk) cinsel istismara uğradığını nasıl anlarız?   

        Uzman Psikolog Pınar Mermer bu konuda özellikle şunun üzerinde duruyor: Sayacağımız belirtilerden yaşayan çocuklar mutlaka cinsel istismara uğramış demek değildir ama;eğer çocuğunuzda bu gibi durumlar yaşanıyorsa ve bu altından kalkılamayacak duruma geldiyse mutlaka ve mutlaka bir uzmana görünmekte altında istismar yatmıyorsa bile nedeninin araştırılmasında fayda var.


      *Çocuğunun uyku ve yeme düzeninde göz görülür değişiklik.
      *Tırnak yeme.
      *Altına kaçırma.
      *Öfke nöbetleri.
      *Yalan söyleme.
      *Bazı kişilerle bir araya gelmek istememe.
      *Korku.
      *Uykudan çığlıklarla uyanma.
      *Kabuslar.
      *İçe kapanma ve aşırı dışa dönüklük.
      *Sık değişen duygu durumu.
      *Özgüven eksikliği. 
      *Takıntılar.
      *Yoğun suçluluk hissi.
      *Anne babaya öfke ve düşmanlık.
      *Okuldan kaçma.
       

Aynı zamanda 

   *Çocukta açıklanamayan morluk ve kızarıklıklar.
   *Nedensiz karın ağrıları.
   *Genital bölge ve çevresinde acı,kaşınma,yanma.
   *Yürüme ve oturmada zorluk
   *İdrar yolu enfeksiyonu
   *Sıcak günlerde üstünü çıkarmaktan kaçınma
   *Yaşından beklenmeyen cinsel bilgi 
   *Baştan çıkarmaya yönelik davranışlar
   *Yetişkin cinsel ilişki davranışlarını taklit etme 
   *Bebekleri ve diğer oyuncakları ile yetişkin cinsel ilişki biçimlerinden taklit edici oyunlar



  • Çocuğumuzun cinsel istismara uğradığına dair şiddetli şüphe uyandıracak davranışları!
       *Her an irkilme,huzursuzluk ve her şeye sıçrama.
       *Öpüşme,oral ya da anal cinsel ilişki ifade eden oyunlar oynama,oyuncaklarını bu pozisyonlara sokma.
       *Resim çizerken aşırı cinsel detay verme.
       *Sadece cinsel organ çizme ya da cinsel ilişki çizme.
       *Yaşından beklenmeyen detaylar içeren cinsel bilgi.


Yineliyorum ki,bu yazılan belirtiler başka bir travmatik deneyimin habercisi olabileceği gibi uzmanların çocuk istismarı konusunda karşılaştığı belirtilerdir.  




  • Çocuklarımıza cinsel istismara uğramamaları için öğreteceğimiz ilk şey "İYİ DOKUNMA /KÖTÜ  DOKUNMA"  nedir?

           Çocuğunuza özel bölgelerini anlatın veya gösterin. Meme,vajina,penis,popo,dudak vs gibi...Bu bölgelere sadece gerektiği zamanlarda annenin dokunabileceğini,"Bu bölgeler senin özel bölgelerin bunlara kimsenin dokunmasına izin verme,bu iyi dokunma değil!" diyerek ona kötü dokunmanın ne olduğu öğretilmeli.Herhangi bir durumda belirli kişilerin ona yardımcı olmak adına (örneğin kreşte bakıcı ile tuvalete girmek gibi) dokunabileceği ama yinede istemediği bir şekilde o bölgelerine dokunulduğunda dokunan kişiyi "Bu şekilde dokunmandan hoşlanmıyorum!" diyerek uyarması gerektiği çocuğa öğretilmeli.Bunun yanında çocuk,olası bir durum olursa bunu anne ve babasına söylemesi konusunda motive edilmeli

Çocuklarımız iyi dokunmayı da bilmelidir.İyi dokunma:Daha sevgi ve şefkat içerir ve özel bölgelere dokunmayı içermez....


  • Çocuklarımızı cinsel istismardan nasıl koruruz?
     Etrafımızdaki sinyallere güvenmeliyiz ,güvenmediğimiz insanlara bırakmamak önemli,bunlar akrabada olabilir.Ayrıca çocuklar kuytuda battaniye altında vs gibi değişik şekillerde oynamak isteyebilirler bu noktada iyi gözlem yapmalıyız.10 yaşındaki çocuklar 4 yaşındaki çocuklar ile çadır içinde ya da battaniye altında yalnız kalmak,tuvalete beraber gitmek gibi isteklerden bulunabilirler.Bunlar uygun davranışlar değildir.

   *Çocuklarımızla açık ve dürüst bir ilişki kurmak.
    *Okuldan veya başka bir yerden geldiğinde gününün nasıl geçtiğini sormak.
    *O gün hoşuna gidip gitmeyen herhangi bir şey olup olmadığını sormak.
    *Çocuklarımıza iyi dokunma ve kötü dokunma arasındaki farkı öğretmek.
    *Güvenmediğimiz kişiler ile yalnız bırakmamak.
    *Yaşıtları ile oyun oynamasını sağlamak.
    *Oyun zamanlarında arada kontrol etmek.
    *Çocuğumuz ne söylerse söylesin ona inanmak.
    *İnternetin koruyucu ile kullanımı sağlamak.

Ayrıca çocuğumuzu bu konuda uyarırken "Sen zaten biliyorsundur ama istersen bu gibi durumlara dikkat et olur mu." gibi cümleler kullanıp onları tedirgin etmeden dikkatini çekmeliyiz.


  • Çocuğumuz cinsel istismara maruz kalırsa ne yapmalıyız.
   *Çocuğumuza güvenmeli asla panik olmamalı,sakinliğimizi korumalıyız.
   *Verdiğimiz tepkiler konusunda çok hassas olmalıyız.
   *Çocuğun ağzından laf almak adına sorgulamak,çocuğa bunu öğretmek olur ve doğru değildir.
   *Bizim baskıcı sorgulamamız çocuğun bunu hafızasına yüklemesine sebep olur.
   *Çocuğa yönlendirmeli sorular sormamak gerekir.
   *Çocuğa inanmamız gerekir.
   *İstismara sebep olduğu iddia edilen kişiye karşı hemen harekete geçmemek gerekir.Çocuk ebeveynin            tutumundan dolayı anlattığı şeyleri geri alabilir çünkü çocuklar genelde bu durum karşısında bir tehdit              almışlardır ve sonuçlarından korkabilirler.
   *Çocuğunuza güvende olduğunu hissettirin,anlattıklarından dolayı kötü bir şey yaşamayacaksın ve güvendesin duygusu hissettirilmelidir.


  • Cinsel istismar yaşayan kişilerde görülebilecek durumlar.
    *Anoreksia ,bulumia,obezite gibi yeme bozuklukları görülür.Sebebi,şiddetli zayıflayarak veya kilo alarak           bedeni sınırlarını aşmak ,bedenimin kontrolü aslında bende mesajı vermek,şehvet uyandırıcı halde                   olmamak,kadının standart formundan çıkmak,çocukluğa dönmek istemek vb. 
    *Cinsellikten iğrenir.
    *Kimliğini cinsellik üzerinden tanımlar.
    *Çok sık cinsellik yaşamak ister.
    *Cinsellik asla yaşamak istemez. (vajinismus gibi)
    *Cinselliği saldırı olarak görebilir.
    *İnsanlarla yakın ilişki kurma konusunda sorunlar yaşar.
    *Evliliğinde,ebeveynliğinde ve sosyal yaşamında sorunlar yaşar.



CİNSEL İSTİSMARI HUKUKİ YOLDAN ELE ALIRSAK.

Avukat Seray Uysal ve Avukat Ebru Arayan anlatıyor:

  • Türk Ceza Kanununda cinsel istismar nasıl tanımlanmıştır?


     Çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış cinsel istismardır.Çocuk medeni kanunda henüz 18 yaşını aşmamış kişi olarak tanımlanır.Çocuk olgusu da kendi içinde ikiye ayrılır şöyle ki:15 yaşından küçük fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğine sahip olmayanlar,15-18 yaş arası olup ancak cebir,tehdit,hile ve iradeyi etkileyecek başka bir nedene dayanarak gerçekleştirilen cinsel davranışlara maruz kalanlar.Ayırmanın sebebi şudur ki cezai durum çocuğun yaşına göre de değişiklik gösterir.Aynı zamanda bu failin yanılma durumunu da ortadan kaldırır.



  • Kanun koyucu çocuğa istismar durumunu çeşitli yönlerden ele alır.

    Ceza kanunda istismara uğrayan çocuklar yaş durumlarına göre ya da fiilin işlenişine göre sınıflandırılır. 15 yaşından önce ve 15-18 yaş arası.

   15 yaşını doldurmuş çocukların cinsel davranışlara gösterdikleri rıza geçerli sayılmış ama daha küçüklerin rıza göstermiş olsalar bile sonuçlarını algılama yetileri tam olmadığı düşünülerek farklı şekilde değerlendirmeye tabi tutulmalarına karar verilmiştir.



  • Fail kimdir? Mağdur kimdir?

    Fail:Kadın,erkek ve çocuk ayrımı yapmaksızın bu suçun işleyenidir.
      Mağdur:Erkek ya da kadın suçu maruz kalan kişiye denir.


  • Türk Ceza Kanununda istismara verilen ceza durumu Madde 103

1- İstismarın 3 aydan 8 yıla kadar cezası vardır.
2-Cinsel istismarın daha uç boyutta gerçekleşmesi durumunda 8 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
3-Cinsel istismarın üstsoy,2. ya da 3. derece akraba,kan bağı olan yakın kişi,üvey baba,evlat edinen kişi vs gibi koruma ve gözetim yükümlülüğü bulunan kişiler tarafından ya da hizmet ilişkisinin sağlandığı kişi veya kişiler tarafından gerçekleştirilmesi halinde yukarıdaki cezalara ek olarak cezai arttırım söz konusudur.
4-15 yaşını tamamlamamış kişilerde ceza yarı oranında arttırılır.
5-Cinsel istismarda kasten yaralama suçu varsa ayrıca fail kasten yaralama suçuna ilişkin hükümlerde uygulanır.
6-Suçun sonunda mağdurun beden ve ruh sağlığının bozulması halinde 15 yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur.
7-Suçun mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölmesi durumunda ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası hükmolunur.


  • Suçun nitelikli halleri 
    Madde 103'ü okuduğumuzda da anlıyoruz ki suç işleyiş niteliğine göre cezai durum değişiyor.Bu sebepten başımıza geldiği zaman ne yapmamız gerektiğini bilmemiz çok önemli.

  • Suçu bildirme zorunluluğu var mıdır?

    Doğrudan ve kendiliğinden bildirilmesi dışında tıbbi nedenle yapılan başvurular sırasında da istismar varlığını fark eden hekim veya sağlık personeli TCK madde 280 gereğince bu durumu ilgili makama bildirmekle yükümlüdür.Hatta suçu bildirme zorunluluğu madde 278-279 gereğince vatandaşlar ve kamu görevlileri içinde söz konusudur.

  • Şikayete bağlı bir suç mudur?
   
    Çocuğun cinsel istismarı suçu şikayete bağlı değildir.Doğrudan soruşturma ve kovuşturma yapılır ve kamu davası açılır.Dava mağdur tarafından geri çekilse bile kamu davası devam eder.


  • Cinsel istismar konusunda hukuki işleyiş nedir?

*Çocuğunuz bu suçun mağduru olması durumunda veya şüpheniz olması durumunda yapılacak ilk şey Cumhuriyet savcılığına ya da kolluk kuvvetlerine ceza muhakemesinin 158. maddesine göre şikayette bulunmaktır.İlgili makamların irtibat numaralarına buradan ulaşabilirsiniz.

*Şikayet üzerine savcılık soruşturmayı yapmak zorundadır.

*Araştırma sonucunda toplanan deliller çerçevesinde,başvurulan ifadelere dayanara, kendi kanaatince ya da kamu adına dava açmak için iddianame hazırlanır;ya ilgili mahkemeye sevk edilir ya da suçun işlendiğine dair yeterli şüphe yoksa,kovuşturmaya yer olmadığına karar verilir.

*Bu sırada mağdur çocukların dinlenmesi sırasında psikoloji,psikiyatri,tıp veya eğitim alanında uzman kişi bulundurulur ve ifade bu kişiler eşliğinde alınır.

*Davanın açılması halinde mağdur ve fail mahkemede tekrar ifade verir.Mağdurun beden ve ruh sağlığının bozulup bozulmadığı tespiti için somut olaya göre sağlık raporu alınır.

*Varsa davaya ilişkin tanıklar dinlenir,deliler incelenir.

Yukarıdaki durumlara göre bir kanaate varılır ve karar incelenip temyiz edilmezse infaz olunur.Yani fail cezaya çarptırılır.

Mağdur çocuksa müdafi atanması zorunludur aynı durum fail çocuksa da geçerlidir.Baro atamayı ücretsiz yapar.


  • BENİM DÜŞÜNCELERİME GELİNCE 
       Dinlemek,okumak yazmak hepsi ama hepsi ayrı zordu.Seminer üzerinden 1 haftadan fazla geçmesine rağmen ancak yazabildim.İşin psikolojik boyutuna gelince olayın özü şu;sevgi dolu ve vicdanlı insanlar yetiştirirsek her şey çözülecek.Ayrıca Yapan kişilerin sosyoekonomik durumları fazlasıyla değişken.Unutmayalım ki çoğu zaman failde bir çocuk olabiliyor.

   Avukatlarımızın anlattığına göre 13 yaşında bir erkek çocuğu  10 yaşındaki bir erkek çocuğuna anal yoldan tecavüz etmek sureti ile cinsel istismarda bulunmuş.Şimdi burada hangisi suçlu?Fail çocuğun ailesi diğer çocuk kendini korusaydı demiş.İşte böyle ilgisiz,sevgisiz insanlar yüzünden dünya daha kötü.Çocuklarımıza kötülük olduğunu öğretelim onları gözleri açık bir şekilde yetiştirelim ama;dünyayı zindan etmeden,kendimizi kahretmeden yapalım bunu...Şüphesiz ki kendi sınırlarını bilmesi başkalarını sınırlarına da saygı göstermesi bir çok şey için yeterli..

   Bunun yanında sen ne kadar iyi olursan ol dışarıda kötü insanlar var ve biz evlatlarımızı korumak zorundayız.Avukatlarımızla da konuştuk,kanun koyucu bu konuda olayı tam olarak anlamdırmak için titiz olmalı ve her iki tarafın da haklarını gözetmeli fakat yasalarımızdaki boşluklar maalesef ki çoğu zaman hukuk insanlarının bile elini kolunu bağlamakta.

  Dilerim çocuklarımız ömür boyu böyle bir şey yapmaz ve dilerim ki çocuklarımız ömür boyu böyle bir şey yaşamaz.En önemlisi benim çocuğum yapmaz ya da benim çocuğumun asla başına gelmez dememek.Şüphelerimiz olduğu an yargıya başvurmak aşırı önem arz ediyor çünkü; deliller ne kadar taze ise cezai durumdaki arttırıma o kadar katkısı oluyor.

 Ve şu çok önemli ki bu insanın yaşayabileceği ,ömür boyu izler bırakan en kötü travmalardan biri lütfen dini bahane göstererek çocuklarımızın hayatına sirayet edecek bu konuyu başkalarından öğrenmelerine sebep olmayalım şüphesiz ki bunu dini yoldan güzellikle anlatacak bir çok kaynak vardır.Unutmayın çocuğunuzun size güvenmesi için onun her ne olursa olsun yanında olduğunuzu gösterin ve onu çeşitli tabular yüzünden yalnızlığa itmeyin...

YÜCE RABBİM HEPİMİZİN EVLATLARINI KORUSUN..


Bunda yaklaşık 2 ay önce aynen bu başlıkta olan şeyi yazdım google'a kendimce içinden çıkılmaz endişelerim vardı.Her çalışan anne gibi benimde en başta kafama takılan çocuğum zaten gündüz benimle değil;evde tanıdığı,sevdiği biriyle mi olmalı,yoksa okula mı başlamalı sorusuydu.Araç fobisi yüzünden destek aldığımız dönemde pedagog "Kesinlikle okula başlamalı,evde canı çok sıkılıyor bunun yanında anneanne kaygı düzeyi yüksek olduğu için bu Lina'ya geçiyor.Bir an önce okula başlamasında fayda var anneniz ne kadar ilgilense de okul çocuk gelişimde ayrı yer tutuyor." demişti.




Beni bir düşünce aldı..Miniğimi hiç tanımadığım insanlara bırakma konusunda nasıl rahat olacaktım,yüksek sesle bir şey dediklerimi görsem içim cız ederdi,daha önceki kamera ile seyretme fırsatı velilerimizin suistimalinden dolayı yasal olarak kaldırılmıştı,ben çocuğuma nasıl davranıldığı konusundaki endişelerimi nasıl giderecektim.

Düşündükçe içim daralıyordu.İyi,içime sinen bir okul bulmam lazımdı.Bunun yanında benim içime sinen yeri Lina'nın da sevmesi gerekiyordu.Kendi içimde bunlarla çelişirken bir yandan "Okula ver inan çok değişecek gelişimi olumlu yönde ilerleyecek." diyen arkadaşlarımın yanında "Ay okulda öğrenilmiş çaresizliğin pençesine düşer 3 yaş için okul kararı çok erken,işte anne çalışınca böyle oluyor." diyenlerde vardı.

Bu düşünceler içinde yoğrulurken kendimi okul arar durumda buldum.Bayağı bir yazı okuduktan sonra bana göre en kapsamlı olan bu yazı karşıma çıktı.Sevgili Melike Günal  fikirdenk.com için yazdığı "Anaokulu seçerken aklımızdaki sorular ." adlı yazısı...Yazı tüm detayları ile şöyle :

GENEL :
·         İlköğretim /lise seçeneği var mı , lokasyonu nerede?
·         Okula alışma, oryantasyon süreci nasıl işliyor ?
·         Haftada 3 ya da 5 gün, yarım gün / tam gün işleyiş imkanı var mı ?
·         Sınıflarda aylara / yaşlara göre dağılım nasıl ?
·         Günlük bilgilendirme defteri, veli-öğretmen iletişimi var mı ?
·         Sağlık personeli var mı? Doktor ve / veya hemşire donanımları nasıl ?
·         Acil durumlar için görev ve tahliye planları var mı ?
·         Kurumun temizliği ne sıklıkla, kim tarafından yapılıyor?
·         Çamaşır suyu, sağlığa zararlı madde kullanımı var mı? Varsa nerelerde ?
·         Eğitim kurumunun ücreti ne kadar, ödeme şekilleri neler ?
·         Ücret kaç aylık süreyi kapsıyor , neleri içeriyor ?
·         Yaz  okulu imkanları var mı ?

EĞİTMEN:
·         Sınıf ortamında kaç eğitmen var? 1 eğitmene kaç çocuk düşüyor ?
·         Stajyer eğitmen desteği varsa, görev alanları nasıl ?
·         Disiplin, ödül, ceza kavramları var mı ?
·         Çocukların bireysel taleplerine ve farklılıklarına yaklaşımları nasıl ?
·         Eğitmenlerle yüz yüze görüşme imkanı var mı ?
·         İlgili kurumda ve öncesinde profesyonel deneyimleri, uzmanlıkları hakkında bilgi alabilir miyiz?

EĞİTİM ve OYUN PROGRAMI :
·         Oyun saati/ ders başlangıcı ve bitişi nasıl ?
·         Aktiviteleri , oyunları ve ders programlarını kim hazırlıyor, nelere dikkat ediliyor?
·         Yabancı dil eğitimi var mı ? Eğitmenlerin mesleki formasyonları nedir ?
·         Oyun ya da eğitim süreçlerinde ödül, yarışma gibi uygulamalar var mı ?
·         Farklı ilgi ve talepleri olan çocuklarda programa uyma zorunluluğu bekleniyor mu ?

SINIF ORTAMI :
·         Sınıfların ve okulun büyüklüğü nasıl ?
·         Oyun malzemeleri, kullanılan materyeller çocukların fiziksel ve duygusal gelişimine uygun mu?
·         Isıtma, havalandırma, aydınlık ortam ve hijyenik koşulların takibi nasıl ?
·         Tüm çocuklar için yeterli adette görsel , oyunsal ve eğitimsel malzeme var mı ?

BAHÇE :
·         Okulun bahçesi var mı ? Yeteri kadar büyük ve çocuklar için uygun tanzim edilmiş mi ?
·         Günde kaç defa, hangi sürelerle bahçe oyunlarına katılıyorlar ?
·         Bahçe oyunlarında eğitmen nezareti devam ediyor mu ?
·         Soğuk havalarda bahçeye çıkmamak gibi kısıtlayıcı kurallar var mı ?
·         Bahçe ortamında çocukların güvenliği dikkate alınarak değerlendirilmş mi ?

TUVALETLER:
·         Tuvalet ve lavabo hijyeni sağlanmış mı ?
·         Çocukların fiziksel gelişimine uygun mu ? Küçük çocuklara göre ayarlanmış mı ?
·         Tuvalete giden çocuklar için eğitmenler destek veriyor mu ?
·         Henüz tuvalet alışkanlığı kazanmamış, bez kullanan çocukları kabul ediyorlar mı?
·         Tuvalet alışkanlğı için aile ile işbirliği desteği veriyorlar mı?

BESLENME:
·         Yemekler nerede hazırlanıyor, servis ediliyor ?
·         Günlük beslenme programı ve öğünlerin zamanları nasıl dağılım gsöteriyor?
·         Haftalık menü uygulaması, ailelere menü paylaşımı, velilerden yorum alma gibi uygulamalar var mı?
·         Menüyü kim hazırlıyor, beslenme uzmanı desteği var mı?
·         Kullanılan gıdaların içerikleri, sağlığa uygunluğu, tercih edilen markalar neler ?
·         Şeker, katkı maddeli gıdalar, bisküvi, kutu meyve suları , vb. hazır gıdalara bakış açıları nasıl ?
·         Çocukların kendi kendilerine yeme alışkanlığı teşvik ediliyor mu?

UYKU :
·         Gündüz uykusu uygulaması var mı ? Uyku odası ortamı nasıl ? Yataklar ve hijyenik koşullar uygun mu ?
·         Uyku zorunlu tutuluyor mu ? Süresi ne kadar ?
·         Uyku esnasında yanlarında refakatçi bulunuyor mu ?
·         Uyku arkadaşı, müzik, uykuya geçiş gibi detaylar dikkate alınıyor mu ?
·         O gün uyumak istemeyen çocuklar için program nasıl devam ediyor ?

SERVİS :
·         Servis uygulaması var mı ? Hangi bölgelere tanzim edilmiş, ücreti ne kadar ?
·         Servis hizmeti aldıkları kurumlardan ne gibi güvenceler alıyorlar ?
·         Serviste çocuklar için refakatçi, servis ablası gibi destek bulunuyor mu ?
·         Çocuklar için emniyet kemeri uygulamasına dikkat ediliyor mu?


Ben bu yukarıdaki listeyi kağıda döktüm,benim için mutlaka sorulması gerekenleri koyu renk işaretleyip okulları gezmeye başladım.Lina o dönemde arabaya dinmediği için servis konusundaki sorular benim için çok anlam ifade etmiyordu.Planlı olarak gittiklerimin hiçbirini beğenmedim bir kaç sorudan sonra zaten kafamdaki cevap netleşiyordu.Tam umudumu yitirdiğim bir anda girdiğim Pembe Ufuklar Anaokulu benim favorim oldu..

Önünden geçerken bir anda girdim okula randevulu gitmememe rağmen hemen içeri davet ettiler.Sevgili Ceren benim tüm sorularıma içtenlikle cevap verdi.Yukarıdaki maddelerin hemen hemen hepsi için aklıma yatan cevaplar aldım.Aklınızda bulunsun bir okula randevusuz özellikle öğrencilerin giriş çıkış saatlerinde ya da ders saatlerinde gitmek en mantıklı olan sizi karşılamak için hazır olan bir okul yerine okulun doğal halini görmek en uygunu.

Yukarıdaki liste size çok detaylı gelebilir ama çocuğumuzu emanet ettiğiniz yer konusunda kafanızda soru işaretleri kalmaması çok önemli;çocuğumuz bizim yansımamız ise bizim okula karşı duyduğumuz güven ona da yansıyacaktır.

Ve Lina 16.Eylül.2013 tarihinde ilk okul macerasına atılacak detaylar ve okula oryantasyon sürecimiz yarın yayında olacak...

Herkese evladı için güzel bir okul seçebilme şansı diliyorum...


foto haberler.com dan alıntıdır.

MARI themes

Blogger tarafından desteklenmektedir.